‘Berat Albayrak, Zarrab’a banka hesabı açtırmış’ haberine erişim engeli

İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Hakimliği, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Zarrab’a banka hesabı açtırdığı yönündeki habere erişim engeli getirildi.

Tele 1’in, ABD merkezli courthousenews.com dayandırarak yayınladığı haberde, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) İran’a uyguladığı ambargoyu deldiği gerekçesiyle Mart 2016’ta tutuklanan İran asıllı Reza Zarrab’ın kuryesi Adem Karahan, yaklaşık 20 milyar dolarlık kara para aklama olayında “Türk hükümetinin de işin içinde” olduğunu söyledi.

Haber sitesine ilk İngilizce röportaj veren kurye Karahan, Reza Zarrab’ın içinde bulunduğu kara para ağıyla ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın Zarrab’ın planına karıştığını belirten Karahan, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Zarrab’a banka hesabı açtırdığını ve Zarrab’ın kendisine “Türk yetkililer de işin içinde. Korkulacak hiçbir şey yok.” dediği iddiasında bulundu.

Karahan ayrıca, Zarrab’ın kendisine bu konuda güvence verdiğini de sözlerine ekledi.

Adem Karahan, Zarrab adına çantalarda para ve altın taşıdığını, daha sonra bu işin büyüdüğünü ve ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarının bu şekilde delindiğini söyledi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Biraz önce Veysel Ayhan beyin evlerini “tedavi” amaclı ziyaret eden birini, Yeni Asyacı kardeşlerimizin yakalayıp itinayla tedavi etmeye çalıştıklarıyla ilgili bugünkü yazısını okudum. Biz kaç evde yakalayamamışsız ancak o kardeşlerimiz -şükür- yakalamışlar ve dert hallolmuş.
    Biz zaman zaman da olsa, bazılarının kolaylıkla görebildikleri bazı şeyleri göremiyor, sorabildikleri bazı şeyleri soramıyor olabilir miyiz?
    Mesela “Ey ABD sana ne oluyor da, Iran’a ambargo koyuyor, 83 milyonluk komşumuzun bütün ekonomisini bozuyorsun. Sen kimsin ya!?” gibi bir soru sorabiliyor muyuz?
    Bu soruyu soran, her türlü zulmüne rağmen, zulmünün önüne bu ve benzeri soruları perde yapabiliyor.
    “Dünya beşten büyüktür”.
    “Ey ABD sana ne oluyor ki, “Saddam kimyevi silah üretiyor” diyerek girdiğin Irak’ta milyondan çok Müslümanı ya bizzat öldürdün ya da ölümüne neden oldun?”
    “Ey ABD sen kim oluyorsun ki, o boyda okyanusu ordunla aşıp Suriye’de milyonlarca müslüman kardeşimizi inim inim inlettin; karıştırdın, öldürdün, dünyaya dağıttın?”
    “Ey ABD, sen hangi hakla “The World Trade Center’ın” yıkılmasının suçlusu olarak tek başına El-Kaide’yi suçlu ilan ettin, Usame’yi isterken, “Molla Ömer Afgan dağlarında” deyip Afganistan’a girdin; bugüne kadar yüzbinlerce Müslüman kanı döktün?”
    diyen adamlar ve çevreleri, -hem de ABD ve İsrail’le en büyük işbirlikçisi olmalarına karşın- bu sorularını Türkiye’deki zulumlerine öyle bir perde yapıyorlar ki, halk sözlerini duyuyor ama bu perdeyi gözünün önüne çekip, yapılan zulmü görmek ve inanmak istemeyebiliyor.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin