En iri, en büyük, en kocaman [Barbaros J. Kartal]

THY, Berlin’de bulunan birkaç havalimanından küçük olan Tegel’e reklam vermiş. CIP Lounge olarak bilinen sık seyahat eden ya da business sınıfında giden yolcuların kullanabildiği İstanbul’daki bekleme salonu için bazı havaalanlarından bile büyük yazıyor. Bir şirket için güzel bir reklam. Görmüşsünüzdür bizimkiler Almanlar reklama çıldırdı diye haber yaptı. İstisnasız hepsi. Havuz canlıları, onlara yaranmaya çalışan, sorsanız gazetecilik dersi verecek ekabir dahil. Adamların havaalanına bir kamyon para verip reklam veriyorsun övündüğün şeye bak diyesi geliyor insanın.

Damacana ile uçağın tepesinde rezil oluyorsun, rekor zarar etmişsin, Fona devredilip peşkeş çekilmek için sıraya girmişsin, Aile şirketi gibi herkes birbiri ile neredeyse akraba. Neyse.

3.dünya ülkeleri tarzı övünmeler. En büyük, en yüksek, en hızlı.  Hiçbirisi de kendi yaptığımız şeyler deği

Kişi başına düşen gelir seviyesinde övünsek keşke. Rakamlarla, kurlarla oynayıp bak arttı dediğimiz şeyde ilk 50’de değiliz. Petrol zengini bütün ülkenin bir aileye ait olduğu sonradan görme ülkeleri çıkardığımızda en çok gelir seviyesine sahip ülkeler bizimkilerin sabahtan akşama küfrettiği ülkeler.

Özgürlükler açısından övünsek keşke. Freedom House’un Dünya Özgürlük Endeksi’nde yarı özgür bir ülke olarak geçiyor Türkiye. Özgürlüklerin önemli bir sembol değeri olan basın özgürlüğünde de uluslararası  Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün listesinde 180 ülke arasında 151. sıradayız.

Ekonomik girişim özgürlüğünde 60 ülkeden sonra geliyoruz. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün açıkladığı Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 2016 yılında Türkiye, 176 ülke içinde  9 sıra gerileyerek 75’inci sıraya düştü. 75. sırayı Tunus, Bulgaristan ve Kuveyt ile paylaşıyoruz.

Klasik olacak ama bizim insanımız için bu değerler önemli değildir o cebine bakar denir ya. Onu da izah edelim. Türkiye yeraltı zenginlikler ile ekonomisini finanse edebilecek bir ülke değil. Yani dışarıdan yatırım almadıkça ekonominin tekerinin dönmesi mümkün değil. Yerli sermaye de ihtiyaç duyulan yatırım hacmi için yeterli değil.

Türkiye son 20 yılda reel ekonomi yani üretim yerine daha çok inşaata,  gayri menkule ve emek yoğun ama getirisi az olan kalemlere yatırım yaptı.

Kimse mülkiyet hakkının olmadığı bir ülkeye gelip yatırım yapmaz. Yerli sermaye de hızla yurt dışına çıkıyor. Yarın ne olacağı belli değil. Her şeye göz dikmiş bir ailenin, yarın öbür gün mallarına çökmeyeceğinin bir garantisi yok çünkü. Hızla satılan hisseleri görüyorsunuz.

Türkiye referandumun sonucu ne olursa olsun siyasî olarak ciddi bir belirsizliğe doğru gidiyor. Ekonomik bedeli de ağır olacak. Aklı başında herkesin gördüğü bu tablo gerçekleştiğinde veryansın edenlerde en başta kefenlileri göreceğinizden şüpheniz olmasın.

                                              — — —

Kim rezil oldu acaba!

sabah rezil

Video haberin başlığı şu: Ciddi (!) analistin canlı yayındaki utanç anları dünyanın diline düştü!

Kısa spotunda da şunlar yazıyor: BBC kanalında Güney Kore’deki skandalı yorumlayan ciddi analizci evindeki çalışma odasından canlı yayına bağlanınca aklına gelmeyecek şekilde rezil oldu.

Bunları okuduktan sonra ne oldu acaba diyorsunuz değil mi? Utanç anları diyor. Bir insanın canlı yayında utanacağı ne olmuş olabilir diye merak ediyorsunuz. Bütün dünyaya rezil olacak ne olmuş olabilir.

Olay şu, uzman canlı yayında konuşurken odaya çocuğu giriyor, ardından da bir bebek. Daha sonra panikle anne ya da bakıcı onları hızlıca odadan çıkarmaya çalışıyor. İnsana tebessüm ettiren bir sahne. Arkadaşların utanç anları dediği bu.

Tıklanma şehveti, saçma sapan internet haberciliği değil bu, bu başka bir şey. Bu değerlerin alt üst olması ile alakalı. Tornadan çıkan malzeme bu. Türkiye’yi yönlendiren medyanın insanlara her gün yüklediği nefret ile beraber bir daha kolay kolay bir araya gelmeyecek şekilde bölünüyoruz. Herkese takılan sıfatlar yaftalamalar o kadar uç seviyede ki! Kahvehanelerde bile yapılmayan hakaretler her gün manşetlerde, tartışma programlarında.

Daha dün kahraman dedikleri kadına, önceki gün ‘köpek’ dediler hem de canlı yayında. Bu ülkeye yaptıkları en büyük kötülük bu oldu. İnsanları birbirinden öyle nefret eder hale getirdiler ki, yüzde 50’yi konsolide etmek için ülkeyi mahvettiler.

Bugün AKP dışındaki kesimlere takılan sıfatları düşünün. Hala AKP’ye oy verenlere diğerlerinin söylediklerine. Hepsini topladığınız da ülkedeki herkes bir şekilde hain, hırsız, bölücü, haçlı, terörist, din düşmanı, din tüccarı ve daha neler oluyor. Böyle bir toplum olabilir mi?

Bunların tahribatını gidermek çok uzun zaman alacak. Metropoll’un son araştırmasına katılanların yaklaşık 3’te biri yurt dışında yaşamak istiyor. Yurt dışı cennet olduğu için değil, bizim ülke cehennem gibi olduğu için. Maalesef gönül istemese de bunlar daha iyi günlerimiz gibi geliyor. Bu kadar zulmün yapıldığı, ve bu zulümlere ses çıkarmayanların büyük bir çoğunluğu oluşturduğu ülkede bunun bir bedelinin olmayacağını düşünmek çok fazla iyimserlik olur.

Merak edip seyretmek isteyenler için yukarıda bahsedilen videonun linki: http://www.sabah.com.tr/webtv/dunya/ciddi-analizcinin-canli-yayindaki-utanc-anlari-dunyanin-diline-dustu

 

barbaroskartal@tr724.com

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin