Celal Bayar’ın Menderes’e 6-7 Eylül tepkisi: Adnan bu muydu yapacağın!

6-7 Eylül olayları üzerinden 64 yıl geçti. Tartışmaları halen gündemde… 1955 İstanbul’unda yaşanan ve başta Rumlar olmak üzere azınlıklara yapılanlar sadece bazı yağmalama olaylarından mı ibaretti?

Başbakan Adnan Menderes’in iktidar olduğu bu dönemde olayların kontrol edilememesi üzerine hızlıca sıkıyönetim ilan edildi. Olayla ilgili 5 bin 104 kişi tutuklandı. Ancak yargılamalardan elle tutulur bir sonuç çıkmadı.

Patriklik fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos’un 6-7 Eylül pogromuna ait fotoğraflarını derleyen gazeteci-yazar Serdar Korucu o günlere dair ilginç anekdotlar paylaştı.

Euronews’e röportaj veren Korucu’nun anlattığı önemli detaylardan biri, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ile Başbakanı Adnan Menderes arasında geçen diyalog: “Adnan Menderes, Celal Bayar ile Taksim’i gezerken Aya Triada Kilisesi’ne girerler. Ve kapının önünde Bayar’ın ‘Adnan bu muydu yapacağın?’ diye sitem ettiği söylenir.”

Korucu’ya göre o günlerle ilgili cezasızlık süreci yaşandı. Bu cezasızlığın ardından Türkiye’de yaşayan binlerce Rum Türkiye’den göç etmek zorunda kaldı. Nüfus mübadelesi sonucunda 1925 yılında yaklaşık 100 bine düşen İstanbul’daki Rum nüfus, 2006 yılında 2.500 kişiye kadar indi. Korucu, şimdilerde bu sayının 1.500 civarında olduğunu belirtiyor.

Her şey bir yalan haberle başladı. Türk basınında “Ata’mızın evi bombalandı” manşeti ile yapılan haberde Yunanistan’ın Selanik şehrindeki Atatürk’ün evine Yunanlılar tarafından bomba atıldığı yazıldı.

Bu haberle galeyana gelen kitleler ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara döküldü. Kıbrıs Türktür Cemiyeti’nin öncülüğünde gençlik örgütleri, Demokrat Parti teşkilatı, İstanbul Beyoğlu’ndaki bazı yerel kişiler ve İstanbul’a dışarıdan getirildiği iddia edilen çok sayıda kişi, 6 Eylül akşamı şimdiye kadar hiç yaşanmamış bir yağma ve yıkımı gerçekleştirdi.

11 kişi öldü, kiliseler ateşe verildi, Rum kadınlara tecavüz edildi

Korucu, 6-7 Eylül olaylarının çoğu kesim tarafından sadece basit bir yağmalama olarak bilindiğini, ancak tecavüz, taciz, zorunlu göç ve ölüm olaylarının da yaşandığını vurguluyor. Resmi kaynaklara göre bile, 4 bin 214 ev, 1.004 işyeri, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul ve 73 Rum Ortodoks kilisesi yakıldı ve tahrip edildi. Özellikle kiliselerin içindeki kutsal eşyalara zarar verildi. Yine resmi rakamlara göre, 11 kişi hayatını kaybetti. Bugün hiç konuşulmasa da yaklaşık 200’e yakın kadın cinsel istismara (tecavüz) uğradı.

Türkiye futbolunun efsane isimlerinden aslen Rum olan Lefter Küçük Andonyanis de, mağdurlar arasında yer aldı. Lefter, o günleri şöyle anlatmıştı: “15 gün önce gol attığımda omuzlardaydım. O gün ise kayalar ve boya tenekeleri ile karşılaştım. En kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı. Kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalktılar. Sonra çok sordular ‘kim yaptı’ diye, ama o gün de söylemedim, bugün de söylemeyeceğim.”

Rum cemaati Türkiye’ye dönmeli

Her ne kadar olayların sadece Beyoğlu’nda yaşandığına dair bir hafızamız olsa da, Rumların yoğun olarak yaşadığı Şişli, Kurtuluş, Nişantaşı, Eminönü gibi pek çok ilçede yaşayanların bu saldırılardan nasibini aldığı biliniyor.

Özellikle Rum cemaatinin demografik yapısının değişmesi gerektiğine dikkat çeken Korucu, Yunanistan’dan gelen Rumlara Türkiye vatandaşlığı vererek Rum cemaatinin sayısının artırılması gerektiğini anlatıyor.

Bir diğer adım ise devletin zararı tazmin etmesi… Gazeteci-yazar Serdar Korucu, küçük bir meblağ da olsa şimdiye kadar yağmalanan mallarla ilgili tazminatın ödendiğini ancak bunu yeterli olmadığını söylüyor. Korucu, bu konuda da kontrollü olarak ilerletilen ‘6-7 Eylül pogromu’nun ne olduğunu anlatmaya daha büyük ihtiyaç olduğunu kaydediyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin