Boğaz’ın iskelelerinde ne hikâyeler var!

İstanbul’un nüfusunun henüz 2 milyonu görmediği vakitlerde, otobüslerin bile bir yakadan diğerine geçmediği dönemlerde ulaşım daha medeniymiş de insanlar yine şikayet edecek bir şey bulurmuş. Şirket-i Hayriye’nin en uzun seferi Boğaz Hattı’nın müdavimleri, buraya ‘Boğaz Hattı’ndan başka her şeyi dermiş. Eminönü’nde başlayıp Boğaz’ın her iki yakasında, 20’ye yakın iskeleye uğramasından dolayı, gemilere ‘dilenci vapuru’ diyen de olmuş, hattı kullananların işe geç gidebildiği öngörüsüyle ‘patron vapuru’ diyen de…

Şimdilerde eskisi kadar çok iskeleye uğramasa da Boğaz Hattı, yerli yerinde. Boğaz’ın iki yakası ve Haliç’te, ‘Kadıköy-Eminönü’ vapuru kadar sık olmasa da 22 küçük iskeleye kendileri gibi küçük motorlar yanaşıp kalkıyor gün boyu. Anadolu ve Rumeli Kavağı gibi biri sabah biri akşam olmak üzere günde sadece iki kere yolcu indirip bindirenler de var, 6 kere gidiş 6 kere dönüş olmak üzere nispeten daha yoğun olan Beylerbeyi ve Çengelköy iskeleleri de. Ve bir de saat başı misafir ağırlayıp uğurlayan Haliç hattı iskeleleri tabii. Bu küçük iskeleleri genelde yolcular işe gidiş-dönüş seferlerinde kullanıyor. Ancak bahsi geçen iskeleler turistik turlar için de mühim bir boşluğu dolduruyor. Yolcu profili ise İstanbul’u seven, vapur ve iskeleleriyle çok yakın ilişkisi olan kent insanları.

Peki Boğaz’ın ve Haliç’in gerdanlıkları olan bu iskeleleri ne kadar tanıyoruz? Beylerbeyi Vapur İskelesi 19. yüzyılın sonu, 20. yüzyılın başında Mimar Kemalettin Bey tarafından yaptırılmış. İskele, diğer birçokları gibi ahşap kazıklar üzerine, ahşap olarak yapılmış ve dikdörtgen planlı. 1980 yıllarında restore edilmiş ve ahşap platform yerine beton bir platform yapılmış bu iskelenin bekleme salonunu Mehmet Akif Ersoy da ağırlamış Zeki Müren’i de…

Hemen Boğaz’ın diğer yakasında Bebek İskelesi… 20. yüzyılın başlarında Bebek Camisi’nin yanında yapılan iskele iki ayrı küçük yapıdan meydana gelmiş. Yolcu bekleme salonu kare planlıdır.

Arnavutköy İskelesi ise 20. yüzyılın ilk yarısında yapılmış. 1988 yılında ise Kazıklı Cadde’nin yapımı sırasında yıkılmış ve caddenin önüne yeni bir iskele binası yapılmış. Eskinin benzeri olarak yeni yapılan iskele beton üzerine ahşap kaplama olarak dikdörtgen planlı.

Emirgan‘a ise ilk iskele 1851 yılında Şirket-i Hayriye vapurlarının Boğaziçi’ne çalışmaya başladığı zaman ahşap olarak camii önündeki arsaya inşa edilmiş.

Kandilli İskelesi ilk olarak 1851 yılında Abdulmecit Camii üst tarafında ahşap olarak inşa edilmiş. 1889 yılında çürüyen iskelenin önce kazıkları değişmiş ardından 1909 yılında yıkılarak yeniden yapılmış. 2002’de Boğaz hattı yolcu gemilerinin hizmetine açılmış.

Kanlıca İskelesi ise yoğurdu ile ünlü semtin simgesini tamamlamakta. İnşa tarihi kesin olarak bilinmiyor. Hasköy İskelesi, 1894 depreminde harap olmuş ve bundan sonra eski şekline uygun olarak yeniden yapılmıştır.

Haliç’teki en büyük iskelelerden biri olan Kasımpaşa İskelesi ise kare planlı, tek katlı ahşap bir yapıdır.

Eyüp’teki iskele Haliç hattının son iskelesi olarak, Eyüp-Eminönü-Üsküdar hattında motor-bot tipi yolcu gemileri ile hizmet vermeye devam ediyor. Tek katlı ahşap kaplamalı bina olarak yenilenen iskele ve platformunun tamamı kazık olarak deniz üzerinde bulunuyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin