‘Camide namaz kılmak caiz mi?’ (2)

YORUM | AHMET KURUCAN 

Dün yayınlanan ve aynı başlığı taşıyan yazımda bir Müslüman’a “Camide namaz kılmak caiz midir?” sorusunu sorduran nedenlerin başında gelen kişi ve kurumlara göndermelerde bulunmuştum. Tarzım değil ama ironik bir üslup da kullandım o yazıda. Yazının yayınlamasının ardından birçok okuyucu “İyi ama sorunun fıkhî cevabı yok!” serzenişinde bulundu. Haklılar. Yazının sonuna bir sonraki yazımda da buna değineceğim demeliydim. Şimdi okuyacağınız yazı işte bu serzenişe cevap olacak.

Metot adına bazı hatırlatmalarda bulunayım önce. Hüküm verme adına klasik usul-fıkıh metotlarını takip ederek veya makasıd ve maslahat teorileri üzerinden giderek bu soruya cevap aramak mümkün olduğu gibi Kur’an ve Nebevi sünnet deyip onların bize sunmuş olduğu genel ilkelerden hareketle de cevap arayabiliriz. Bir üçüncü metot ise geleneğe müracaat eder, haşiye, şerh ve fetava kitapları da dahil geniş bir tarama yaparak bir görüşü tercih edebiliriz. Ben aşağıda okuyacağınız cevabımda bunların hiçbirisini dışlamadan daha farklı bir yaklaşım sergileyeceğim. Çünkü ağırlığı Allah-kul ilişkisine ait olan bir meselede usul-ü fıkhın imkanlarını kullanmadan, Kur’an ve Nebevi sünnetin genel ilkelerine bakmadan ve geleneğe müracaat etmeden verilecek bir hükmün çok doğru olacağına inanmıyorum.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Bu kısa ve önemli hatırlatmadan sonra ilk olarak şunu söylemek isterim: 2021 yılında Türkiye veya insanımızın bulunduğu Türkiye dışı ülkelerde yaşanan güncel ve aktüel bir sorunun cevabını dünde aramak doğru bir yaklaşım değildir. Evet, dün dediğimiz 14 asırlık İslam tarihinde buna benzer dönemler olmuş, benzer sorular ve sorunlar Müslümanları meşgul etmiş ve cevaplar da verilmiştir. Verilmiştir ama onlar dünün siyasi ve dini atmosferini merkeze alan açıklamalardır, izahlardır, hükümlerdir. Günümüz ile ne siyasi, sosyal, kültürel ne de dini arka plan şartları itibariyle birebir bir benzerlikten, bir başka tabirle ayniyetten söz edilemez. Dolayısıyla aynı hükümler günümüze taşınamaz.

İkincisi: İster Kur’an, sünnet, icma, kıyas, maslahat, istihsan diye devam eden aslî ve fer’i delillere müracaatla elde edilecek hükümler, ister Kur’an ve sünnette yerini alan namazı ikame etme, cemaatle namaz kılma gibi temel emirler isterse gelenekte gördüğümüz ümmetin birliği ve fitne gibi başlıklar altında zikredilen toplumsal uyum ve beraberlik, evet bunların hepsi namazların birlik ve beraberlik içinde camide kılınmasını öngörür. Siyasi görüş ayrılıkları camide, aynı safta yan yana namaz kılınmasına engel olmamalıdır der.

Fakat ben bu içtihadi hükümleri günümüze taşıdığımızda meselenin teolojik yönü tamam ama sosyo-psikolojik boyutunun kaale alınmadığını söylerim. Evet bu mevzu sosyo-psiko-teolojik bir konudur ve soruya cevap verirken mevzunun diğer yönlerinin de dikkate alınmasının şart olduğuna inanırım. Daha açık bir ifadeyle sosyal ve toplumsal boyutu itibariyle ümmetin birlik ve beraberlik içinde bulunmasının gerekliliğini kabul ediyorum ama bu birlikteliği bozan bizatihi bunu sağlamakla yükümlü idareciler ve onların söylemleri olduğunu görmeyecek miyiz? Camiye Allah’ın emrini yerine getirmek ve onunla olan kalbi irtibatını güçlendirmek için gelen bir insana arkasında durduğu imam “terörist” diye hitap ediyorsa, aynı safta omuzuna dokunduğu kişi düşmanca gözle bakıyor, onu bir tehdit unsuru olarak görüp ağzına geleni söylüyor hatta Allah’ın evi dediğimiz camiden kovuyorsa bu durumun hükme tesiri olmayacak mıdır?

Üçüncüsü: Cami kavram olarak aynı amaçla bir araya gelen insanları bünyesinde toplayan mekâna verilen isimdir. Mescid ise Allah’a secde edilen yerdir. Bu açıdan bakıldığında cami ibadetin toplumsal, mescid ise ferdi boyutunu ifade eden kavramlardır. Eğer bir insan ferdi boyutu itibariyle mescidde bahsini ettiğimiz atmosferden dolayı yaptığı ibadetinde kendisini Rabbisine veremiyorsa, o irtibatı sağlayamıyorsa, toplumsal boyutunda da zaten istenmeyen insan ise neden camiye ve mescide gitsin? Bu kişiye hala ümmetin birliği, fitne, namazın cemaatle edasının ehemmiyeti demek bir anlam ifade eder mi? Bunun bir anlam ifade etmesi için her şeyden önce dini siyasetlerine alet eden kişilerin söylemlerinden vazgeçmesi, siyaseti caminin ve mescidin içinden çıkartması gerekmez mi? Ama yapılan nedir? Yapılanlar herkesin malumu. Kabe’de bile siyasi propaganda yapılıyor. Bu açıdan onlardan bunu beklemek belki lüks ama biz yine de söylemiş olalım.

Sonuç itibariyle, sosyo-psiko-teolojik açıdan baktığımda, Allah’a ferdi veya topluca ibadet etmenin mekânı olan camiler ve mescidler, yeniden aslî hüviyetlerine dönmek, Kâbe ve Mescidi Nebi’nin birer küçük numunesi olarak fonksiyonlarını icra etmek, cemaatin önüne geçip namaz kıldıran ve hutbe veren kişiler de arkasında saf bağlayan herkesi siyasi görüş ve duruşlarından bağımsız olarak bağrına basmak zorundadırlar. Bu gerçekleşinceye kadar benim veya başkasının “Namazlarınızı camide kılın, çünkü…” deyip izahlar yapmasının o insanlarda bir karşılığı olmayacaktır. Çünkü insanlığa, dine, millete hizmet deyip yıllardan beri nice fedakarlıklara katlanan, ardından da ellerine kötü niyetle bıçak dahi almamış oldukları halde “terörist” denilen kişilere bunu demek “Yapılan zulümleri kabullenin, aslında siz hocanın hutbede dediği gibi teröristsiniz” anlamına gelmektedir.

Hasılı: Ben kimseye camiye gitmeyin demem, kimse de diyemez. Ama ben gitmem diyen kişilerin de yukarıda yazmaya çalıştığım çerçevede haklı mazeretleri olduğu kabullenilmelidir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

14 YORUMLAR

  1. 1) Yazar ironi tarzim degil demis, elbette tarzi, büyük laflar etmek, dikkat cekmek icin plakatif cümleler kurmak yazarimizin yillardir vazgecmeyi aklinin ucundan bile getirmedigi kötü huylar. Gecen basarisiz demistim, düzelteyim, magduriyet sübjektifligiyle önünü arkasini düsünmeyen insanlar acisindan gayet basarili görünüyor bu ironimsiler. Nitekim camiye gitmek esittir ikidara sempati duymak denklemine esir olmus ve isin sonunda dinsiz olmayi bile göze alabilen bir grup insan var karsisinda.
    2) Efendim vakti zamaninda ne olursa olsun camiye gidin diyen insanlar, isin sosyo-psiko-teolojik tarafini düsünmemis. Evet ya, ölesiye iskence görerek zulmü birebir yasamis büyük alimler bu tarafini düsünememis demek ki. Beki yazar isin sonuda dinsizlik de olsa nereye gidecekse gitsin diyen okurun psiko-sosyo-teolojik durumunu düsünmüs mü?
    3) Psiko-sosyo-teolojik sihirli kavramina deginmisken.. Acaba yazar imamlarin psiko-sosyo-teolojik durumunu hic ele almis mi? Elinden geldigi kadar bu konulara girmeyen, cami baskisi, müftü baskisi ile, isten kovulma, ac kalma korkusu ile, linc edilme korkusu ile, fetöcü ilan edilme korkusu ile agiz degistirmek zorunda kalan yiginla imamin psikolojisi hic aklina gelmis mi?
    4) Bütün bunlar „Ben artik farkli bir toplumun üyesi oldum ve farkli bir toplum hakkinda alabildigine genelleme yapip kendi toplumumu doldurusa getirebilirim“ psikolojisiyle söylenen seyler. Halbkuki idrak etmiyor ki sen de o toplumun bir üyesisin, sen de ayni hatalari yasiyorsun, ayni korkulara sahipsin. O gül devrinizde kendisi zaten namaz kilmayan, vakit namazlarini müezzine kildiran, sigara icen imamlar hakkinda insanlari doldurusa getirir gibi bir yazi yazmis mi? Yazamazdi, bu konu kendisini asardi.
    5) Pekiii, büyük Islam alimlerinin isin önemli bir tarafini atladigini iddia ediyorsun, hadi öyle olsun, sen bir ilahiyatcisin, ortaya net bir sey koymuyorsun, insanlari iyice doldurusa getirip kenara cekiliyor, gidene gitme demem, gitmeyene niye gitmiyorsun demem diyerek kendini kuru zemine cekiyorsun, bu bir alim sifati olabilir mi? Yazarimiz tipki aracini sürekli ucuruma dogru sürüp frene basan yeni yetme genclere benziyor. Frene basiyor, kendince ucurumdan düsmedigini düsünüyor ama gözlerden nasil düstügünün farkinda degil. Bunu bizi ilgilendiren kritik her konuda yapiyor.
    6) Yazarimin bundan 1400 sene önce yasanmis olaylarin aynisini yasamamiz icin gerekli olan ayni kafa karisikligini gündemimize sokuyor. Demiyor ki camilerimiz nasil olmali, camilerin icerigine nasil bir mimari düsünmeli, Z kusagina uygun camiler nasil olmali, ilahileri, mevlitleri, hutbeleri nasil bir icerige kavusmali, dijital medya cami hayatina nasil entegre edilebilir, ezan sesinin volümü sehir hayatinda nasil olmali, camiye ne tür egitimler, seminerler verilmeli, kadinlarin camiye gelmesi icin nasil alt ve üst yapi hizmetleri baslatilmali. Bunlar yazarimizin gündeminde yok. Cok ama cok yazik. Insan üzülüyor vallahi.

    • Özenip düşünüp yazılmış. Hepsine katılmamakla beraber iyi niyetle yazılmış eleştiriler olduğuna inanıyorum. Demokratik eleştiri yapmak, isyan ahlakına sahip olmak da son dönem eksiklerimizdendi.

  2. Ahmet abinin sohbetleriyle yazıları bir olmuyor. Okuduğum yazılarının pek çoğunda herhalde birilerini incitirim düşüncesiyle kendi görüşünü gizleyip başkalarının düşünce ve görüşlerini ortaya servis ettiğine şahit oldum. Ama bu görüşler arasında 180° açı olunca okuyucu bundan ne anlam çıkarır diye düşünüp düşünmediğini merak ediyorum açıkçası çünkü ben o tür mevzularda hiç anlam çıkaramayanlardanım. Diğer taraftan sohbetlerine katılıpta onun zeki, çalışkan, mantıklı, dengeli, espirili Âlim bir zat olduğunu görmemek için biraz kör ve sağır olmak gerekiyor sanırım.

    • Umarim arkasindan konusuyor gibi olmuyorum ne de olsa kendisinin de görebildigi bir ortamdan yaziyorum. Belki okursa kendince bir cikarimda bulunur. Hatta durun kendisine hitap edeyim: Ahmet Kurucan bey sohbetlerinize ben de katildim, fakat her defasinda hizmet tabaninin size verdigi acik krediden güc alarak zeki, caliskan, mantikli, dengeli ve esprili bir alim rolü kestiginize kani oldum ve bunu her zaman rahatsiz edici buldum. Etrafini hayran birakmak icin sürekli aha efektine sarilan, dolayli yoldan zekasina, caliskanligina, mantigina, dengesine esprisine atifta bulunarak insanlara kendi kendini telkin eden abilerimiz az degil maalesef. Sizin de örnegin bir “deydi be!” hikayeniz var konusmalariniza baslarken sik sik kullandiginiz, hani su güya amerikan aksaniyla tekrar etmekten büyük zevk aldiginiz ve bana bayginlik getiren “deydi be!”. Birakin deyip deymedigine sizi dinleyen insanlar kendileri karar versin!
      Yani evet bazi HE taklidiyle insanlari etki altina almaya calisan gruptan degilsiniz ama etkili olmak ve büyük alim gözükmek icin takindiginiz haller cok yakisiksiz. Ve lütfen büyük konulari analiz edip insanlarin kucagina birakmaktan vazgeciniz. Duygularina tercüman oldugunuzu düsünen insanlari arkaniza alarak bu huyunuzu devam ettirmekten artik vazgeciniz. Bizler büyük problemlerimizi görebiliyoruz, analiz edebiliyoruz, bizler bu büyük problemlere büyük, iddiali cözüm üreten büyük alimleri duymak istiyoruz. Lütfen büyük bir alim gibi sahne almaktan vazgeciniz.

  3. Amma incinmişsiniz yazar fikrini yazmış; en yakinlarinin iskence çektiği yerde saksakcilari munafiktir oda tersini yapmakta hakki var. Dini inancı camiye hapseden örümcek kafalı dusuncedende vazgecmezseniz camileri goren cocuklariniz zaten dinden çıkacak. Allahi ve dini binalara tikip talibanlik siyasal islamcilik yapmayin boyle yerleri eline geçiren sizin dininizide ele geçirir. Camiye gitmeyen dinsizlesecekmis lafı var yukarda; gidenlerin dini imani ne malum bina mi veriyor size Allahla irtibatı?
    Zaten bu kafalar yüzünden camilerde Taliban elkaide işid tayyiben örümcek kafalı cemaatçiler bir arada saf tutuyor. Efendimiz bugun gelse belki yikin bu camileri taaki millet islah olana kadar diyecekti.
    Asin artık putlasmis binaları yeryüzü camidir ibadet etmek isteyene.. yuzunuzude munafiklardan terse dönmediğiniz surece onlar sizi ve gelecek neslinizi kendilerine benzetirler.. evinizi bir mabete devirmediyseniz once oradan başlayın..

  4. Siyasilerin masasi olmus imamlarin ardinda namaz kilinirmi basit soru ve ilgili cevapla halledilebilecek bir konuyu camide namaz kilmak caizmidir gibi abes bir baslikla sunmaya calismis yazar. bir kere her imam aynimidir, siyasimidir. Olmadigini ben gordum tecrube ettim. Bu tip konular degerlendirilirken soylenecek sozun nereye varacagi cok iyi dusunulmeli.

    • Sadece baslik öyle olsa neyse, editörün tercihi deyip gecebiliriz, yetmiyor, icerde de güya ironi yapilarak caizlik konusu dolayli yoldan iyice yoguruluyor ve bu ise tesne insanlar resmen tesvik ediliyor. Yasadigim Almanya sehrinde rahat 20 kadar aile ensar, 20 kadar aile muhacir, cumada siyasi konulara girilmiyor, fakat cumaya gelen insan sayisi 4. Bu insanlar dinlerine hala bagli insanlar ama camiye karsi bir mesafeleri var. Bunun böyle olmasi gerekmiyor, bu psikolojiye giren insanlara verilmesi gereken mesaj herhalde yazidaki mesajdan daha farkli olmali.
      Yoksa her birimiz mübareklikte zirve yaptik da imamlari, cemaatteki insanlari domuz, köpek, canavar suretinde mi görmeye basladik anlayamadim. Bizim su an itibariyle Türkiye siyasetini, ortalama Türk insanini, imamlari siz düzelmediginiz sürece biz yokuz enaniyetinden bi kere siyrilmamiz lazim. Hepimiz Türk siyasetinin bir parcasiyiz, hepimiz sevap ve günahlariyla ortalama bir Türküz, basimizdaki imamlar da her dedigi dogru insanlar degil. Bizler risalelerden, HE sohbetlerinden nasibini alamamis insanlariz. Aklimiz varsa buna kafa yorariz, söyle güzel bi cami, imam, müezzin, hutbe tarifi yapar ve onu gelecek nesillere hazir ederiz. Bu ironi kaldiracak bir mesele degil, ciddi bi mesele.

  5. Gelin Cem olalım diyen bir hava göremediğm için Cumaya gitmiyorum… Din her yerde yaşanır… Cuma da her yerde kılınır… Yeterki ruhen cem olunsun… Yazarın kapsamlı görüşüdür ben çıkaracağımı çıkardım… Beni bağladığı kadarıyla amel ederim vesselam…

  6. Sayın hocam. Teknik bir açıklama yapmışsınız…
    Neden kitabın ortasından konuşamıyorsunuz anlamıyorum. Böyle imamların arkasında namaz kılınmaz niye diyemiyorsunuz. niye konunun etrafını dolanıyorsunuz anlamıyorum.
    Yarın akıllının biri çıkıp ucu açık bıraktığınız meseleyi kendi hesabına evirse sorumlu olmayackmısınız….
    Yapmayın sayın hocam. Net cümleler kurun. Avam net cümlelerden anlar. Herkes sizin gibi Dini aristokrat değil.
    Ben bu 2. yazınızı anladım. Üstü kapalı da olsa. Böyle imamların arkasında namaz kılınmaz diyorsunuz. Fakat isteğe bağlı diyorsunuz. Yani günahıda sevabıda sorumluluğuda, kılanların boynuna diyorsunuz. Siz niye risk almıyorsunuz. Dini ilimlerin, bunca tahsili yapmış olan biri olarak sizin RİSK almanız gerekir. Veya ilmin buna yetmiyor demeniz gerekir.
    Lütfen, artık bizler önümüzde cesur dik duruşlu kendinden emin insanlar görmek istiyoruz.
    Karşı cenahtaki insanlar neden bu kadar çok ve biz onlara hakikatleri anlatamıyoruz bilir misiniz…
    Çünkü onlara yanlışı tavsiye edenler, yanlıştada olsalar. Dik duruşlu, kendinden emin tavırlar sergiledikleri için…
    Selam ve hürmetlerimle…..

    • Yasadigim sehirde camiler var, ortami kaldiramadigim icin sadece cumalari gidiyorum, cuma vaazlarinda sürekli küfür yesem, degerlerime büyüklerime kötü laf etseler, elbet her sey düzelene kadar gitmeyi düsünmezdim. Su an cumada arkasinda namaz kildigim imamlarin kalbini bilmiyorum, evet böyle bi düzenin bir parcasi olmam diyecek kadar büyük insan degiller, ama kalplerindekinin tam olarak ne oldugunu bilemem ve okuyamam.
      Beni cumaya cagiran da bu imamlar degil, Allah cagirdigi icin gidiyorum, her cumada insanin uykusunu getiren vaazlari dinleyip namazi kiliyorum ve eve dönüyorum. Kuran ögrenme, dua ezberleme yasinda cocugum olsa su an göndermezdim. Bir gün her seyin düzelecegi ümidiyle. Sanirim benim durumumda tonla insan vardir, Türkiyede de bütün cami vaazlarinda halki kiskirtici mesajlar verildigini sanmiyorum.
      O zaman kendi acimdan sorum su: Bütün camilerin basina birer Ömer Döngeloglu atadilar da benim haberim mi yok? Bütün bir Hizmet tabani cumaya her gittiginde istisnasiz manevi lince mi ugruyor?
      Eger benim dünyadan haberim yok ve durum gercekten böyleyse bekledigim tek cevap su olur: Bu gibi imamlara corona virüsü gibi mi bakmaliyiz, onlar ortadan cekilene kadar cumalara gitmesek olur mu? Soru bu kadar basit!
      Camiler Allah´in evi, onlari böyle zamanlarda yasatamasak da, aklimizda, kalbimizde yasatmamiz lazim ki her sey düzeldiginde o mefhum tekrar hayata gecsin, ibadetlerini ev ortamina sikistiran asosyaller gibi olmayalim. Zaten hepimiz su an siyasete girmeyen imamlarin oldugu camileri bile yetersiz bulmuyor muyuz, daha iyi hale gelmelerini ummuyor muyuz?

  7. Allah razi olsun. Guzel bir bakış açısı. Günümüzde fikhi mevzulari kestirip atmak diyebileceğimiz fetva verme degil de meselelerin detaylarını ortaya koyup dogruyu kisilerin akil ve mantigiyla bulmasına firsat vermek daha uygun sanki.
    Zaten insanlar kendilerini cok akilli zannettikleri icin ilmin alimin kiymeti yok genelde kendi kafalarına gore karar veriyorlar.
    Tevafuk iki uc gündür hep karşıma mescidi dirar ayeti geliyordu.
    Adi ne olursa olsun fonksiyonuna gore degerlendirmek lazim.
    Fitneye vesile oluyorsa o cami (toplayan) değildir.
    Fitne odağı (dağıtan) bir mescidi dirardir.
    Herkes kendine gore kararini verir gider veya gitmez. Ama ayri bir fitneye vesile olacak sekilde o cami denen mekanlara saldirmak ve gidenlere hakaret etmek, musbet harekete munafidir.
    Allahu alem.

  8. ‘Camiler yikilmali, fitne mekanlari’ diye yorumlar yapilmis. Fitne atesini harlayan harlayana masallah. Kurucan’in sonuca bir turlu varamayan fetvamsisini bir kenara koyup tarihi ve gunu okumaya calisan biri olarak net ifade ediyorum: Camiden kaba kuvvetle cikarilmadikca gitmeyi terketmek ifsattir. Fitnedir.
    Ben bu hizmet aidiyetinden bu magrur bakislar yuzunden sogumaya basladim. Hocaefendi’nin cami cemaatini kucumseyen ifadeleri aklima geliyor, mezardan kalkip oy atmaya gidecek kadar siyasallastigimiz gunler aklima geliyor; buyuk dava adami olacagim derken siradan muslumanin huzurunu bulamamamiz, camiye gitmeyi sorgular hale gelmemiz ‘lanet olsun boyle ayrilikciliga’ dedirtiyor. Herseyimiz teorikmis demek; vahdet filan. Prensipler filan diyoruz. Prensip isteyen buyursun; camiye tavir almak yanlis

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin