Çakallar Vadisi : Türkiye

YORUM | M. NEDİM HAZAR

Wikipedia vaziyeti şöyle anlatıyor: “Yasadışı uyuşturucu ticaretinin gücü ve zenginliğinin tüm meşru kurumlara nüfuz ettiği ülkelere uygulanan siyasi ve ekonomik terime Narko Devlet denir.”

Genel tanım; uyuşturucu üreten, sevk eden veya satan ve meşru kurumları güç, rüşvet veya şantaj yoluyla kontrol eden yasa dışı örgütlerden oluşacaktır.

Şöyle örneklendireyim. Normal ülkelerde mafyalar rüşvet ve sair yöntemlerle devletin bir kısmını ya da bazı devlet adamlarını, şahısları ele geçirip arzu ettiklerini yaptırırken, Narko-Devletlerde devlet mafyayı ele geçirip arzu ettiklerini yaptırır.

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Şu anda Türkiye’de olan bitenler tamı tamına bunlar ne yazık ki!

Hemen birkaç olay ile örneklendireyim müsaadenizle.

Çok uzak olmayan bir geçmişe gidelim.

Taner Ay, “Almanyalı Osmanlılar” (Ottoman Germania) diye bilinen çetenin önemli ismi, Bulgaristan’da trafik kazasında öldü. Sıradan bir şahıs değildi Ay. Özellikle Metin Külünk vesilesiyle Erdoğan’ın Almanya ve Avrupa’da her türlü pis işini ona yaptırdığı biliniyordu. Nitekim Ay’ın ailesi evlatlarının bir suikasta kurban gittiğini, hatta “Şehit” olduğunu iddia etti. Kırşehir Haber Vakti isimli yerel siteye konuşan Ay ailesi olayın kaza değil suikast olduğu iddiasında bulundu.

Açıklamada, “Ay ailesi başından beri devletini, milletini seven, doğduğu ülkeyi unutmayan, Türkiye ve Almanya’ya hizmet eden, vergi ödeyen katma değer sağlayan iş adamı olarak hayatını devam ettirmekte iken, bu bazı Alman ve Türk illegal örgütlerini çok rahatsız etmiştir. Sergiledikleri insani tutum yüzünden medya tarafından sürekli bir karalama kampanyası başlatılmış ve aile hedef tahtasına oturtulmuştur. Önce itibar suikastlığı sonra ekonomi suikastlığı sonra da Taner Ay kaza süsü verilerek şehit edilmiştir,” denildi.

Senior member of banned Osmanen Germania dies in traffic accident

Geçtiğimiz Mayıs ayı… Büyük bir şebeke kurup FETÖ borsası kurduğu iddia edilen AKP İzmir eski İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş silahlı bir saldırıda öldürüldü. 70 kişinin yargılandığı davada yüzlerce yıl ceza istenirken Kurtuluş ani bir kararla ev hapsine gönderilmiş ve hapishaneden çıkarılmış, elektronik kelepçeyle cezalandırılmıştı. AKP’li yöneticinin avukatı Özgür Senger, “Bu olay Susurluk Çetesi olayına birebir benziyor. Cinayet soruşturmasıyla ilgili süreç soğutulmaya çalışılıyor, aktif ve etkin soruşturma yürütülmüyor,” dedi.

Aşağı yukarı aynı dönemler.

İzmir’de “FETÖ Borsası” olarak adlandırılan yapının silahlı kanadını yönettiği söylenen, çok sayıda kişiden tehditle para aldıkları ve bazılarına silahlı saldırıda bulundukları gerekçesiyle hakkında dava açılan ve uluslararası yakalama kararı bulunan Serkan Kurtuluş, Türkiye’nin isteği ile yakalanarak tutuklandığı Arjantin Cezaevi’nde işin başında Nükhet Hotar’ın olduğunu söyledi ama onun da ötesinde isimler verdi… Bu isimlerin birer ikişer öldürüldüğü ya da korkudan kayıplara karıştığı bildirildi.

Kurtuluş’un ifadesine göre bu silahlı çetenin başında Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Fatma Seniha Nükhet Hotar vardı.

Ülkede hiçbir savcı bu ifadelerin peşine düşmedi, Hotar hem borsa işlerine hem de okul yönetmeye aynen devam ediyor.

Filmi biraz daha ileri sarıyoruz.

Adı sürekli FETÖ Borsası iddialarıyla anılan Hotar'dan İTİRAF!.. - SivriSinekCaz

Kıbrıs’tayız. Çok kısa süre önce. Bulut Akacan isimli enteresan bir şahsın babası Mehmet Akacan 5 kurşunla ayağından vuruldu. Oğlu Bulut Akacan sosyal medya hesaplarından yaptığı video paylaşımında babasını Ulucanlar çetesinin vurduğunu söyledi “Bizden 1 milyon sterlin istediler, vermedik” dedi ve suikastın arkasında Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri’nin olduğunu ifade etti.

Altınbaş holdingin damadıydı Akacan ve kısa süre önce boşanmıştı. Malum olduğu üzere Antınbaş’lar Saraya yakınlığıyla biliniyor. Birkaç gün sonra daha ilginç bir şey oldu. Oğul Akacan, babasının saldırı sonrası bir bacağını kaybetmesine rağmen savcılığa giderek şikayetini ve verdiği tüm belgeleri geri aldı, olay kapatıldı.

Bundan da kısa süre önce…

Ece Erken’in eşi avukat Şafak Mahmutyazıcıoğlu balıkçıda öldürüldü. Saldırıyı düzenlediği ortaya çıkan Drej Ali’nin yeğenleri “Bize, ben Çakıcı’nın avukatıyım, yeğeniyim, dedi sinirlendik,” dediler.

Ve önceki gün.

Sedat Peker’in videolarına konu olarak tüm ülkenin ismini duyduğu kara para aklama, uyuşturucu ve kumar baronu Halil Falyalı evinin çıkışında (Kıbrıs’ta) çapraz ateşe tutuldu. Kendisi ve şoförü öldürüldü. Hastaneye gelen Falyalı’nın yakınları 500 kişilik bir kalabalık oluşturdu ve “Ankara’ya gidiyoruz” diye bağırdılar.

Ankara’da kime gidip, hesap soracakları ise merak konusu!

Malum olduğu üzere Falyalı dolar milyarderiydi, Kıbrıs ve Türkiye başta olmak üzere devletleri rüşvetle emri altına aldığı biliniyordu. Kısa süre önce yakalanmasına rağmen (hakkında kırmızı bülten var çünkü) iki günde hapisten çıkarılmıştı. Kulisler Falyalı’nın elinde şantaj kasetleri olduğu için pek çok bürokrat, siyasetçi ve iş adamının ona mahkum olduğunu ifade ediyordu.

Bunlardan biri de şüphesiz Eski başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’dı. Oğul Yıldırım’ın nakliye şirketi vasıtasıyla uyuşturucu ticareti yaptığı artık neredeyse tüm dünya tarafından biliniyor. Sadece Hollanda’daki mal varlığı 20 milyar dolar civarında.

İşte Erkam Yıldırım’ın bu kirli düzeneğe Falyalı’nın hazırladığı bir şantaj kasetiyle girdiğine dair oturmuş bir kanaat var.

Şimdi 20 yıl geriye gidelim.

AKP’nin iktidara geldiği günler Show TV ekranında bir mafya dizisi başladı. İlerde fenomene dönüşecek olan dizinin ismi Kurtlar Vadisi’ydi. Türkiye’nin karanlık ve puslu vadisinin dizisiydi bu!

Dizinin jeneriğinde Osman Sınav ismi vardı ama bir isim daha dikkat çekiyordu. Ergenekon davalarının hemen hepsinde her taşın altından çıkan Soner Yalçın (Oda TV’nin de sahibi) konsept danışmanıydı.

İşte bu dizinin ilk bölümünde hikaye şöyle başlıyordu:

Aslan Bey (ki şimdi takla attırılarak tekrar yayına konulan Yalnız Kurt’taki Cihan Ünal, yani Davut Bahadır) karşısına aldığı Polat Alemdar’a (Yalnız Kurt’taki Altay Kurdoğlu) şöyle diyordu:

“Burası Kurtlar Vadisi

Türkiye’nin bu puslu ve karanlık vadisinde bir yılda paylaşılan para

Şantaj ve haraç 100 milyon dolar

İnsan ticareti 200 milyon dolar

Kumar 1,5 milyar dolar

Silah kaçakçılığından 3 milyar dolar

Tahvil bono döviz borsa manipülasyonundan 10 milyar dolar

Uyuşturucu ticaretinden 40 milyar dolar

Kayıt dışı kaynaklar ile yaklaşık 125 milyar dolar!”

Hani üç milyar dolar daha olsa tam anlamlı olacakmış ama aradan geçen 20 yılla birlikte bu rakamın 250 milyar doları bulduğu düşünüyor.

Ve Kurtlar Vadisi bizzat devletin eline geçmiş durumda. Mafya ancak ayakçılık ve tetikçilik yapabiliyor.

Peker ve Bozkır gibi sivrilenler anında enterne ediliyor.

Ve bir yandan devleti ele geçirip bir Narko-Devlet’e dönüştüren siyasal İslamcılar, diğer yandan Kurtlar Vadisi’nin eski sahibi Ergenekoncular.

Bu iki kesim 15 Temmuz’da tepelenen Gülenciler gibi romantik ya da saf da değiller.

Emin olun çok acımasız ve vicdansızlar.

Tam bir dinsizin hakkından imansız gelir tarzı çatışma sürecine girdi Narko-Devlet.

Kötü haber şu, bu çarpışmanın kazananı olmayacak. Hoş, kazananı olsa bile ülkeyi daha kötü günler bekliyor olacak.

Türkiye Cumhuriyeti 100. yılında darmadağın olmaya doğru hızla ilerliyor.

Allah masumları muhafaza buyursun.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Ulkeye biseycik olmaz yeterki sana bisey olmasin Hazar Bey. Secimlerle herseye reset atilir 30 yil sonra ayni film tekrar izlenir. Biz kendi safligimiza yanalim nasil parcalattik kendimizi diye. Artik anca boyle haricten cekirdek citleriz

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin