Bireysel başvurularda tazminat yolunun tüketilmesi zorunlu mu? (3)

YORUM | AZİZ KAMİL CAN

Konu ile ilgili önceki iki yazımızda haksız tutukluluğa karşı AYM ve AİHM’nin birbirleri ve kendi içtihatları ile çelişen kararlarını incelemiştik.

Bu yazıda ise bu iki mahkemenin hukuksuz tutuklamalar nedeniyle yapılan bireysel başvurularda, başvuruculardan ayrıca CMK 141. madde uyarınca tazminat davası yolunu da tüketilmesi istemini yapamayacakları halleri dikkatlere sunacağız.

Kanuna Aykırı Tutuklama Şikâyeti

1- CMK m. 141/1 (a) hükmünde “kanuna aykırı” tutma halinde tazminat davası açılabileceği yazılıdır. Bu hüküm sadece tutukluluğu sona ermiş kişiler için bir başvuru yolu olarak düşünülebilir. Ancak bu sona erme, serbest bırakılma şeklinde ise mümkündür. Aksi halde, mahkûmiyet kararı ile tutukluluğu sona ermiş bir kişi, zaten mahkûm olduğu ve karar ağır ceza, istinaf ve yargıtaydan geçtiği için (mahkumiyet hukuka uygun bulunduğundan dolayı) CMK m. 141 uyarınca aynı incelemeyi yapacak ilgili ve hatta aynı mahkemelerin tutukluluğu kanunsuz bulması imkânsızdır.

Bu nedenle, mahkumiyet kararı almış kişiler açısından CMK m. 141 teori ve pratikte hiçbir başarı şansı sunmuyor ve tüketilmesi gerektiğine hükmeden bir mahkemenin (AYM) kararı tamamen temelsizdir.

2- Bylock davalarında onbinlerce mahkûmiyet kararı verildi ve bu kararlar birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü derece (AYM) mahkemelerince hukuka uygun bulundu. Bu nedenle, CMK m. 141 uyarınca ayrıca tazminat davası açılsa dahi, aynı mahkemelerin bu kez tutukluluğun hukuka aykırı olduğunu söylemesi düşünülemez. Bu durumda da CMK m. 141/1(a) hiçbir başarı şansı sunmuyor ve etkisiz bir iç başvuru yolu. Dolayısıyla AİHM açısından tüketilmesi gerekmez.

3- Hakim ve savcıların Anayasa m. 159/9 ile 2802 sayılı yasadaki şartlara aykırı olarak, yetkisiz mahkemelerce tutuklanıp, tutukluluklarının devam ettirildiğine dair hukuka aykırılık şikayeti de tüm yargı organlarınca (1, 2, 3 ve 4. derece yargı organlarınca) reddedildiği için, bu meslek grubunun şikayetleri açısından da CMK m. 141/1 (a) tamamen etkisiz bir iç hukuk yoludur.

Zira CMK m. 141/1(a) uyarınca hukuka aykırı tutuklandığını iddia edecek hakimin davasına da aynı mahkemeler (ağır ceza, istinaf, Yargıtay ve AYM) bakacaktır. Bu konuda da hakimlerin hukuka uygun tutuklandıklarına dair yerleşik içtihatları vardır; iç hukuk (CMK m. 141/1a) hakimlerin yetkisiz mahkemelerce tutuklandıklarına dair hiçbir başarı şansı sunmamaktadır. Bu nedenle, CMK m. 141/1(a) hakimler açısından da etkisiz bir iç hukuk yoludur.

Bireyler bu gerekçeleri kullanarak AİHM önünde AİHS m. 5/1 (iç hukuka aykırı tutuklanma) şikayetlerini ve argümanlarını ileri sürebilirler.

4- Ayrıca, tutukluluğu hâlâ devam edenler açısından da CMK m. 141 etkisizdir. Zira bu madde tutukluluğa son verme etkisi göstermemektedir. Eğer bir kişinin bu konudaki şikayeti AYM tarafından reddedilmişse, ülkedeki en üst mahkemenin hukuka uygun bulduğu bir hususu, diğer alt mahkemelerin hukuka aykırı bulup tazminata hükmetmesi mümkün değildir. Alt mahkemeler mevcut durumda da AYM kararına atıf yapıp davaları reddetmektedirler. AYM kontrolünden geçmiş ve hukuka uygun bulunmuş bir tutuklamada, bir başvuruda, tekrar, “bu durumun hukuka aykırı olduğunu iç hukukta tespit ettir” demek, iç hukukun hiçbir şekilde tüketilemeyeceği sonucunu doğurur ki, bu da AİHS m. 34’teki başvuru hakkı ve 35’teki koşulların aşırı katı yorumlanması sonucunu doğurur.

AİHS m. 5/3; Uzun Tutukluluk – Gerekçesiz Kararlarla Tutuklanma Şikayeti ve CMK m. 141/1 (d) Değerlendirmesi

5- AIHM kararları dikkate alındığında asıl sorunun bu şikayette ortaya çıktığı ve AİHM’nin de sanki iç hukuk etkiliymiş gibi, AYM kararlarını aynen kabul edip uzun tutukluluk ve gerekçesiz kararlarla tutukluluğun uzatılması şikayetlerini, CMK 141 yolunun tüketilmemesi nedeniyle, reddettiği görülmektedir.

Bu açıdan da iç hukuktaki tüm mahkemelerin ve AYM’nin kararları örnek gösterilerek (gerekçesiz tutuklamayı hukuka uygun bulan AYM kararları) iç hukukun hiçbir başarı şansı sunmadığı ileri sürülebilir ve AİHM’ye başvuru yapılmış olsa dahi, aynı anda CMK m. 141/1(d) uyarınca tazminat davası da açılıp bu yolun etkisiz olduğu gösterilebilir.

AİHS Madde 5/4 ve CMK m. 141 Değerlendirmesi

6- AİHM’ye yapılacak başvurular açısından bireyleri yukarıdaki aşırı şekilci uygulamalardan kurtaracak ve başvurularının ihlalle sonuçlanmasını sağlayacak en önemli hüküm AİHS m. 5/4’tür.

Zira CMK m. 141’deki hiçbir hüküm, AİHS m. 5/4 anlamında hiçbir tazminat yolu öngörmemektedir. Bu nedenle, bir an için yukarıdaki türden şikayetler AİHM tarafından “iç hukuk yolları tüketilmediği” gerekçesiyle reddedilebilse dahi, AİHS m. 5/4 anlamında ileri sürülen aşağıdaki şikayetlerin AİHM tarafından aynı gerekçe ile reddedilmesi imkânsızdır ve AİHM bu şikayetleri inceler.

Bu anlamda şu şikayetler ileri sürülebilir:

a- Hakimler açısından “itiraz ve tahliye talepleri yetkisiz mahkemelerce reddedildi” cümlesine dikkat edilmeli ve özellikle “itiraz” ve “tahliye talepleri” ibareleri kullanılmalıdır. Zira AİHS m. 5/4 sadece bu iki yolu kapsıyor.

Kullanılabilecek diğer cümleler;

b- İtiraz ve tahliye dilekçelerinde ileri sürülen ve tutukluluğu hukuk dışı gösteren argümanlar incelenmeden, gerekçesiz kararlarla itiraz ve tahliye talepleri reddedildi.

c- Avukata erişim hakkım engellendiği için (tutukluluk süresince kamera kaydı ve gardiyan eşliğinde görüşme… gibi) itiraz ve tahliye yollarını etkin kullanamadım. Bu nedenle de AİHS m. 5/4 ihlal edildi.

d- İtiraz ve tahliye taleplerini inceleyen hakimler doğal hakim, bağımsızlık ve tarafsızlık niteliklerinden yoksun oldukları için AİHS m. 5/4 ihlal edildi.

e- Tutuklamaya dayanak yapılan belgeler, örneğin ByLock’a dair hard disk ve flaş bellek tarafıma verilmediği için etkili olarak itiraz edemedim; dosyaya kısıtlama kararı konduğu için, suçlamalara dair hiçbir delil veya belge tarafıma verilmediği için itiraz hakkımı etkili kullanamadım; bu nedenle AİHS m. 5/4 anlamında çekişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkeleri ihlal edildi.

f- İtiraz ve tahliye taleplerine ilişkin kararlar, tek cümlelik veya şablon gerekçelerden ibaret olup, bu yol hiçbir başarı şansı sunmadığı için, etkili bir itiraz mercii olmadığı için AİHS m. 5/4 ihlal edilmiştir.

g- Makul aralıklarla duruşma yapılmadan, tutukluluk uzatıldığı ve itiraz ve tahliye talepleri reddedildiği için AİHS m. 5/4 ihlal edilmiştir.

h- Anayasa Mahkemesi tutukluluğun hukuka uygunluğunu kısa sürede incelemediği için AİHS m. 5/4 ihlal edilmiştir.

ı- Anayasa Mahkemesi, iki üyesini hiçbir somut delil olmadan, adil yargılamadan, çekişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerine uygun yargılama yapmadan üyelikten çıkardığı için ve 667 sayılı KHK m. 3 yürürlükte olduğu için (25 Temmuz 2021 tarihine kadar) bu mahkeme bağımsızlığını kaybetmiştir. Bu nedenle de AİHS m. 5/4 ihlal edilmiştir (D.N. v. Switzerland).

j- AYM de başvuruda ileri sürülen argümanları incelemeden, tamamen şablon hale gelmiş paragrafları copy/paste yaparak şikayetlerimi reddettiği için AİHS m. 5/4 ihlal edilmiştir.

Özetle mağdurlara önerimiz, özellikle AİHS m. 5/4 altında yukarıdaki şikayetleri aynen veya benzer ifadelerle AİHM başvurularına yazmalarıdır. Zira iç hukukta bu şikayetler açısından tüketilecek başkaca hiçbir başvuru yolu yoktur; CMK m. 141 bu açıdan hiçbir anlam ifade etmemektedir.

AİHS m. 5/1 ve 5/3 anlamında da şikayetlerini AİHM’ye sunmalarında ve yukarıdaki sebeplerle şikayetlerini gerekçelendirmelerinde yarar olduğu gibi, aynı anda CMK m. 141 uyarınca tazminat davası açmalarında da fayda vardır. AİHM dosyayı inceleyip karara bağlayıncaya kadar, CMK m. 141’deki tazminat yolunun etkili olup olmadığı da ortaya çıkar ve kimse hak kaybına uğramamış olur.

7- Bu konuda son olarak birkaç gün önce verilen çok önemli bir karardan bahsetmek istiyorum. BM Medeni ve Siyasi Haklar Anlaşması İnsan Hakları Komitesi 28.05.2019 tarih 2980-2017 sayılı kararı ile, Malezya’dan kaçırılan İsmet Özçelik, Turgay Karaman/Türkiye  başvurusunu hükme bağladı ve Türkiye’yi mahkum etti. Bu karara ilişkin olarak ilerde ayrı bir yazımız olacaktır. Ama konumuza bakan yönü şu:

Türk Hükümeti, başvurucuların tutuklama ile ilgili CMK 141 ve AYM yolunu tüketmeden başvuru yaptıklarını ve bu nedenle başvurunun reddi gerektiğini ileri sürmüştü. Ancak Komite (ki bu Komite aslında aynen AYM, AİHM gibi bir mahkeme olup Türkiye tarafından yetkisi kabul edilmiş ve kararları bağlayıcıdır) her iki savunmayı da reddetti. Anılan karar ile Komite, yerinde bir tespit ile tazminat talebinin parasal bir tazmin içerdiği, mağdurların hürriyetlerine kavuşmak istemeleri nedeniyle tazminat talep edilmemesinin başvuruya bir engel teşkil etmediğine karar vermiştir.

Tüm mağdurlarca bu önemli kararın ve yine BM Haksız Tutukluluk Çalışma Grubu tarafından verilmiş benzer diğer 9 kararın AYM ve AİHM yolunda veya yerel mahkemeler nezdinde emsal olarak şikayetlerine dayanak yapılmasında ayrıca büyük bir fayda vardır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin