Başsavcının, ‘Eşim neden tutuklandı’ diyen KHK’lı hakime cevabı: Konjonktür böyle!

KHK’lı iş mahkemesi hakimi Tuğba Demir, eşini tutuklatan başsavcıyla arasında geçen diyaloğu YouTube’da yayın yapan ‘Gündeme Focus’ programında anlattı. Kendisi gibi KHK’lı yargı mensupları Ramazan Faruk Güzel ve Dr. Hasan Dursun’un sorularını cevaplayan Demir, eşinin hangi gerekçeyle tutuklandığını sorduğu başsavcının, “Ne yapalım, konjonktür böyle.” dediğini söyledi.

TV Focus’ta yayınlanan programda yargı mensuplarını nasıl fişlendiğine ve meslekten ihraç edildiğine dair çok önemli bilgiler verildi. Tuğba Demir’in açıklamalarından bazı bölümler şöyle:

  • Herkes gibi biz de o süreçte payımıza düşeni aldık. Yeni doğum yapmıştım, çocuğum küvezdeydi. Eşimi cezaevine götürdüler. Ardından beni lojmandan attılar. Polis zoruyla lojmandan çıkarıldık.
  • O süreçte her gün görüştüğümüz, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen insanlar selamınızı bile almıyorlar. Cadı avı… Çok değişik bir süreç. Kendinizi bir korku filminin ortasında buluyorsunuz.
  • O dönemde ben yeni atanmıştım. O dönemde bize bu ticaret mahkemesi başkanı, komisyon başkanı dediğimiz insanlar ‘şu şu insanlara yaklaşmayın’ diyordu mesela. Bunlar gizli saklı olan olaylar değildi. Çok fazla dedikodu vardı adliyelerde. İlk gittiğimde bana ‘şu kişilerle (paralelci diyorlardı) görüşme’ dediler.
  • ‘Bu insanlara yaklaşmayın, bu insanlar paralelci’ dedikleri insanlar 15 Temmuz’dan sonra gözaltına alındı. Eşim de alındı. Dolayısıyla biz de bu güruha katılmış olduk! Dolayısıyla biz de artık ‘görüşülmemesi gereken’ insanlardan olduk! Ne yaptığınızın, kim olduğunuzun hiç ir önemi yok.
  • Ebu Cihat Polat’la biz aynı yerde savcılık stajımızı yaptık. Onun şöyle bir cümlesi var mesela benim dosyamda; ‘Ben bu kişinin fetöcü olduğunu düşünüyorum.’ Yani onun ‘düşünüyor’ olması birilerinin sizi yaftalamasına yeterli oluyor.
  • 1,5 yıl görev yaptım. Eşim alınınca beni de ihraç ettiler diye düşünüyorum. Lojmana döndüğümüzde fark ettim; herkesi karı koca almışlar. Ben de eşim alınınca hazırlanmıştım yani. Bu iftiralara maruz kalmak için bir şey yapmanız gerekmiyor.
  • 15 Temmuz sonrası çok büyük bir korku vardı. Adliye zaten 15 Temmuz’dan sonra buz kesmişti. Herkes korkuyordu. Eşimi ilk önce ‘darbeye teşebbüsten’ gözaltına aldılar. Daha sonra ‘terör örgütü üyeliğine’ çevirdiler. Zaten ellerinde bir şey yoktu. Hala da yok.
  • Başsavcı Erdal Kuruçay, lojmanda benim üst katımda oturuyordu. Ara ara odasından Kur’an sesi gelir. Ben hep, ‘bu insan korkuyor ve bu nedenle bu tarz hukuksuz kararlara imza atmak zorunda kalıyor’ diye düşünüyordum.
  • Ben Antep’ten Erzurum’a görüşe gidiyordum. Kucağımda yeni doğmuş bir bebeğim var. Canıma tak etti ve Erdal beyin yanına gittim. ‘Ne hakla eşimi tutukluyorsunuz, elinizde ne delil var’ dedim. Bana açıkça, ‘konjonktör böyle’ dedi.
  • Ben iş mahkemesi hakimi olarak çalıştım. iş mahkemesi hakimlerine sorular soruyordum çünkü yeni başlamıştım. Eskaza ben bir iş hakimi ile tanıştım. Sonra o iş hakimi hakkında bakanlıktan beni aradılar ve ‘Siz bu kişinin HSK seçimlerinde kime oy verdiğini biliyor musunuz?’ diye sordular. Ve üç gün sonra beni ihraç ettiler… Eşim hapiste, beni arıyorlar ve bana bu hakimi soruyorlar.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin