Davutoğlu: Osman Öcalan’ı devlet televizyonuna çıkaranlar siyasileri hapse atıyor

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin Adıyaman 1’nci Olağan Kongresi’nde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca HDP’ye düzenlenen operasyona tepki gösterdi. Davutoğlu, ‘‘Önlerinde işlerine yarayacağında basacakları soruşturma, dava, mahkeme düğmeleri var. Hangisi işlerine geliyorsa onu devreye sokuyorlar. Bir yanda sırf seçim kazanmak için devletin aradığı Osman Öcalan’ı devletin televizyonuna çıkaracaksın, diğer yanda senin gözünün önünde duran belediye başkanını siyasileri hapse atacaksın.’’ diye konuştu.

‘‘İÇİŞLERİ BAKANI, ANAYASA MAHKEMESİ İLE TARTIŞMAYA GİREMEZ’’

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, AYM Başkanı Zühtü Arslan’ı hedef almasına da tepki gösteren Davutoğlu “İçişleri Bakanı, Anayasa Mahkemesi ile tartışmaya giremez. Eğer girerse bunun ismi tartışma, atışma veya didişme olmaz. Bunun ismi buz gibi devlet krizi, hükümet krizi, demokrasi krizi olur! Ne istiyorsunuz? Ne yapsın AYM? Ne yaparsa mutlu olursunuz? Niçin Anayasa Mahkemesi’ne saldırıyorlar biliyor musunuz? Tamamen keyfi, denetlenmeyen, gayr-i hukuki bir yönetim istiyorlar. Ellerindeki güç yetmiyor bir türlü. Buna o kadar alıştılar ki, AYM’nin arada sırada yaptığı hukuk hatırlatmasına tahammül edemiyorlar.” Şeklinde konuştu.

Davutoğlu’ndan açıklamalarından satır başları şöyle:

“Sayın Erdoğan bırakın krizi, ekonomimizin şahlandığını söylüyor. Allah aşkına, sizler şaha kalkmış bir ekonomiyi hissediyor musunuz? Kıymetli AK Partili, MHP’li kardeşlerim sizler zirvede bir ekonomi hissediyor musunuz?

‘Faizi düşüreceğiz’ diye yola çıkanlar ha bire faiz artırıp duruyorlar. Şimdi de bütün dünyada sıfırlanmışken bizde faizler çiftleştirilmiş hale geldi. Milletin dünyasında işsizlik var, zamlar var, pahalılık var, haksızlıklar var, emeğin yok sayılması var. İktidar dünyasında zam ve pahalılık yok. Yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında. İsraf ve lüks içinde ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar.

Milletin dünyasında ekmek derdi var, adalet derdi var. İktidarın dünyasında hak arama, adalet gözetme derdi yok. Onlar ne derse adalet de hukuk da o oluyor.

“BU SİSTEM HER GÜN BAŞKA BİR FELAKETE YOL AÇIYOR”

İktidarla vatandaşın birleştiği tek yer kaldı kardeşlerim. İktidar da ailesinin derdine düşmüş durumda vatandaş da. İktidardakiler ailelerini nasıl daha zengin ederim derdinde, millet ailesinin karnını nasıl doyuracağının derdinde. Türk Lirası’nı herkesin “Aman bulaşmayayım” dediği hale getiren, kredi notumuzu 25 yıl önceki seviyenin altına düşürenler “yerli ve milli”, bu politikalarla “Türkiye’yi dönüşü olmayan bir yere sürüklüyorsunuz yapmayın” diyenler “Battık bittik lobisi” öyle mi?

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi her Allah’ın günü başka bir felakete yol açıyor. Her gün akıl almaz insan hakları ihlalleri ortalığa saçılıyor. Bir gün işkence haberleri, diğer gün kaybolan vatandaşlar…

“AYM NE YAPARSA MUTLU OLURSUNUZ?”

İçişleri Bakanı, Anayasa Mahkemesi ile tartışmaya giremez. Eğer girerse bunun ismi tartışma, atışma veya didişme olmaz. Bunun ismi buz gibi devlet krizi, hükümet krizi, demokrasi krizi olur! Ne istiyorsunuz? Ne yapsın AYM? Ne yaparsa mutlu olursunuz?

Niçin Anayasa Mahkemesi’ne saldırıyorlar biliyor musunuz? Tamamen keyfi, denetlenmeyen, gayr-i hukuki bir yönetim istiyorlar. Ellerindeki güç yetmiyor bir türlü. Buna o kadar alıştılar ki, AYM’nin arada sırada yaptığı hukuk hatırlatmasına tahammül edemiyorlar.

‘’SEÇİMİ KAZANMAK İÇİN OSMAN ÖCALAN’I DEVLETİN TELEVİZYONUNA ÇIKARANLAR BELEDİYE BAŞKANLARINI HAPSE ATIYOR?’’

İşte bakın, sabahları kalkınca hemen haberleri kontrol ediyoruz, acaba bugün kimlerin evine baskın yapıldı, çağrılsa gidecek hangi isimler yaka paça zırhlı araçlarla göz altına alındı diye. Yine onlarca siyasi, tanınmış isim, her gün göz önünde olan belediye başkanı zırhlı araçlarla götürüldü. Sebep 6 yıldır süren bir soruşturma. Eğer varsa bir terör bağlantısı neden bunların milletvekili seçilmesine, belediye başkanı seçilmesine onay verdiniz? Daha geçenlerde AYM “hukuk ihlali” kararı verip üstüne de tazminat ödetmedi mi? Önlerinde işlerine yarayacağında basacakları soruşturma, dava, mahkeme düğmeleri var. Hangisi işlerine geliyorsa onu devreye sokuyorlar. Bir yanda sırf seçim kazanmak için devletin aradığı Osman Öcalan’ı devletin televizyonuna çıkaracaksın, diğer yanda senin gözünün önünde duran belediye başkanını siyasileri hapse atacaksın. Bir yanda terör örgütü liderinden mektup alacaksın, kendine oy isteyeceksin, diğer yanda sırf kendi seçmenine öfke aşılamak için terör gerekçesiyle elinde kalem olanları içeri atacaksın.

‘‘BIRAK DEDİKLERİNİ BIRAKAN HAKİM VE SAVCILARDAN MEMNUNLAR’’

Bu iktidar yönetme kabiliyetini kaybetmiştir. Tıpkı 1990’larda olduğu gibi yönetemedikçe iradesini bürokrasiye, çıkar gruplarına, darbeci artıklarına, yargı ve güvenlik vesayetine teslim etmektedir.  Millet sizi oylarıyla ülkeyi yönetin diye seçti. Siz ülkemizi bir garnizona, milleti de sessiz yığınlara çevirebileceğinizi mi zannediyorsunuz? Bunlar Anayasa Mahkemesinin kararlarına itiraz ettikleri gibi tüm hakimlerle kavga etmiyorlar. Sevdikleri hakimler de var. Sözlerini dinleyen, dediklerini harfiyen uygulayan, içeri at dediklerini atan, bırak dediklerini bırakan hakim ve savcılardan son derece memnunlar. Siyasetin oynaması gereken rolü savcılar ve hakimler oynamaya başlarsa o ülkedeki rejimin ismi vesayet rejimi olur, savcılar ve hakimler düzeni olur. Hukuk devletinin tamamen yok olduğu bir ortamda savcılar ve hakimler adalet değil daha fazla toplumsal çatışma, huzursuzluk ve hepsinden önemlisi demokratik siyasetin yok edilmesine katkı sağlarlar. Çünkü artık hukuk devletinin kurallarına göre hareket etmezler, adalet arayışıyla hareket etmezler.

‘‘DEVLETİN TELEVİZYONUNA OSMAN ÖCALAN’I KİM ÇIKARTMIŞSA, YARGILANSIN’’

Bir yandan terör örgütü liderinden mektup alacak, oy isteyeceksin, diğer yandan kendi seçmenine öfke aşılamak için elinde kalem olanları içeri atacaksın. Buradan suç duyurusunda bulunuyoruz, devletin televizyonuna Osman Öcalan’ı kim çıkartmışsa, yargılansın. Ekonomiyi batırdığınızı toplum gördü; bu krizden çıkış için gerilimi artıracak adım atmak kötülüktür. Büyük nutuklarla politikada adımlardan vazgeçtiğinizi, geri çekildiğinizi görüyoruz; bunu unutturmak için toplumsal barışımızı bozmaya yeltenmeyin.

“NİÇİN ISRARLA TOPLUMSAL KIRILGANLIKLARI TAHRİK EDİYORSUNUZ?”

10 yıl önce yapılmış bir açıklamayı, 8 yıl önce atılmış bir tweeti, 6 yıl önce başlatılmış bir soruşturmayı bugün hiçbir şey yaşanmamış gibi yeniden gündeme almak hukukun dibine kibrit suyu dökmektir. 6 yıl önce işlenmiş suçun hesabını sormadıysanız bu acziyettir.

Siz ülkeyi, ekonomiyi ve dış politikayı batırdınız diye toplumsal birlik ve bütünlüğümüzü, demokrasiyi, hukuk devletini ateşe mi atalım? Bu adımların gerginliği artırdığını, birliğimizi, bütünlüğümüzü zedelediğini, terörü yeniden davet ettiğini göremiyor musunuz?

‘‘28 ŞUBAT ARTIĞI AKIL HOCALARINIZ MI BU AKLI SİZE VERİYOR?’’

Niçin ısrarla toplumsal kırılganlıklarımızı tahrik ediyorsunuz? 28 Şubat artığı akıl hocalarınız mı bu aklı size veriyor? Türkiye’yi yeniden 1990’lara döndürmenize müsaade etmeyeceğiz. Hukuku bir silaha dönüştürmenize müsaade etmeyeceğiz.

Salgınla mücadelenin kahramanları koalisyonun küçük ortağının hedefinde. Adeta bir terör örgütünden bahseder gibi doktorlardan bahsediyor. Bıraksanız Türk Tabipleri Birliği’ni bir terör örgütünü yok eder gibi kapatacaklar. Yemin ediyorum tarihe utançla yazılırsınız.

Uzaktan eğitim devam etmektedir ancak yoksul kesimin internet erişimi yok. Evlerinde bilgisayar veya tablet yok. Bu durum ciddi bir fırsat eşitsizliğidir. Milli Eğitim, bu çocukların fiziksel ve teknolojik eksikliklerini telafi etmek için hiçbir adım atmamıştır.”

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin