Borç batağındaki kulüpler ‘çilek’ transferleri unuttu

HABER-ANALİZ | TUNA YILDIZ

Türkiye’de 2020-21 futbol sezonu Trabzonspor’un şampiyonluk kupasını kaldırmasıyla son buldu. Bordo Mavili ekip, 38 yıl aradan sonra lig şampiyonluğunu kazanarak, taraftarlarına önemli bir kupa armağan etti. Lig şampiyonu Trabzonspor ile sezonu ikinci olarak bitiren Fenerbahçe şayet, elemeleri geçerse ülkemizi Şampiyonlar Ligi’nde temsil etme hakkını elde edecek. Grupları geçememeleri halinde ise yarışa UEFA liginde devam edecekler.

Avrupa’da mücadele etmek hem takımların hem de futbolcuların en büyük hayalleri arasında. Zira hem takım hem de futbolcular yayın, reklam ve sponsorluk gibi gelirlerle ek kazançlara kavuşuyor. Ancak söz konusu gruplarda mücadele etmek hiç de kolay değil. Başarıya ulaşmanın yolu, sağlam ve yerinde kadrolarla mümkün. Bunun yolu da birinci sınıf futbolcuları transfer etmekten geçiyor.

Son açıklanan rakamlar Türkiye’nin gözde takımlarının ekonomik yönden bir darboğazda olduğunu gösteriyor. Fenerbahçe’nin 6.1 milyar TL, Beşiktaş’ın 4.3 milyar, Galatasaray’ın 2.6 milyar ve son lig şampiyonu Trabzonspor’un da 1.9 milyar lira borcu var. Borçların çoğu da bankalara ait. Yani dört büyük kulübün eli kolu bağlanmış durumda. Yeni sezonda transfer edilecek oyunculara verilecek bonservis bedelleri ve maaşlar bu rakamlara eklenmiş değil. Kısacası yıl sonunda bu borçlara eklenecek yeni rakamlarla birlikte kulüpler daha fazla borç batağına saplanacak. Bundan dolayı yeni sezonda taraftarın beklediği meşhur tabirle ‘ÇİLEK’ transfer hayal olacak.

Transfer sezonu başlayalı bir aydan fazla bir zaman geçmesine rağmen, taraftarı heyecanlandıracak hiçbir oyuncu Türkiye’ye ayak basmadı. Kısacası basamadı. Türkiye Futbol Federasyonu’nun harcama limitleri de dikkate alındığında bu yıl yeşil sahalar, geçen sezonlara göre daha heyecansız olacak. Yeni sezon öncesinde Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’un kadrosuna kattığı futbolcular ve ödedikleri transfer bedelleri bunun en büyük göstergesi. Yüksek maaş isteyen futbolcular ise çareyi Arap liglerinde buluyor. Çünkü Türkiye’de aldıkları maaşın neredeyse iki katına imza atıyorlar. Aslında para için hayallerini bir nebze erteliyorlar. Takımların mevcut kadroları ve sıradan transferleri dikkate alındında, Şampiyonlar Ligi ya da UEFA’da Türk takımlarını kolay bir sezon beklemediği aşikar…

TRANSFER SEZONONDA İNGİLTERE BİR ADIM ÖNDE

Türkiye’de takımlar borç batağına sürüklenirken, Avrupa takımları ise güçlerine güç katıyor. Mevcut halleriyle Şampiyonlar Ligi başta olmak üzere Avrupa’da taraftarına heyecan yaşatan takımlar, yeni sezon öncesine de yeni takviyelerle güçlerini artırıyor. Şampiyonlar Ligi Kupasını müzesine götüren İspanya devi Real Madrid, yeni sezonda iddialı bir takım kuruyor. Avrupa’da kazandığı paraları yeni dönemde kullanarak, taraftarını stadyumlara çekmeye çalışıyor. Bu dönemde İspanya devi, Fransa’nın Monoco takımından Aurelien Tchouameni’ye 80 milyon Euro gibi bir transfer bedeli ödedi. Bu rakam neredeyse Türk takımlarının yarısının transfer bütçesine eşit. Ayrıca savunma ve orta sahaya da yaptığı nokta atışlarla da gelecek sezonda Avrupa hayalinin olduğunu Avrupa devlerine göstermiş durumda.

Real Madrid kadrosunu güçlendirirken, İngiliz devleri de boş durmuyor. Geçen sezon çeyrek finalde Real Madrid’e elenen Manchester City’de sezona bomba bir transferle merhaba dedi. İngiliz takımı, 75 milyon Euro bonservisle Norveç’in altın çocuğu Erling Haaland’ı Dortmund’un elinden kaptı. Yine geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi kupasını Real Madrid’e kaptıran Liverpool ise Sadio Mane’yi 32 milyon Euro’ya Bayern Münih’e satarken, yerini ise Benfica’dan Darwin Nunez ile doldurdu. İngiliz takımı Nunez için kasasından bonuslarla birlikte 100 milyon Euro çıkardı. Bu transfer Liverpool, kulüp tarihinin en pahalı transferini olarak kayıtlara geçti. İngiliz takımı Arsenal da rakiplerinden geri kalmadı. Porto’dan Fabio Vieira’yı 35 milyon Euro karşılığında Londra’ya getirdi. Bu sayede biten birkaç transfer. Önümüzdeki günlerde bu isimlere yenileri eklenecek. Alman, İspanyol, İngiliz ve Portekiz takımları yeni yıldızlarla yeşil sahalara merhaba diyecek. Ayrıca kadrosunda değerlenen yıldızları da dünya devlerine satarak, kasalarını dolduracak. Yeni yıldız adayları için de bütçe oluşturacak.

SORUN MANTALİTEDE

Avrupa takımları öncelikle profesyonel yöneticiler tarafından yönetiliyor. Futboldan anlayan ehil hocalar da takımların değerine değer katıyor. Bu birliktelikte haliyle başarı getiriyor. Ne var ki Türk futbolunda bunların tam aksi yaşanıyor. Türkiye’de futbolu yöneten yöneticiler de sahalarda hocalık yapan teknik direktörler de hiç değişmiyor. Ona yakın hoca yıl içerisinde takımlar arasında mekik dokuyor. Birkaç yıllık sözleşmeye imza atıp, kovulduktan sonra da hatırı sayılı tazminatlarla hesaplarını dolduruyor. Futbolu yönetenler de bu döngünün bir parçası olduğu için sisteme hiçbir zaman müdahalede bulunmuyor. Tazminat bedelleri kulüpleri yönetenlerin şahsi hesaplarından çıkmadığı için de yüksek borçları bir sonraki yönetime bırakıp tabiri caizse kaçıp gidiyor. Bunun neticesinde yüz yıllık kulüplerimiz borç batağına sürükleniyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin