Barcelona’nın ‘Mission impossible’ yolculuğu [Haber-İnceleme: Efe Yiğit]

Önceki akşam futbol sahalarında pek alışık olmadığımız bir skor gördük. Barcelona, Şampiyonlar Ligi ikinci turunda deplasmanda Paris Saint Germain’e (PSG) 4-0 yenilerek, tarihi bir hezimet yaşadı. Açıkçası maçta favori PSG’ydi. Ancak hiç kimse bu kadar etkisiz bir Barcelona beklemiyordu. Adeta tüm çarkları durmuş bir takım vardı sahada. Peki, Barcelona’nın bu hale gelmesinin sebepleri neydi? Ve en önemlisi Barcelona, 4-0’lık hezimeti gölgede bırakacak bir skora imza atıp adını çeyrek finale yazdırabilir miydi?

İstatistikler imkansız diyor, ama futbol otoriteleri söz konusu Barcelona olunca ‘imkansız’ demeye cesaret edemiyor.

Barcelona uzun yıllar ‘tiki-taka’ olarak tanımlanan ‘topa en fazla süre sahip olmak ve yüksek isabetli pas yüzdesi ile oynamak’ oyun stiliyle rakiplerine karşı ezici üstünlük kurdu. Özellikle Josep Guardiola döneminde Barcelona’nın topa sahip olma oranı yüzde 60-70 civarında olurken, son sezonunda Barcelona bu özelliklerinden uzak bir oyun sergiledi. Geçen Kasım ayında Barcelona sahasında Real Sociedad ile 1-1 berabere kaldığında, topa sahip olma oranı yüzde 48’di. Bu da üzücü sonuçlara yol açacaktı.

MSN YETMEDİ

Barcelona’nın MSN olarak tanımlanan Messi – Suarez – Neymar forvet hattında da durum eski günleri aratır özellikteydi. Hele Neymar! Ne Messi geçen yılki Messi ne de Suarez geçen yılki Suarez’di ama yine de bu ikili Neymar’a göre daha iyiydi. Messi 18, Suarez 17 gol atarken, Neymar 29 maçta sadece 10 gole ulaşabildi. Neymar sadece gol yollarında etkisiz kalmadı, gereksiz top kayıplarıyla takımın hücum gücüne darbe vurdu. Keza, Suarez geçen sezon 51 golle ligi gol kralı olarak tamamlarken, bu sezon sonu, bu rakamın yarısına bile ulaşamayabilir.

Barcelona transfer sezonunda yaklaşık 100 milyon Euro harcayıp, Andre Gomes, Paco Alcacer, Samuel Umtiti, Lucas Digne ve Jasper Cillessen’i kadrosuna kattı. Bu isimlerden sadece Fransız Umtiti defansta ortaya koyduğu futbolla ödenen ücretin hakkını verirken, diğer isimler tam bir hayal kırıklığı oldu. Gomes, orta sahada yer bulamazken, forvet Alcacer sadece 2 golle takıma katkıda bulundu. Ayrıca beklenmedik ve sık sık yaşanan sakatlıklar Barcelona’nın alışılmış kadro yapısında değişikliğe yol açtı.

Barcelona’nın en büyük gücü olan, ünlü altyapısı La Masia’dan yeni yıldızların çıkmaması da kötü sonuçların bir başka gerekçesi. Altyapıdan oyuncu gelmeyince mecburen dışarıdan oyuncu transfer edildi. Barcelona’nın oyun stiline alışık olmayan bu oyuncular beklentilere cevap veremedi.

Orta sahada görev yapan Sergio Busquets, Ivan Rakitic ve Andres Iniesta da bu sezon rakiplerine üstünlük sağlayamadı. Geçen yıllar Barcelona orta sahası hem hucüma destek veriyor hem de gol atıyordu. Orta sahanın durmasıyla hem defans – ortasaha, hem de ortasaha – forvet hattında bağlantı koptu. Iniesta’nın sakatlığında görev yapan Arda Turan ve Gomes, bu oyuncunun yokluğunu hissettirdi.

SAMPAOLI SESLERİ

İki yıl üst üste gelen La Liga şampiyonluğu ve 2015’teki Şampiyonlar Ligi kupasına rağmen Barcelona taraftarı teknik patron Luis Enrique’ye pek ısınamadı. Enrique’nin, Guardiola’nın mirasını taşımakta zorlandığı konusunda herkes hemfikir. Enrique sonrası takımın teslim edileceği isim olarak Sevilla’yı çalıştıran Jorge Sampaoli’nin adı geçiyor. Jorge Sampaoli, bu sonuçlar devam ederse beklenenden daha erken takımın başına geçebilir.

Şimdi gelelim istatistiklerin Barcelona turu geçemez dediği bölüme… 1955’te başlayan Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası ya da şimdiki adıyla Şampiyonlar Ligi’nde hiçbir takım ilk maçında 4-0 kaybettiği rakibini eleyemedi. 16 kez ilk maçını 3-0 kaybeden takımlar, turu geçmeyi başardı. Bunlardan biri de Barcelona. 1986’da yarı finalin ilk maçında deplasmanda Göteborg’a 3-0 yenilen Barcelona, rövanşta normal süresi 3-0 biten maçta penaltılarda rakibini elemeyi başarmıştı.

UEFA Kupası tarihinde 4 farklı skoru lehine çevirip, tur atlayan sadece iki takım var. 1984’te deplasmanda Queens Park Rangers’e 6-2 yenilen Partizan Belgrad, sahasında İngiliz ekibini 4-0 yenerek turu geçti. Yine 1985’te Real Madrid, deplasmanda Alman ekibi Borussia Mönchengladbach’a 5-1 yenildi. Rövanşta ünlü forvetleri Jorge Valdano ve Carlos Santillana’nın attığı 2’şer golle Alman ekibi elemişti. Ancak her takım ilk maçta deplasmanda gol atmayı başarmıştı.

İstatistikler imkansız diyor ancak futbol otoriteleri Messi- Suarez- Neymar 3’lüsünün gününde olduğu bir maçta imkansız demenin zor olduğunu görüşünde birleşiyor. Şayet Barcelona, 4-0’lık hezimeti unutturacak bir skora imza atıp turu geçerse adını Avrupa kupaları tarihine yazdıracak. Zor ama imkansız değil.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin