Ceylanpınar saldırısının altından kim çıktı! [SEFER CAN]

Tarih 22 Temmuz 2016. Türkiye üç yıldır devam eden çözüm sürecine son noktayı koyan eylem haberiyle uyandı. Şanlıurfa Ceylanpınar’da iki polis evlerinde şehit edilmişti. İki gün önce Suruç’ta patlayan bomba, Kobani’ye yardım götüren sivilleri hedef almış ve tam anlamıyla katliam yaşanmıştı. Ülke zaten diken üstündeydi. Çok geçmeden PKK’nın yayın organı Fırat Haber Ajansı, HPG Basın İrtibat Merkezi’nden yapılan açıklamayı yayınladı. Açıklamada “22 Temmuz günü bir Apocu fedai timi, Suruç katliamına misilleme olarak bugün sabah 06.00 sularında Ceylanpınar’da DAİŞ çeteleriyle işbirliği içinde olan iki polise karşı bir cezalandırma eylemi gerçekleştirmiştir” deniliyordu. HPG,  “Gerçekleştirilen eylem sonucunda Feyyaz Özsahra ve Okan Acar isimli polisler öldürülürken, öldürülen polislerin silah ve kimliklerine el konulmuştur” ifadelerini kullanıyordu. Yani PKK, basın açıklamasıyla olayı üstleniyor, ajansı da bunu duyuruyordu. Kamuoyu tepkileri üzerine her zamanki gibi kontrol dışı yerel güçler senaryosu ile yarım ağız düzeltme yapıldı: KCK Dış İlişkiler Sözcüsü Demhat Agit “Bunlar PKK’dan bağımsız birimler. Bize bağlı olmayan, kendi içlerinde örgütlenmiş olan yerel güçlerdir.” diyordu.

Vaktaki 15 Temmuz alçak darbe girişimi oldu, bütün yakın tarih yeniden yazılmaya başlandı. Tıpkı George Orwel’in 1984 romanında olduğu gibi… Gündelik ihtiyaçlar ve Big Brother’in talimatları doğrultusunda yeni ‘gerçekler’ kaleme alınmaya başlandı. Ceylanpınar saldırısı da bu furyadan nasibini aldı. Başlıklar hazırdı “Ceylanpınar’da FETÖ şüphesi”.

HAKİM SANIKLARI TUTUKLAMIŞ, DAHA NE YAPSAYDI.

Haberin veriliş (servis ediliş) tarzından cinayetin sanıklarının FETÖ tarafında salıverildiğini sanıyorsunuz. Ancak biraz vakit ayırıp haberi okuduğunuzda tam tersi ortaya çıkıyor. Polisin yol kontrolü sırasında yakalayıp getirdiği, savcının ifade alıp mahkemeye çıkardığı sanıklar tutuklanmış. Sorun ne o zaman? O yargıç 16 Temmuz darbesiyle tutuklanan üç bine yakın hakimden biriymiş. Bitmedi; “savcının da sonradan tayin edildiği Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Merkezi’nde yine FETÖ soruşturması kapsamında arama yapılmış.” (Dikkat edin savcının evi ya da ofisi değil, görev yaptığı departman aranmış.) Ayrıca sanıkları ihbar edenler de FETÖ’cüymüş!

HABERİ VEREN SANIK AVUKATI DA…

Sıkı durun asıl çarpıcı bilgi geliyor: Sanıkların avukatı da FETÖ’den gözaltına alındı. Hani şu haberlere kaynaklık eden bilgileri veren avukat. Sanık avukatı Hüseyin Akay’ın sözleri ‘Ceylanpınar saldırında FETÖ şüphesi’ haberlerine şöyle girmiş: “Savcı birçok delili görmezden gelmiş, HTS verilerini ve kopyalarını imha ettirmiş. Tutuklamayı yapan hâkimlerden birinin tutuklanması, sansasyon yaratacak bir durum. İhbarı yapan ankesörlü telefondaki kişiler araştırılmadı. Özel bir numaradan arayan biri var, onu bulduk. Savcı bunları araştırmamış, ifadelerine başvurmamış.” Geriye bir tek şehit polisler kaldı; yakında onların da FETÖ’cü olduğuna dair haberleri okuyabiliriz. Şehit olmak suretiyle hükümeti zor durumda bıraktıkları şüphe götürmez bir gerçek! Öyle değil mi!

Bu metinleri (haber değil bunlar) servis edenler gazetecilere geri zekalı muamelesi yapıyor. Peki gazeteciler niye bu muameleye boyun eğiyor?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin