Eğitim sistemine son çiviyi Bakan ve sabıkalı ortağı çakıyor

“Burçlara göre eğitim yani nam-ı diğer dokuz tip mizaç modeli”

TR724 | Özel Haber

2002’den beri sürekli değiştirilen Türk eğitim sistemi sonucu bilinmeyen yeni bir değişime daha hazırlanıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla geçtiğimiz 23 Ekim’de gerçekleştirdiği ‘2023 Eğitim Vizyonu Tanıtım Toplantısı’ bunun işaret fişeği oldu. Toplantıda konuşan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, daha önce de gündeme getirdiği bir modeli ilk kez bu kadar geniş kapsamlı bir toplantıda anlattı.

Mesleki eğitim de dahil tüm kademelerde yönlendirme sistematiği yapacaklarını iddia eden Bakan, çocukların ilk okuldan itibaren ilgi, yetenek, mizaç açısından anlaşılabilmesi, tanınabilmesine yönelik bir yapı kurduklarını, bu yapının desteklenmesi gereken öğeleri de öne çıkartacaklarına öne sürdü.

Ziya Selçuk’un değindiği yöntem ise bilim dünyasında hiçbir değeri olmayan ve ‘sahte bilim’ olarak kabul edilen Enneagram yöntemini biraz değiştirilmiş hali olarak karşımıza çıkıyor. ‘Dokuz Tip Mizaç Modeli’ denilen sözde yöntem bir nevi burçların psikolojiye uyarlanmış hali olarak biliniyor.

Gündeme getirilen model, Bakan Selçuk’un bir psikiyatristle beraber yazdığı, ‘Dokuz Tip Mizaç Modeli’ne göre Ebeveyn-Çocuk ilişkileri: Ebeveyn Benim’ kitabını temel alıyor. Kitap Enneagram’ı yani burçlarla karakter belirleme temelini ön plana alıyor. Aslında bu Bakan ile psikiyatris Yılmaz’ın yazdığı ilk kitap değil. Ziya Selçuk Milli Eğitim Bakanı olmadan önce MAYA Okulları yönetim kurulu başkanı iken benzer bilgilerin yer aldığı ‘Rehber Benim’ kitabını da Yılmaz’la birlikte yazmış. Hatta bu modeli birkaç okulunda pilot olarak uyguladığını bir Tv programında itiraf ediyor. Ancak spikerin sonuçları hakkındaki sorularını geçiştiriyor. Yöntemin sonuçları ise bilinmiyor.

Ziya Selçuk, 24 Haziran seçimlerinden sonra MEB Bakanı olunca aynı konuyu tekrar gündeme getirdi. Yazdığı 2. kitabın reklamı hemen hemen tüm gazete ve televizyonlarda yapıldı. Son olarak modelin içeriği 23 Ekim’de düzenlenen ve Erdoğan’ın katıldığı toplantıda ‘yeni, denenmiş ve Türk gençliği için çıkar yolu olduğu’ iddiasıyla piyasaya sürüldü. Planlamaya göre Türkiye’de ilkokuldan liseye kadar yaklaşık 18 milyon öğrenci bu modelin uygulama alanı olacak.

Peki yöntem ne kadar bilimsel ya da geçerli? İşte bu sorudan önce ilk irdelenmesi gereken Bakan Ziya Selçuk’un görünürde kitap ortağı olan psikiyatrist Enver Demirel Yılmaz’ın mizacı.

Türk eğitim sistemine yön verecek kitabını yazarı sabıkalı çıktı!

Yılmaz’ın hayatını irdelediğimizde sorunlu bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. 2007 yılında asistanlık yaptığı Bakırköy Ruh Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde bir kadın meslektaşının burnunu kırdığı için hapis cezası alan ve cezası 5 yıl ertelenen Yılmaz, hasta ve hasta yakınları ile olan etik olmayan ilişkilerinden dolayı hastane heyeti tarafından asistanlığı elinde alınma noktasına gelmiş. Durumunu görüşmek için toplanan heyet, en son Yılmaz’ı hastaneden kovarak  eğitimine İstanbul’daki bir diğer ruh sinir hastalıkları hastanesi olan Erenköy Ruh Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde devam etmesine bir şekilde izin vermiş.

Meslektaşları ile arası çok iyi olmayan Yılmaz, ilerleyen yıllarda bilimsel altyapısı olmayan ve neredeyse burçlara göre karakter belirlemeye benzeyen asıl adı Enneagram olan sistemi kendi icadıymış gibi pazarlamaya başladı. Yolu o zaman Maya Okulları Yönetim Kurulu Başkanı olan Ziya Selçuk ile kesişti. Bu konuda 2 kitap yazdılar.

Ziya Selçuk ile yazılan kitaplardan sonra 2 merkez açıldı!

Bu arada görünürde Enver Demirel Yılmaz’ın sahip olduğu iki merkez kuruldu. İstanbul ve Ankara’ da kurulan merkezlerin ‘dünyanın ilk mizaç merkezleri’ şeklinde tanıtımı yapıldı ve kapılarına Mizmer tabelası asıldı. 2018 Şubat ayında Ankara’da kurulan merkez ise milyonlarca liralık bir sermaye ile açıldı.

Enver Demirel Yılmaz’ın açtığı merkezlerden biri

Geçtiğimiz Temmuz ayında Ziya Selçuk’un Bakan olmasında sonra hem Mizmer Merkezi hem de yazılan kitap ve uygulanan yöntem altın çağının yaşamaya başladı. Bakan Selçuk, modeli Türk eğitim sisteminin kurtuluş reçetesi olarak sununca eş zamanlı olarak kitap ortağı Enver Demirel Yılmaz harekete geçti.

‘Çok para kazanacağız, rakiplerimizi engelleyin’ başvurusu

Öncelikle piyasada ‘Enneagram’ı uygulayanlar bertaraf edilmeli ve pastada tek hakim olunmalıydı. Yılmaz’ın avukatı aracılığı ile İstanbul Bakırköy 1. Fikri Sınai Hakları Hukuk mahkemesi Hakimliği’ne yapılan 2018/285 E nolu başvuruda, modelin MEB nasıl entegre edileceği ve bu işten nasıl para kazanılacağını açıklaması ise dikkat çekiyor.

Bakırköy 1. Fikri Sınai Hakları Hukuk Mahkemesi Hakimliği’ne yapılan başvuruda Yılmaz, MEB Bakanı tarafından Dokuz Tip Mizaç Modeli (DTMM) eğitime bir çatı model olarak görüldüğünü anlatıyor. Bakan’ın talimatı ile bu model için çalışma başlatıldığını ifade eden Yılmaz, bu yüzden bu konuda çalışan diğer kişilerin engellenmesi gerektiğini özellikle vurguluyor.

Başvuruda, sistemin MEB entegre edilmesiyle model için ciddi bir talep olacağı ve her eğitimcinin bu modeli araştıracağı aktarılıyor. Bu modelin aileleri de arayışa sevk edeceği, bu işi yapanlarda talep patlamasına neden olacağı özellikle vurgulanıyor. Bu durumun rant kapısına neden olacağına dikkat çekiliyor. Bu işi yapanların yeterli yetkinliğe sahip olmadığının öne sürüldüğü dava başvurusunda, haklarında yasal işlem yapılması istenen internet sitelerinin ve kişilerin isimleri tek tek sayılıyor.. Bu konuda yazılan kitapların toplatılması isteniyor. Başvuruda ayrıca ileride piyasaya çıkabilecek diğer kişi ve internet sitelerinin de engellenmesi talep ediliyor.

Ziya Selçuk da davacı gösteriliyor

Mahkemeye yapılan başvuruda MEB adına da konuşuluyor. Enver Yılmaz’la birlikte MEB Bakanı Ziya Selçuk’un da davacı olduğu özellikle vurgulanıyor. Selçuk’un bununla ilgili 2 kitap yazdığı ve MEB bunun projesinin yürütüldüğü söyleniyor. Bir şekilde mahkeme baskı altına alınmaya çalışılıyor.

***

Psikiyatristlerin gözünde sözde model!

Enneagram nedir? Bilimsel bir model mi yoksa sahte bilim mi? Yapılan çalışma var mı?

Özellikle yerli bir model olduğu vurgulanan yöntem aslında pek de yerli değil. Enneagram Yunanca dokuz anlamına gelen ‘ennea’ sözcüğünden türemiş, Roma Katolik uygulamaları arasında yer alıyor. 4.yüzyılda Hristiyan bir mistik olan EvagriusPonticus ’un bulduğu iddia edilir. Bu yönteme bilimsel kılıf giydirilme çabaları yeni değil. Ancak bilim çevrelerinde ‘psödo-science’ yani sahte-bilim olarak kabul edilen yöntem aslında burç mantığının aynısının psikoloji diline tercüme edilmesidir. Yabancı kaynaklarda aslında her insanın içinde bulunan bazı özelliklerin sübjektif değerlendirmeler ile kategorizasyon çabası olarak değerlendirilmekte.

Denenmemiş bir model çatı olabilir mi?

Enneagram modelini çarpıtarak ilk defa kendi buluşu gibi yansıtan psikiyatrist Enver Demirel Yılmaz, modelini ‘Dokuz Mizaç Modelisti’ gibi tuhaf ve komik bir ifadeyle tanımlayarak, bu yöntemin dünyada ilk model olarak kendi icadı olmasına sık sık vurgu yapıyor. Enneagram’dan  farklı olduğu iddiasında bulunuyor.

Peki bu kadar yeni bir model, yap-boza dönmüş Türk Eğitim Sisteminin nasıl çatı modeli olarak sunulabiliyor?

Bu sorunun cevabı psikiyatrist Enver Demirel Yılmaz’ın kendi mizacında gizli. Bakanın bilmeyerek iyi niyetle bu yönteme inandığı mı, yoksa yöntemin pazarlanma sürecindeki ticari rantı paravan şirketlerle ortak olması mı cazip geldiği açık değil. Ancak odaklanılan tek şey bunu tüm ülkeye yaymak. Somut hiçbir bilimsel veri yok. Dünyanın hiçbir yerinde uygulanmamış; zira ‘modelist’ Enver Yılmaz bunu dünyada ilk ortaya atan kişi olduğunu zaten belirtiyor. Maalesef Türk eğitim sistemi kendi mizacındaki problemleri çözememiş olan problemli bir aklın uçuk hayallerine teslim edilmek üzere.

Hitler gibi fiziksel kategorizenin psikolojik ayağı mı?

Siyasilerin bu modele olan ilgisi cehalet ve tüccarlıkları ilgili değil. Aynı zamanda toplumu kategorize ederek toplumu kontrol etme heveslerine de bağlı olduğu açık. Ancak bu modelin bu işlev için bile işe yaramayacak kadar işlevsiz olduğunu kestiremeyecek durumdalar.

Peki Bakan’ın bu modele ilgisi neden? Acaba kendisi bu işten, ortağı psikiyatrist aracılığıyla bir rant sağlayacak mı?

Enver Demirel Yılmaz’ın, Ankara Koç Kulelerinde Mizmer adı altında satın aldığı milyonluk büro ve içinde birçok çalışanı bir ticari aktiviteye hazırladığını gösteriyor. Bakan bizzat kendisi bu modelin kitabının yazarlarından. Kendi ifadesiyle 2 yıl önce haberi olmuş. “Bilimselliği kabul görmemiş bu mistik uğraşıları neden hırsla 18 milyon öğrenciye dayatmaya hazırlanıyor?’ sorusu da Bakan için ortada.

Türk Eğitim Sistemini Arama Konferansı göstermelik mi yapıldı?

Geçtiğimiz 8 Eylül’de Türk Eğitim Sistemini Arama Konferansı yapıldı. Bu toplantıya İslamcı görüşe yakın psikiyatrlardan Kemal Sayar, Erol Göka gibi isimler de katıldı. Acaba onların bu modele bakışı soruldu mu? Örneğin Türk Psikiyatri Derneği’nin görüşü alındı mı? Onlar bu modelin arkasındaki şahsı tanımıyorlar mı? Yoksa zaten iki üç yıldır hazırladıkları ticari bir kampanya için uygun bir kılıf mı oldu bu toplantı?

Çünkü bu modelin eğitim sistemine monte edilmesi demek; milyonlarca lira değerinde kitap, CD ve eğitim geliri rantı anlamına da geliyor. Mizmer adlı kuruluş ise bu gelirin tam ortasında yer alacak.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

7 YORUMLAR

  1. Sayın yetkili, bu haber (EĞİTİM SİSTEMİNE SON ÇİVİYİ BAKAN VE SABIKALI ORTAĞI ÇAKIYOR) büyük oranda subjektif değerlendirmeler içeriyor. Sanki Milli Eğitim Sistemini düşünüyormuş gibi yapıp kitabın yazarlarına “çakma” gayreti var. Benim haberden anladığım, Enver Demirel Yılmaz’a şahsi husumeti olan birisi, hizmetin defacto olmuş yayın organı (tr724) üzerinden onu karalamaya çalışıyor. Kuvvetle muhtemel söz konusu kitaplar bile okunmadan haber yapılmıştır. Bu tür haberler hizmeti insanların gözünde küçük düşürüyor, lütfen kaldırınız, son yıllarda yeterince rezil olmadık mı?

    • Şu yorumu okudum, okudum, son cümleye gelince bir durdum. Sonra, anladım ki, başta yazılanlar için bir şerh koyup konuya ilişkin bir iki yazı daha incelemekte fayda olabilir ve son cümle bana diyor ki, son yıllarda yeterince rezil olmuş ama daha da rezil olmaya devam eden bir topluluk varmış, ve bu yorumu yazan da o topluluktanmış. E madem dostuz, bize de Allah her türlü rezaletten tez zamanda kurtarsın inşaallah demek düşer.

      Bir başka dost

  2. Kusura bakmayın fakat haber diliniz ciddi sıkıntılar içeriyor. Muhtemelen yılların gazetecisi olarak bu sıkıntıların neler olduğu filan soracaksınız bana. Bunlara hiç girmeyelim. Eğer durumlar bugünkünün tersine olsaydı, yazacağınız satırlar şuna benzeyecekti:

    ‘Dünyanın bir numaralı üniversitesi olan ve facebook gibi devlerin çıktığı Stanford’da ders olarak okutulan Enneagram sistemi artık Türkiye’de vs vs’

    Hitler kısmına hiç girmiyorum bile. Ha, iş ilişkilerinde yaşananlar muhtemelen doğrudur. O kadarı da olsun artık.

  3. Bütün okullarda bir dayatmayla aldırılan kaynak kitaplara itiraz edemediğimiz gibi bu sisteme de ne yazık ki itiraz edemeyeceğimiz aşikâr!!! Tavsiye olarak neyi önerirsiniz acaba bir cehennemde yaşamak zorunda kalan dertli yurdumun garip insanlarına???

  4. ne kadar acıklı bir ülke. ülkenin bütün bir istikbalini ilgilendiren bu kadar büyük bir skandal hakkında ülkede herkes susuyor. iki serseri bir nesli kobay yapmış eğleniyor. bütün solcusu muhalifi bilmem neyi vay akpli ama vizyon sahibi adam diye saçmalıyor. türkiyede hiç kimsenin haberinin olmadığı bu sitede bir eleştiri yazısı çıktı diye takip edenleri niye bunları biz yazıyoruz yeterince rezil olmadık mı diyor. yani rezilliğe susmamak rezillik olmuş bu ülkede. hizmet insanların gözünde küçük düşüyormuş! afedersiniz de farklı bir gezegende mi yaşıyoruz, hangi insanlar?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin