Bir derin yürek!

KENT YAZILARI | ALPER ENDER FIRAT

Memleketim gibi buralar da soğuyacakmış ama bahardan arta kalan bir gün yaşadım. Ilık bir Ege kışında karşı kıyıda oturmuş balıkçıları izliyorum. Ağlarını tamir eden, teknelerine bakım yapan ve bir sonraki ava hazırlanan balıkçıları; Yarın yine ava çıkacaklar ve memleketime daha yakın yerlerde avlanacaklar. Söylesem beni de götürürler mi?

Ağları attım anılar doldu
Ağlar hasretimin kıyıları

Yareme tuz diye yakamoz bastım
Tek şahidim aydı, aman aman
Bir elimde defne, bir elimde sevdan
Kalbim Ege’de kaldı

Kalbim Ege’de kaldı, kalbim memlekette… Bu şarkıyı her zaman çok sevdim ama şimdi çok daha fazla içimi sızlatıyor.

Aman efendim, ayrılık ölümden beter
Canım efendim, yeter bu hasretlik yeter
Aman efendim, bana bir merhaba gönder
Canım efendim, canım efendim

Ağları denize her atışımda anıların dolduğu, doğrudur yaralarıma tuz diye yakamoz bastığım… Doğrudur her duamda yeter bu hasretlik yeter diye mırıldandığım…

Sezen Aksu nasıl da dokunmuş hayatımıza, nasıl da tercümanı olmuş duygularımızın. Aşkların, ağıtların, özlemlerin, kavuşmaların…

Âşık olduğumda onu dinliyordum, yas tuttuğumda da… Hüznümü onunla dillendirdim, hasretimi söylemeye yine o aracılık etti.

Sezen Aksu bu toprakların görüp göreceği en büyük vicdanlardan biridir.

Bu gurbet elde duygularıma yine o tercüman oluyor. Kalbim Ege’de kaldı ama yeter bu hasretlik yeter…

Son konserini hatırlıyorum. Volkswagen Arena’da verdiği ve sahnelere veda ettiği 16 Ocak 2016’daki konserini.

Gülümse, hadi gülümse
Bulutlar gitsin
Yoksa ben nasıl yenilenirim
Hadi gülümse

O gün binlerce seyirciye bunu bir dua gibi söyletmişti. Her şeye rağmen, bütün acılara, zulümlere rağmen gülümse… Gülümse ki bulutlar gitsin. İklim değişsin Akdeniz olsun…  Gülümse. Bitmek bilmeyen zulümlere, katliamlara, ölümlere direnmek için yine de gülümse.

Sezen Aksu zalime ve katile öldürücü yumrukları, gülümsemeyle atan bir naif ses oldu her zaman.

Bu toprakların hiçbir şeyine bigane kalmamış bir ‘derin yürekti’. Ama ona daha çok acıları çarpmıştı. Sahi ne çok acı vardı bu topraklarda, ne çok yürek yarası. Ne çok kaybımız, ne çok kaybolan yıllarımız… Ne çok Berfo Anamız, ne çok yitip gidenimiz olmuştu.

Acı yüzler
Kurşun gibi izler…
Son bakıştaki o gözler
Kaldı aklımızda…

Aklımızda kalan Kenan Evren’in ‘beslemeyip astığı’ 17 yaşındaki Erdal Eren’in çocuk bakışlarıydı.

Beni hoyrat bir makasla
Eski bir fotoğraftan oydular.

Ah kavaklar, kavaklar…
Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.

Ya da acının ardından ıslık çaldığı Madımak’ta yakılan Metin Altıok,

Bir Hrantımız vardı, bu ülkede güvercin ürkekliğiyle yaşarken katledilen…

Bir daha açar mı karanfil korkusuz?
Bir daha uçar mı güvercin şehirde?
Yalancı güneşli bir ocak
Mübarek Cuma gününde

Yine katletmişlerdi, yine alçak bir suikast ile kurban edilmişti bir güvercin. Tıpkı Kemal Türkler gibi, İlhan Darendeliler ya da Doğan Öz gibi..

Sezen Aksu yaşayan en protest sanatçıydı. Bunun hiç ticaretini yapmadan, hiç riya bulaştırmadan, canı acıyan bir annenin itirazıyla bu topraklardaki zulümlere hep karşı çıktı.

Son konserinde, sahne arkasındaki görüntülerde ülkenin geçmiş yıllarda gördüğü kabusları bir kere daha hatırlatmıştı merhamet yorgunu yüreklerimize. Askeri darbeleri, Turgut Özal suikastını, Kenan Evren’i, Madımak Katliamını, Hrant Dink’i, Erdal Eren’in şaşkın bakışlarını…

40 yıldır siyaseti dizayn etsin diye teröre kurban edilen Memetleri de anmıştı.

Memet daha çok küçüksün Memet

Bilemiyorsun tabi neden bu sonsuz nöbet

O kadar vaktin de olmadı zaten

Ama sen ümit etmeye devam et.

Böyle mi sürecek bilmiyoruz ilelebet.

Değişir mi dünya

Döner mi devran, sen ümit etmeye devam et…

Muktedirlerin acıyla hizaya getirdiği Anadolu’nun vicdan yüklü sesiydi. Neşeli görüntüsünün arkasında bu toprakların derin kederini taşıyordu. “Kalbim kırılana kadar, memleket kırıldı. Ortadan ikiye ayrıldık. Dünyanın en fena şeyi oldu. Çaresiz bırakıldık. Bugünlere kalbimizi delen yıllardan geldik. Herkes tarafından tembihlendiğim için kontrollüyüm. Hep doğru bildiklerimi söyledim, ben önemli değilim ama benim yüzümden kimsenin başı yanmasın diye susacağım,” dedi o gece.

Derin bir üzüntü ve hayal kırıklığıyla sahnelerden inmişti Sezen Aksu. Suskunluğu tercih etmişti.

Neticede tek başınaydı, sevdiklerine zarar vermesinler diye susacağını beyan etmişti. Bundan sonra da derin bir sessizliğe bürünmüştü.

Çünkü bu topraklarda konuşmanın bedeli çok büyüktü! Bugüne kadar bütün demokratik adımlarını desteklemiş olmanızın hiçbir önemi olmazdı. Eğer tam itaat etmezsen, soru sorarsan en uyduruk bahanelerle devlet, bütün imkanlarıyla üzerine çullanırdı. Sessizliğiniz bile zalimin ödünü kopartırdı.

Hepimizin, herkesin, bu ülkede yaşayan milyonların hayatlarında derin izler bırakarak sahnelerden çekildi.

Çok büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu. Bir türlü bitirilmeyen kan ve gözyaşı; bu kandan beslenen iktidarlardan. Memetlerin, güvercinlerin, çocukların kanlarından beslenen ve bir türlü değişmeyen bu devrandan dolayı.

Ve bir kere daha kırdılar, en ummadığı yerden en çok acı çekeceği şekilde…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Bir Semerci ve Eşek Hikayesi……Sarı Öküz OUT….Dünya Eşekler Kongresi…İN

    Dünya Eşekler Kongresi toplanmış. Yeter artık demiş, genç eşekler, nedir bu başımıza gelenler. Sahiplerimizin çivili nodullar, acımasız zor şartlarda çalıştırılmalar bir çözüm bulalım buna demişler.

    Genç eşeklerin sözcüsü demiş ki, Semerci ölsün. Dua edelim Semerci ölsün. Onun yaptığı semerler yüzünden sırtımıza biniyorlar, bunca acıyı çekiyoruz.

    Tüm eşekler, bir araya gelmişler, kendi lisanı halleriyle, anırarak dua etmişler.
    Kısa süre sonra da hakikaten, Semerci ölmüş.

    Semerci ölmüş ölmesine de, usta semerci gidince yerine çırağı Semerci olmuş, öyle kötü semerler yapıyorlarmış ki, çivili noduldan daha çok acıtır olmuşlar. Nodulun acısını birkaç kez, semerin acısını sürekli hissediyorlarmış.

    Böyle geçmiş üç beş ay. Eşeklerin sırtında yara artık adiyattan olmuş.

    Acil koduyla toplanmış Dünya Eşekler Kongresi yeniden. Yahu Semerci öldü, ama daha kötü oldu, bu yeni Semerler bizi perişan ediyor.

    Genç eşekler yine hep bir ağızdan, dua edelim, kabul oluyor duamız oda ölsün demiş.

    Yaşlı bir Eşek çıkmış gençlerinin görüşünün ardından.

    Hayır demiş, hayır. O çırak gider, yerine daha da kötüsü gelir. Daha da kötü semerler demek.

    Eee ne yapabiliriz ki ozaman başka diye sormuşlar Yaşlı Eşeğe.

    Yaşlı Eşek gür sesiyle, Dünyadaki tüm EŞEKLERE seslenmiş.

    —-Valla, Biz Eşek olmaya devam ettikçe, sırtımıza semer vuran çok olur—

    Sarı Öküz hikayesinin hükmü çoktan geçti. Hayattayken Sarı Öküz, etinden sütünden faydalandırdığı gibi, ölüsünde de derisi bile iş görüyordu. Çok faydalıydı Sarı Öküz.

    Geriye Eşekler kaldı.

    Birde Semerci.

    Ergenekon gitti, ona öykünen acemi Siyasal İslamcılar geldi. En azından iki kutupluydu, Ergenekoncularla toplum genel olarak, bunlar iyice polarize ettiler toplumu. Kardeşliği, dostluğu. Merhamet, hürmet gibi toplumu bir arada tutan o ana zincirleri koparıp attılar. Darmadağın oldu ruhlar, aç midelerin yanında.

    Öyleyse soruyorum?

    Çözüm, Semerci çırağının mı gitmesi mi?

    Yoksa, eşek olmaktan vaz mı geçilmesi..

  2. Burada bir hata var. Zalime karsi olan bir insanin her yaptigi dogru olacak diye bir sey yok. Sanat insanlara, dini ve tarihi sahsiyetlere hakaret etme özgürlügü tanimaz. Ifade özgürlügü baska insanlara hakaret etme özgürlügü degildir.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin