Büyük şeytan bulundu! [Konuk Yazar: Göksel İlhan]

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün, darbe gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağının koordinatlarının darbecilere ABD’li yetkililer tarafından verildiğini, ABD’nin Erdoğan’ı öldürtmek istediğini iddia etti.

Bugün ise hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş Batı’yı ve özellikle Obama yönetimini Suriye politikasının sorumlusu ilan etti.

Bakanların bu açıklamaları ne anlama geliyor?

  1. Hükümetin iki önemli koltuğunu işgal eden İçişleri Bakanı ve Hükümet Sözcüsü’nün açıklamaları Erdoğan’ın direktif ve kontrolü altında yapılmış olma ihtimali yüksektir.
  2. Erdoğan’ın yeni politik söylemi, Batı ve ABD düşmanlığı üzerine bina edilecektir.
  3. Erdoğan, Batı ve ABD düşmanlığını temel politik çıkış olarak belirleyeceği, yeni bir rejim kurmaya heveslenmektedir. SADAT benzeri paramiliter yapılarla, kendisine bağlı vakıf ve dernekler vasıtasıyla bunda epey yol aldığı söylenebilir. Son hamleyi, belki de altın vuruşu Anayasa değişikliği teşkil etmektedir.
  4. Hizmet Hareketini şeytanlaştırarak Erdoğan’ın toplumda sağladığı destek tükenmeye başlamıştır. Bu yüzden yeni ve daha büyük bir düşmana ihtiyacı vardır. Bu da Batı ve ABD olacaktır. Büyük şeytan ABD yönetimi olarak ilan edilecektir. Devrim sonrası Humeyni politikası kopyalanacaktır. Bugüne kadar Cemaate karşı yürütülen gayri insanileştirme stratejisi, Hitler ve onun ünlü propaganda bakanı Goebbels’ten kopyalanmıştı. Anayasa değişikliği ile oluşturulacak yeni rejimde Erdoğan’ın politik rehberi, Humeyni’nin devrim sonrası stratejisi olacaktır.
  5. Erdoğan yönetimi, Trump yönetiminden henüz umudunu tam olarak kesmemiştir. Bu nedenle öncelikli olarak Obama dönemini ve yönetimini doğrudan suçlamaktadır.

 Politik değişikliğin muhtemel nedenleri:

  1. Güce karşı açlığı bilinen Erdoğan, kurduğu paramiliter yapı, dernek ve vakıflar aracılığıyla uzun süreden beri bu politik değişikliği planlamaktaydı. Ne var ki laik kimliği ile bilinen güçlü Türk ordusuna karşı bunu hayata geçirme şansı yoktu. 15 Temmuz darbe girişimi, ‘Allah’ın lütfu’ bu fırsatı altın tepside sunmuş oldu. Bu fırsatı değerlendirerek öncelikle orduyu pasifize etti.
  2. Türkiye’nin parçası olduğu Batı değerleri böyle bir diktatoryal geçişe izin vermemektedir. Bu nedenle başta NATO ve AB gibi kurumlar olmak üzere Batı’dan uzaklaşma yolunu seçecektir.
  3. Batı’dan uzaklaşmasının sonucu olarak gelebilecek derin ekonomik kriz, Suriye’de ordunun alacağı muhtemel yenilgi ve başarısızlıkların sorumlusu olarak da başta ABD olmak üzere diğer batılı eski müttefiklerini suçlayacaktır.
  4. Erdoğan’ın diktatörlük hevesleri, Batı ile kavgası zaten kırılgan olan ekonomik sistemi çökertecek; derin bir ekonomik krizi tetikleyecektir. Bütün bunları öngören iktidar çevreleri halkta yükselecek öfkeyi kanalize edecek yeni düşman olarak ABD ve Batı’yı hedef gösterecektir.

Böyle bir siyasetin sonuçları ne olur?

Bu tarz ucuz politikalar, iktidara dini duygularla bağlı, iktidar medyası dışında aydınlanma ihtimali bulunmayan halk kitleleri tarafından kısmen kabul görecektir. Ancak toplumun bir kısmında giderek yükselecek memnuniyetsizliğin bir müddet sonra toplumun büyük çoğunluğunu etkileyeceği kanaatindeyim.

Bu kapsamda merkez medyanın bağımsız yayın politikalarına dönmesi, muhalefet partilerinin tutumu, sosyal medyanın daha etkili kullanılması, sessiz barışçıl protestoların desteklenmesi önemli olacaktır.

Yaşanan süreçte AKP, hızla Batı ve ABD düşmanı blokta konuşlanırken; ABD ve Batı, Türkiye’deki muhalefetin ‘doğal müttefiki’ olacaktır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin