Depremin şişman kedileri

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

En son Numan Kurtulmuş’un fotoğrafı yansıdı deprem bölgesinden. Lütfedip gelmiş, enkaz üstünde yüzünde gülücükler saçarak yürüyor. Belli ki yanındakilerle kendilerini çok mutlu eden bir konu hakkında konuşuyor. Binlerce insanın hala enkaz altında olduğu böyle bir zamanda Numan Kurtulmuş’u güldüren şeyin ne olduğunu insan çok merak ediyor doğrusu. Ne de olsa başkasının acısı. O esnada kendi çocuğu enkaz altında olsaydı aynı aymazlıkla gülebilir miydi? Başkasının acısına dayanmak, hatta o esnada gülebilmek pek kolay olmalı. Kendisini soğuktan koruyan yün paltosu ve kaşmir atkısı var. Üstelik ayakkabısına toz bile bulaşmamış, peşin satan bakkal gibi keyifle yürüyor enkazın üstünde.

Muhtemelen bu felaketi nasıl Allah’ın lütfuna dönüştüreceklerini konuşuyorlar. O keyfin verdiği mutluluk yüzlerine yansıyor. ‘Deprem sayesinde seçimleri erteleriz, enkazın kaldırılıp şehirlerin yeniden kurulmasında milyar dolarlık ihaleler yedi ceddimizi ihyaya yeter. Ayrıcı deprem suçlarını üzerine yıkacağımız müteahhitlerin paçayı kurtarmaları için bize yedirecekleri milyonlarca dolarda cabası’ diye düşünüp yüzlerinde istemsizce bir mutluluk yayılıyordur.

Yoksa onlar da biliyor en vahşi hayvanlar bile acıların üzerinde böyle gevşek gevşek gülerek gezmez. 

90’lı yıllarda TÜSİAD üyesi holding sahipleri için, tuzu kuru zenginler anlamına gelecek şekilde şişman kediler deyimi kullanılırdı. Devlet korumasıyla zenginleşen hepsi iyi giyimli, bakımlı, çok iyi şartlarda yaşayan ve en önemlisi de toplumla bağları kopuk krema tabakaydı bunlar. 

Böylesine bir felaket zamanında deprem bölgesinde hangi AKP yöneticisini görsem bu şişman kediler sözü geldi aklıma.  Depremin gürbüz çocukları, hepsi sinek kaydı traşlı, uykusunu almış, iyi dinlenmiş, kaşmir atkılarını takmış pahalı olduğu uzaktan belli olan paltolarını giymiş, fönlü ya da iyi taranmış saçlarla, krem sürülmüş yüzleriyle kameralara arzı endam ediyorlar. Derdin, tasanın, sıkıntının, üzüntünün zerresi uğramamış suratlarıyla kameraların önüne geçmekten hiç utanmadılar demeyeceğim; bunun nasıl ayıp bir şey olduğunu fark etmeyecek kadar hayattan kopmuşlar

Mesela Recep T. Erdoğan’ın konuşma yaptığı bir fotoğraf vardı. Önlerine, buz gibi soğukta tişörtle duran deprem çocuklarını almışlar fon olsun diye. O fotoğraftaki her AKP yöneticisi için bir makale yazılırdı. Mesela Malatya Milletvekili Bülent Tüfekçi, memleketi, hele de asıl memleketi Çırmıktı yerle bir olmuş, yüzlerce binlerce insan enkaz altında kalmış ama o üzerinde tek toz dahi bulamayacağınız şekilde, iyi uyku uyumuş, dinlenmiş, sabah duşunu alıp traşını olmuş, muhtemelen parfümünü sıkmış ve soğuk olacağını düşünerek kaşmir paltosunu giymiş atkısını boynuna dolamış dertten tasadan uzak Recebin arkasında görüntü vermeye gelmiş. Yüzüne baktığınızda depremin d’si ile ilgisi olmadığına yemin edebilirsiniz. Acının, üzüntünün, tek bir tozu bile görünmüyor. 

Ya hemen yanındaki Hayati Yazıcı’ya ne demeli. İşte üzüntüden tek iz olmayan pişkin bir yüz daha. Kalın paltosunun içinde önündeki çocukların o giysiyle soğukta ne hale geleceğinin düşündüğünü gösterecek zerre işaret yok. Muhtemelen orada çocuklar olduğunun hatta bir deprem bölgesinde bulunduğunun bile farkında değil. Onun aklında sadece Recep T. Erdoğan ile vereceği fotoğraf var. 

Hele Nurettin Canikli’nin firavunu kıskandıracak tavrıyla verdiği görüntüyü hiç unutmamak lazım. Paçasında tek toz bulunmayan şık ve pahalı giyimiyle verdiği görüntü esnasında, içinden muhtemelen şöyle diyordu “Bu deprem nereden çıktı arkadaş, şimdi evimde, jakuzimde sıcak masajımı yaptırmış, ihale komisyonlarından ya da malına çöktüklerimden elde ettiğim paraların hesabını yapıyor olacaktım. Akşam akşam bütün programımı alt üst ettiler. Şu sefil insan ne diyor gıy gıy gıy yok devletmiş de yok nerede kalmışlarmış, yok enkazın altında yakınlarım varmış da bilmem ne?

Yüzbinlerce insan ya hayatını kaybetmiş ya can çekişiyor, en az on şehirde hayat durmuş, hiç kimse ne yapacağını bilmeden çığlık çığlığa feryat ediyor, bütün ülke yanıyor ama Selahattin Gürkan’dan, Fatma Şahin’e, Oya Eronat’tan, Öznur Çalık’a, Numan Kurtulmuş’tan Nurettin Canikli’ye, Hayati Yazıcıya bütün AKP yöneticileri enkaz üstünde mutluluk pozu veriyor. Ne de olsa bunlar depremin tuzu kuru şişman kedileri.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Deprem…
    Kader..
    Evet kader…
    Ama kader bu tokatı, daha doğrusu tokatları niye vurdu bize?
    Niye?
    Niye bize?
    Biz ne yaptık da bu tokatı hak ettik?
    Elbetde kader ama bu devasa tokat niye?
    Niye bize?
    Yağmur yağar, sel olur ve önüne kattığını alır götürür adeta tokatlar..
    Buda kader..
    Kaderin tokatı niye?
    Niye bize?
    Sonra siz yumruğun yarısı büyüklükte buzlu daneleri gibi yağan dolu gördünüz mü?
    Ben gördüm.
    Bu da kader..
    Ama niye?
    Niye bize?
    Biz ne yaptık ki bu umumi tokatı yedik?
    Sesini çıkaran bir tek insan yok.
    Çıkardı mı işte o zaman tokatı yiyecek.. Çünkü kimse tokatı sebebini kader planında konuşacak CESARET DE değil MAALESEF..

  2. ‘Deprem sayesinde seçimleri erteleriz, enkazın kaldırılıp şehirlerin yeniden kurulmasında milyar dolarlık ihaleler yedi ceddimizi ihyaya yeter. Ayrıcı deprem suçlarını üzerine yıkacağımız müteahhitlerin paçayı kurtarmaları için bize yedirecekleri milyonlarca dolarda cabası’

    Acı ama gerçek, ciğerlerini okumuşsunuz sanki. Bizim aklımıza, hayalimize gelmeyecek daha ne iblislikler düşünüyorlardı, kim bilir.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin