Çok işe yarayan bir yöntem! [Barbaros J. Kartal]

Hiç boşuna, sanki öyle bir şey varmış gibi ‘fetöcü değiliz’ demeyin o zaman PKK’lısınız diyecekler, PKK’lı olmadığınızı ispat etseniz o zaman KCK’lısınız, onu savuştursanız bu sefer darbeye zemin hazırladınız, ‘darbeye karşıyız’ deseniz de milleti kin ve düşmanlığa tahrik etmekten suçlanacaksınız, kurtulamayacaksınız.

Gelin en doğru ve en basitinden ‘biz iktidar muhalifiyiz, gazeteceyiz’ diye savunun kendinizi.

Çünkü fetöcü olmak ya da terörist olmak da birinin iki dudağı arasında  bu ülkede; şu an bununla baş edemezsiniz.

‘Kimsenin yazamadığı şeyleri yazıyoruz, bu yüzden bu baskılara maruz kaldık’ deyin yeter.

Hikmet Çetinkaya yazar da Mehmet Altan terörist mi? Kadri Gürsel fikirlerinden dolayı alındı da Nazlı Ilıcak alınmadı mı? Şu an tutuklu  editör, muhabir, tasarımcı; 130 gazeteci neden içeri de sanki bilmiyorsunuz.

Karşınızda homojen bir yapı var ve kendilerine biat etmeyen herkesin  susmasını, hapse girmesini, hatta idam edilmesini bile istiyor. İktidar muhalifleri bin fırka. Hepsinde bagaj var. Halbuki bu eşikler geçileli aylar yıllar oldu. Bak gördünüz mü sıra herkese gelmeye başladı.

Tam bir yıl önce Bugün gazetesine baskın yapıldığında genel yayın yönetmeni Can Dündar çok şık bir hareketle ekibini alıp desteğe gelmişti. O zaman da fikirlerimiz uyuşmuyordu. Can Dündar içeri alındığında da bütün hizmet medyası yanınızdaydı. ‘İyi ki gelmişiz’ diyorsanız ‘iyi ki gelmişler’ diyorsanız; ki öyle demiyorsanız zaten hiç olmayın sadece gazeteciliğinizi savunun diğer söyledikleriniz işe yaramayacak siz de biliyorsunuz.

***

Dönülmez akşamın ufkundan…

yandaş-trol

Ekseriyetle her meslek dalının ikinci-üçüncü sınıf mensuplarının ve saray yalakalarının katıldığı cumhuriyet resepsiyonunda en çok bu kare konuşuldu. Aynı gece yayınlanan KHK ile rektörlük seçimleri iptal edildi, bu zevat yarın ve ertesi günler ‘milli irade, seçimler’ diye diye maaş alacak. Gerçi hiçbirinin tek maaşı yok. Neyse.

Aynı gece onbinlerce insan, darbe olarak sunulan olaylar ile hiç ilgileri olmasa da işlerinden atıldı. Ailelerini nasıl geçindirecekleri, ne yapacakları meçhul. Zaten “Mağdur var diyeni affetmem!” lafını duyunca kime ne olmuş sizi pek ilgilendirmiyor. Birkaç gün sonra Cumhuriyet gazetesine müdahale edilecek, yazar-çizerleri gözaltına alınacak ve beş gün avukatlarıyla görüşme dahi yapamayacaklar. Yukardakiler ellerinde kalem hazır, ‘gazetecilik tamam da ama demokrasilerde terör propagandası olmaz’ diye vıcık vıcık yazılar yazacaklar.

Ülkede herşeyin güllük gülistanlık olduğunu anlatan ve bütün dişleri görünerek sırıtan bu adamların en yakın akrabaları mal ve can güvenlikleri olmadığı için ülkeyi terk etti. ‘Oğlan bizim kız bizim’ diye düğün fotoğrafı çektirenlerin her fırsatta sarıldıkları ‘diktatör olsa sen bunları yazamazdın’ lafı demode bir şakaya dönüştü.

Fotoğrafta herkes gülüyor bir tek o gülmüyor. Çünkü etrafındakiler dahil kimsenin kendi başına bir değeri yok. Orada olmalarının tek sebebi var; biatları. O gece çekilen binlerce kareden bir tanesi sadece. Onlar gidecek oyuncular gelecek, onlar gidecek sporcular. O kadar. Bir nefret objesinin yanında göründükleri için mi iticiler yoksa gerçekten kötü insanlar mı?

Salt kötülük diye bir şey yok. Cezaevine konup süt emzirdiği çocuğundan ayrılan annenin varlığını bilip birazdan çocuklarını öperek yatıracaklar. Bütün işkencecilerin yaptığı gibi. Devran dönecek çok rezil olacaksınız gibi beylik bir laf değil hak ettiğiniz. Onca zulme, işkenceye ve hak yemeye karşı bir tane ses çıkaramadığınız için çok mahçup olacaksınız. Mazlumun değil zalimin ve gücün yanında olduğunuz için her iki dünyasını da tehlikeye atan size sadece acımak geliyor insanın içinden.

İçlerinizden bazılarının bildiği jargonla söylersek ‘bala düşmüş sinekler gibi’siniz. Yedikçe keyif alıp çıkmaya çalıştıkça daha çok batıyorsunuz. ‘Madem batıp gideceğiz son ana kadar yiyelim o halde’ der gibi yüzleriniz. Kıyıdan o kadar uzaklaştınız ki. Size kendinizi kötü hissettiren kim ne varsa içeri girsin, herkesin gazetesi kapatılsın, dünya ile irtibat kopsun ki bir tane aykırı bir ses duyulmasın sizin de rahatınız bozulmasın istiyorsunuz.

Düne kadar size küfredenlerle nasıl da kol kolasınız. Gazeteci herkesle fotoğraf çektirir klişesini yazmışsınız hesaplarınızda. Elbette gazeteci herkesle fotoğraf çektirir, herkesle görüşür. Ama mesafesini bilerek. Böyle sırnaşık değil. Sizi oraya bizi buraya yollayan Allah’a ne kadar şükretsek az. Zalimin yanında olduğunuz için zalimle beraber anılacaksınız hep. İlk siz satacak olsanız bile. Aslında ben şunları bunları demiştim şu da şahit gibi laflar edecek olsanız bile. Sizin için bu kadar satır yazacak kadar size değer verdiğim için de bana yuh olsun.

***

Şaka mı?

15 temmuz komisyonu

Darbeyi araştırmama komisyonunun üyeleri, ‘ben yazılı cevap göndereceğim’ diyen eski genelkurmay başkanı Necdet Özel’in bizzat gelmesi konusunda ittifak etmiş. Şaka gibi. Öte yandan, dedikleri bir bir yalanlanan ve darbe gecesi en kritik yerdeki mevcut Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar davet edilmiyor. O gün erken saatlerde genelkurmayda olduğu iddia edilen MİT başkanı çağrılmıyor ki o da iktidarın darbeyi önceden öğrendiğinin canlı ispatı. Necdet Özel’i getirmek için uğraşıyorlar. Gelsin tabii ki ona itiraz eden yok.

Bu arada enişte gelecekti, ne oldu? “Bütün anlatacağım tanklar köprüye çıkınca beyefendiyi aradım” demiş. Yahu tanklar köprüye çıktığında zaten bütün dünya öğrendi. Nasıl eniştemden duydum diyebilir bir insan? Bence enişte Necdet Özel’den daha önemlidir.

Bu arada TR724.com’un gündeme getirdiği Erdoğan’ın darbeyi önceden bildiği ve hatta ulusa sesleniş konuşması kaydı yaptırdığı iddiası var. Levent Gültekin bunu Erdoğan’ın çok yakınlarına dayandırıyor ve iddia değil bilgi olduğunda ısrarlı. Komisyon bunun peşinden gitmeli. Komisyonun HDP’li üyeleri Kışanak meselesi ile CHP’li üyeleri Cumhuriyet meselesi ile meşgul doğal olarak. MHP’lilere bir şey yapmaya gerek yok. Ne güzel komisyon.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin