Elimizde bir Türklüğümüz vardı o da gitti

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Türkiye’de yaşayanların güttüğü ırkçılık, işin kökenlerine indiğinizde hiçbir temele dayanmıyor. Soy ırkçılığı yapanların temelsizliğini ortaya koyan ilginç bir çalışma yayınlandı. Bölgelere göre yaşayan insanların etnik kökenlerindeki birleşimi gösteren analiz, sürpriz sonuçlar ortaya koydu.

Bu topraklardaki ırkçılık, iki boyutlu yaşanıyor. Biri Sünni din ırkçılığı, öteki soy ırkçılığı. Dini ırkçılık, bu yazının konusu dışında. Soy ırkçılığını yapanlarsa sadece Türkler değil. Türkler de yapıyor, Kürtler de, Çerkezler de, Lazlar da… 

Çerkezler ve Lazların ırkçılığı, nüfus olarak fazla bir yekûn oluşturmadığı için göze batmıyor. Bundan dolayı daha çok Türk ve Kürt ırkçılığı gündemden düşmüyor.

ancestralwhispers.org (ataların fısıltıları) isimli bir internet sitesi, Avrupa ve Asya bölgesinde yaşayanların soy karışımlarını ortaya koyan bir çalışma paylaştı. Bunun üzerine de sosyal medyada hararetli bir tartışma başladı. 

Sitede yer alan öteki bölgeler yerine sadece Anadolu coğrafyasına odaklandım. Yukarıdaki haritayı oluşturan veriler, Turkish DNA Project’ten alınıyor. Blog amacını, “genetik kökenleri keşfetmek, Türkiye’deki etnik Türklerin ve farklı etnik/demografik grupların genetik profillerini öğrenmek isteyenlere, ilgili alanlarda gelecekteki akademik çalışmalara rehberlik etmek” olarak açıklıyor.

Verilerin nasıl toplandığına ilişkin bilgi de paylaşılıyor. Girdilerin DNA testi yaptıranlar ve gerekli kişisel verilerini ulaştıranlardan elde edildiği belirtiliyor. 

Veriler bunlardan oluşturuluyor ancak, çalışmaların temelini oluşturan bilimsel adımlar iki Türk kökenli akademisyene dayanıyor. Doktorasını Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapan Uğur Hodoğlugil ve akademik çalışmalarını Stanford Üniversitesi’nde yürüten nüfus genetiği uzmanı Cengiz Cinnioğlu.

ANADOLU HARMANI UNUTULDUĞUNDA ORTAYA ÇIKANLAR

Anadolu toprakları, yalnızca bugün değil, tarih boyunca bir geçiş güzergahı oldu. Popüler dilde kullanılan “Asya ile Avrupa arasında köprü ülke” tanımı, esas itibariyle sağlam argümanlara dayanıyor.

Yalnızca bilinen tarih itibariyle bu topraklar üzerinde cereyan eden göçler ve savaşlara bakıldığında nasıl bir harman oluştuğunu görüyoruz. Genelde göçlerin bu harmanlanmayı sağladığı varsayımı üzerinde duruluyor.

Oysa, savaşlarda zorunlu yaşanan karışım, göçlerden daha etkili şekilde karşımıza çıkıyor. Her şeyin birbirine girdiği çatışma anlarında yaralanan ya da birliğini kaybettiği için dönemeyen insanlar, hayatta kalma mücadelesinde tutunabilmişse bu toprağın insanı olarak yaşantısını sürdürüyor. 

Bir diğeri firar ederek kalanlar. Çatışma alanına askerler, sıkı bir disiplin içinde götürülür. Ancak çatışmanın başlamasıyla birlikte bu disiplini sürdürmenin imkânı neredeyse ortadan kalkar. Bu firarilerin hayata tutunabilmeleri ihtimalinin, diğerlerine göre çok daha fazla olduğunu unutmamak gerekir.

Tek tanrılı dinlerin oluşmaya başlamasından sonra ve imparatorluklar döneminden itibaren Roma, sonraları Bizans, Selçuklu ve Osmanlı’da bu harman daha da zenginleşti. Aynı kökene dayandığını bilmeyen Nuh ile Noah, İbrahim ile Abraham, İlyas ile Elias sürekli kavga ettiler.

ANADOLU HARMANININ TAHLİLİ

Sizin de çevrenizde Anadolu kavramını bile Yunanca aslından koparıp içinde geçen “ana” ifadesinden hareketle Türkçe olduğunu sanan pek çok kişi vardır eminim. 

Bazen konuşma sırasında Anadolu’nun Yunanca “Anatolia” kelimesinden geldiğini, bunun da “yükseliş”, “doğuş” anlamı taşıdığını söylediğimde inanmakta zorlanan pek çok dostumun olduğunu görüyorum. 

Romalılar, kendi topraklarının doğusunda kaldığı için Ege Denizi’nin doğusunda, Akdeniz’in kuzey doğusunda kalan yarımadaya “Therma Anatolia” yani “doğu toprağı” adını vermişler. 

Ancak, 11. asırdan itibaren bu topraklara Selçukluların gelmesiyle “Therma Anatolia” kısalıp Türkçeleşerek Anadolu olarak anılmaya başladı. 

İsimde bu Türkleşme yaşanıyor ama bir de hakim kültürün etkisiyle başka değişimler de ortaya çıkıyor. Bu coğrafyada yaşayan toplumlar, kimi zaman korkuyla, kimi zaman menfaatleri gereği ya da şu veya bu şekilde kendini hakim unsurun potasında eritme yoluna gidiyor.

DEMOGRAFİK HARMAN HARİTASININ ANLATTIKLARI

Etnik kökenini öğrenmek amacıyla ABD’ye tükürük gönderip 99-199 dolar arasında para ödeyenler, DNA’larından hareketle kendi kökenlerini öğrenebiliyor. ancestralwhispers.org elindeki verilerle Anadolu’nun geniş bir harmanını ortaya koyuyor. 

Ankara’nın güneyi, Konya’nın kuzey kesimleriyle Trabzon ve özellikle de Rize yöresindeki Türk etnisitesinin sıfıra yaklaşmış olması, hayli dikkat çekici. 

Ortaya konulan tablo, bazıları için hayal kırıklığı olunca, hem entelektüel düzeyde hem de pespaye bir şekilde bu etnisite yapıları tartışılıyor. 

Kimine göre bu verilen Anadolu’nun karışımını ortaya koyması açısından son derece değerli. Kimine göre ise 103 yıl önce Ağustos 1920’de Türkiye’nin önüne konulan Sevr haritasının genleştirilmesinden ibaret. 

Hatta, bu haritayı Büyük Ortadoğu Projesi’nin haritasına benzetenler bile var. 

Son zamanlarda Anayasa’nın değişmez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddeleri üzerinde başlatılan tartışmalar, bu çalışma ile eş zamanlı yürütülüyor.

Kökene bakmadan kişinin kendini ne hissettiğini ve hangi dili konuşuyorsa o dilin mensubu olduğunu savunan “bilimsel” tezler de ortaya atılıyor. Babaannesi Abaza, dedesi Çerkez, anneannesi Diyarbakırlı Kürt olup Türkçe konuştuğu için kendini Türk sayanlar var. 

Dahası, kökeni zengin bir karışıma sahip olup Türkçe konuştuğu için, özbeöz Türk olup Rusça konuşan Kazak, Kırgız’dan kendisini daha çok Türk görenler var.

Dünyada hiçbir toplumun toptan bir yerden bir başka yere göç etmediği tezinden hareket edip, “göçen sadece dil ve dindir” tezini savunanlar da var. 

Bu çalışmaya karşı çıkanların geliştirdikleri tezlerden birisi de “hiçbir ırkın ari örneği elde yok ki aslı ile kıyaslanabilsin” yaklaşımını içeriyor. 

Bir başkası da DNA’nın dizilimine bakarak bu tespitin yapılabilmesi mümkün değil diyenlerin iddiaları. 

Bütün bunlardan daha derin komplo teoriler geliştirenler de var. Bu çalışmalar, “ileride yapılacak bir saldırıda hangi kimyasalların kullanılacağını belirlemek amacıyla yapılıyor” tezi üzerine kurulu. 

Sözün özü, Neolitik dönemden başlayarak bu coğrafya göçlere ve büyük savaşlara sahne oldu. Papua yerlileri ve Avustralya Aborjinleri ile Monkları bir tarafa bırakırsak dünyada izole yaşayan toplum yok. 

Bu kadar soyların harmanlandığı bir potada insanları ırk temelli bir ayrıma tabi tutmak, hiçbir temele dayanmaz. İnsanlık ortak paydasında buluşmadıkça sorunlara çözüm bulmak mümkün değil.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

14 YORUMLAR

  1. Mübarek bir soydan gelen birileri, aynı soydan gelenlerin, bazen basit bir delile, kopmaz bir halat gibi sarıldığını söylüyordu.
    Bunun tersi de doğru olabilir.
    Birleri bilimselliğini ölçmekte zorlanacağımız bir haritayı ortaya koyup: “Türkiye’de, nüfusunun yarısı bile Türk olan il yok ama %100ü Türk olmayan bir sürü il var” derler; birileri de mal bulmuş mağribi gibi atlarlar…

    • Hadi bilimsel olsun, olsa ne yazar. Bu insanlar Türkce konusuyor, kendilerine göre bi insan tipi olusturmuslar, biz böyle yasiyor, böyle gülüyor, böyle agliyoruz diyorlar. Genetik haritasi ne kadar cesitli olsa da yasamini, kimligini sabitlemis bu insanlar. Zaten gecmisleri onlari ilgilendirmiyor bile. Insanlar dedesinin dedesinin ismini bile bilmiyor.
      Isin en absürt tarafi da, bunu Kürtlere haklarini vermek baglaminda, Kürt diye bi sey var demek icin argüman olarak ortaya atmalari. Kardesim bu mantiktan gideceksek Kürdün gen haritasindaki cesitliligi niye ele almiyorsun?
      Kendini kimlik olarak farkli yerlere koyan insanlar var gerceginden yola cikip bu isi cözmek kolay. Illa isi Caman´in safsatalarina baglayacaklar, adam tersinden irkcilik yapiyor, bunlar da burdan iyi malzeme cikar diye saldiriyorlar. Is buraya kadar düstü.

  2. Siz birkere “TÜRK” kavramini anlamamissiniz, türklügü irkcilik manada anladiginiz icin yaniliyorsunuz, eger öyle olsdaydi anadolu insanina hic benzemeyen cekik gözlü tatarlara, özbeklere, türkmenlere, uygurlara vs Türk demezdik. kavmiyet degil benimsenen degerler milletleri belirler, irk ve dil den daha önemlisi ahlaki degerler, yasam tarzi, din kültür, örf adet..vs mesela eger bir Türk almanyada yasarsa ve kendi degerlerine sahip cikmazsa oranin hakim kültüründen ister istemez etkilenir ve er veya gec asimile olur, nesli alman bilinen veya nesli Türk Kürt Laz vs bilinenlerin pek cogu farklidir, bu acidan kavmiyetcilik sacmaliktir.

    • Turk kavramı Göktürk kitabelerinde de yazan türüg kelimesinden gelir , kusura bakmayında öztürk olan o çekik gözlü milletler , bizler karışık olanız 🙂

      • Öztürk veya Özkürt diye bi sey yok. Konustugun dil, yasadigin kültür var. Öztürklerin cekik gözlü oldugunu kim söyledi? Ya onlar Mogollarla ve Cinlilerle karistigindan gözleri cekildiyse?
        Sekli semali birakin konusulan dile, sarkilara, danslara bakin. Orta Asya Türkcesinde Cincenin, Tatarcada Ruscanin, Azerbaycanda Farscanin, Kuzey Irakta Arapcanin tonlamasi o kadar bariz bir sekilde kendini gösteriyor ki. Almanyali Türklerin Türkcesine bi bakin, kulaga Almanca geliyor ama Türkce.
        Azerbaycanlilarin sarkilarinda bildigin Fars melodileri, danslarinda bildigin Kafkas edasi var.
        Ve fakat bu kadar kültürel ve dilsel alisverise ragmen hepsi de bir sinir cekiyor kimlik olarak. Dedelerinin yüzde 90´i farkli etnisiteden de olsa, ben Türküm veya Kürdüm veya Lazim diyor, 7 göbek önce kimin hangi dili konustugu, hangi dine inandigi beni ilgilendirmiyor, ben Türkce konusuyorum, Kürtce konusuyorum, Müslümanim veya Hiristiyanim diyor. Bana bir gecmis bicme, o gecmisten bir gelecek dayatma diyor, bu da bir irkcilik diyor.
        Bunlari böyle Bilal´e anlatir gibi anlatmak zorunda kaliyoruz maalesef.

      • Bugün tüm dünyada Türk diye bir ırkın Türkçe diye bir dilin varlığı tartışılıyor.Bir kişi İngilizce konuşulan her yerde derdini anlatabilir.Vazgeçtim Türki denen çakma devletlerde ortak dilin varlığını bu ülkenin her yerinde bile derdinizi anlatamazsınız.Bu topraklar Yolgeçen hanı,geçenler giderken döllemişler,dönerken döllemişler.Bu döllenmeden kısmen kurtulabilenlerin Yörüklerin bir kısmı.

  3. Artik günümüzde irktan falan bahsetmiyoruz, bahsedildigini düsünenler konuyu söyle bi 50 yil geriden takip ediyorlar. Meselemiz milletle ve milleti millet yapan da onun genetigi degil, konustugu dil. Bugün Türkiyenin .önemli bir kesimi su veya bu sebeple Türkce konusuyor. Bu insanlar en basitinden kelimelerinin kökenine inmek isteseler Orta Asya´ya bir etimolojik seyahat yapmak zorundalar.
    Kendimi ele alayim: Yasadigim ilceyi Türkler kurmus, öncesi ya ormanlik ya bataklik. Hadi su veya bu sekilde Rumlar, Ermeniler isin icine girsin ve genetigimin yüzde 80´ini ele gecirmis olsunlar. Hadi Cerkesler ve Gürcüler de girmis olsun ve “Türklük”ten bana yüzde 10 kalsin. Napicam simdi, kendimi nereye oturtucam, benim gibi farkli sehirlerde insanlar nereye oturtacaklar ve ben bu insanlarla hangi ortak noktada bulusup ha evet biz bir milletiz diycem?
    Elbetteki bulusacagim yer yüzde 10´luk nasibim olan “Türklük”. Ermenice bilmem, Rumca bilmem, Gürcüce, Cerkesce anlamam, bu dilleri benim dedemin dedesinin dedesi bile konusmamis ki ögrenmek icin ihtiyac hasil olsun, sonra ben o dilleri nerde kullanicam? Ben bugün yüzde 80´i Ermeni-Rum olan birisi olarak bi kelimenin, dansin, müzigin izini sürmeye kalksam Orta Asyaya uzanmak zorundayim. Bu benden bagimsiz, benden yüzyillarca önce gelismis bir sürecin sonucu.
    Efendim, Türkiyede yüzde 100 Türklerin olmadigi yerler varmis. Bu kadar ucuz bir argüman olabilir mi? Bu kadar egemen güc kendi irkinin safiyetini koruyabilecek ama Lazi, Kürdü koruyacak öyle mi, “Kürdün kani”nda “Ermeni kani” akmayacak yani. Bu kadar sefil ve tersinden irkci bi düsünce olamaz. Bu kafadan yürüdügün zaman Rum da Yunanli degil o zaman, Dogu Romanin asimile ettigi yerli Anadolu halki. Nasil cikacaksin bu isin icinden? Cikmaya niyetin var mi?
    Meselemiz bunlar degil, öylesine cocuk tartismasi seviyesine cektik ki her seyi. Bu ülkede büyük miktarda Kürt var, bu insanlar da kendilerini Kürt hissediyorlar, tipki bizlerin kendimizi Türk hissetmesi gibi. Bu insanlara bu hissi yasatacaksin kardesim, dilini ögrenebilecek bu adam, konusabilecek. Sonra icap ederse ülkenin adini degistirirsin, kapsayici bir isim koyarsin, Anadolu Cumhuriyeti dersin, Kücük Asya Cumhuriyeti dersin, KAMEZANATRA (Kafkasya-Mezopotamya-Anadolu-Trakya) dersin, dersin Allah dersin. Kim diline, nüfusuna sahip cikarsa basi o oynar, ama ayni sinirlar icin polisim ayri, askerim ayri, param-pulum ayri demez, millet olur, Anadolu Cumhruyetinin, Kücük Asya Cumhuriyetinin veya bilmem ne belanin milleti olur, parasi, pulu, askeri bir olur.
    Artik Türkün milliyetcisinden de, Kürdün milliyetcisinden de gina geldi. Neymis Kürt iliymis. Hangi Kürt ili? O illerin tamaminda bundan 60 sene önce cogunluk Türktü. Bu insanlar Istanbula, Ankaraya göc ettiler diye orasi Kürt ili mu oldu? Bu nasil bir Sark kurnazligi anlamak mümkün degil. O Istanbula, Ankaraya göcen adam demeyecek mi hayirdir sen ne zaman bu topragi benim elimden aldin da kendi topragina kattin. Nöyle mi oluyor bu isler?

  4. Süper, “çok bilimsel bir harita” gibi duruyor. Sadece “haritanın üstünde sınırları belirleyen siyah çizgiler neden kaymış acaba?” onu anlayamadım.

    • Evet.Altinada ingilizce yazi yazinca Hasa Allahin kanunu sayiliyor bunlara gore. Onun yerine Saffet Senih in Kim bu Adam yazisini oku, Erdogan ve Esad i kimler basta kalmasini istiyor anla derim yazara.

    • Kayar babam kayar. Duruma, vaziyete gore kayar. Saga kayar sola kayar, yukariya asagiya kayar., kayarda kayar. Ingilizce bu arkadasim hasa Hikmetinden sual olmaz!

  5. Google’a “CIA” ve “factbook” yazarsın. Gelen sayfaya tıklar “Turkey” alt başlığında, “People and Society”deki “Ethnic groups” kısmına baktığında “Turkish 70-75%, Kurdish 19%, other minorities 6-11% (2016 est.)” yazısını görürsün. (https://www.cia.gov/the-world-factbook/countries/turkey-turkiye/#people-and-society)

    Sonra gelir ve bir harita, iki akademisyen ve bir idda ile “Türklüğünün elden gittiğini düşünen” M. Ahmet Karabay’a, “vermek isteyen her halükarda verir Abi” dersin.

  6. Yazi biraz daha dikkatli redakte edilmeliydi. Monglar kim? Mogollar mi? Avusturya Aborjinleri geciyor yazida. Avusturya‘da aborjin yok. Avustralya diye düzeltilmesi lazim.

  7. sayın yazar harita iyide ; dogu ve güneydogunun tamamı kürt değil , ciddi oranda zaza nufus vardır tunceli- bingöl – gümüşhane ve diyarbakır ın kuzeyinde . Güneyde Siirt , urfa başta olmak üzere ciddi oranda arap nufus vardır . Kürtce ve Kürtler 6 ana lehçeye sahiptir birbirini anlamaz ; kısacası ayrı bir devlet kurulsada tek dil saçmalıktır , devletin eğitim sistemide bu saçmalıktan kurtulmalıdır . Ortak dil Türkçe nin yanında diğer diller isteğe bağlı olarak sayı varsa okutulmalıdır . Yıl olmuş 2023 hala Kürt çocuğuna , Arab’a, Zaza’ya tek dil türkçe dayatılıyor Türk kabul ediliyor , değil kusura bakmayın ..

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin