Babası hapiste 7 yaşındaki kan kanseri Zeynep: “Hani dökülen saçlarım çıktığında babam cezaevinden çıkacaktı?”

OHAL dönemindeki hukukszuluklar yüz binin üzerinde insanın mesleğinde atılmasına ve sosyal bir ölüme terk edilmesine sebep oldu. Hapisteki 50 bin insan da aynı mağduriyeti yaşıyor. Bu durumdan en çok da çocukların etkilendiğini söyleyen eski Mazlum-Der Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Geçen hafta babası tutuklu lenfomalı Muhammet Eray’ı gündeme getirmiştim. Gerçekten toplumda büyük bir duyarlılık oluştu.” dedi.

7 yaşındaki Zeynep Topçu’nun da Haziran 2016’da kan kanseri hastalığına yakalandığı aktaran Gergerlioğlu, “ALL tanısıyla Mersin’de Mart ayına kadar kemoterapi ve radyoterapi sürecine alınıyor. Süreç boyunca zayıflayan Zeynep bu arada talihsiz olaylar yaşıyor. KHK ile kapatılan bir okuldaki muhasebeci babası Eylül ayında tutuklanıyor, hemşire annesi ise 29 Ekim KHK’sıyla işten atılıyor. Bu travmalar sonrası aile Mersin’den anne babalarının yaşadığı Manisa’ya taşınıyor. Baba Anamur cezaevinde, anne ve çocuklar Manisa’da, maddi manevi oldukça zor bir süreç başlıyor. Zeynep yaşadığı ağır hastalık ve tedaviler yetmezmiş gibi bu ortamdan etkileniyor ve giderek hırçınlaşıyor. Her cezaevi ziyaretinde annesine çok özlediği babası için “yarım saat içinde babamla benden başkası konuşmayacak” diyerek babasına sımsıkı sarılıyordu.” diyor.

Anne Güler hanım için süreç zor bir süreçin yaşandığını anlatan Gergerlioğlu, ” 6 yaşındaki çocuğunu nasıl teselli edeceğini bilemiyordu. Ailenin başına gelişen felaketi mi anlatsın, dökülen saçlarıyla ilgili bir açıklamayı mı nasıl anlatsın, bilemiyordu. Zeynep tedavi boyunca annesinin teselli sözleriyle ikna oluyor ancak sonunda “hani dökülen saçlarım çıktığında babam cezaevinden çıkacak diyordun, saçım yeniden çıktı ama babam nerede” demesi karşısında Güler hanım gözyaşlarına boğuluyor, yavrusuna ne diyeceğini bilemiyordu.”

İşte Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun artigercek.com’daki yazısı;

Bu kaçıncı kötüleşen kanserli çocuk..!

KHK’lılar için bir sosyal ölüm öngörülüyor. KHK’lılar yalnız ve kimsesiz… Kendileri her türlü hukuksuzluğun, mahrum kılmanın hedefindeyken bu fırtınadan bir de çocukları etkileniyor.

KHK’lıların önemli sorunları var ve her geçen gün katmerlenerek artıyor. KHK’lılar kaderine terk edilmiş bir topluluk. Her geçen gün daha da ağırlaştırılmış dışlamalara maruz kalıyorlar. En son değişiklik okul servis yönetmeliğinin yeni haliyle ortaya çıktı. Yeni yönetmelikteki maddelere baktığımız zaman bu konuda da mağdur edileceklerini tahmin etmiştim. Nitekim önceden öğretmen olarak çalışan kişilerin işinden ihraç edildikten sonra branşlarıyla ilgili bir iş bulamadıktan sonra girebildikleri bir alan da servis şoförlüğüydü. Ancak yeni yönetmeliğin kolaylaştırmasıyla “terörist” yaftasıyla yaftalandıkları için bu işlerden de çıkarılıyorlar artık. Bu insanlar daha ne yapsın? Vebalı muamelesi yaptığınız bu insanlar ve çocukları artık bu hali kaldıramıyor. Bu denli dışlama, aşağılama mevzubahis ise KHK’lıların derdiyle dertlenmek üzerimize vazifedir. Her platformda bu konuyu dile getirmek boynumuzun borcudur. Zira muamele artık adeta bir soykırım boyutundadır.

Geçen hafta babası tutuklu lenfomalı Muhammet Eray’ı gündeme getirmiştim. Gerçekten toplumda büyük bir duyarlılık oluştu. Ümidimi kesmek üzere olduğum bu toplumun insanlarının insaf, vicdan, merhamet duygularından kopmadığını, aslında küllerin altında kalmış çok değerli bir korun olduğunu müşahade ettim. Her kesimden ehli vicdan yüreği sızlayarak elinden geleni yapmaya çalıştı. Etnisitesi ve siyasi, dini görüşü ne olursa olsun insanımızın insanlık paydasında buluştuğunu görmek bana bazen musibetlerden bir hayır çıkabileceği düşüncesini hatırlattı. Bundan cesaret alarak bugün bir başka yavrumuzun halini sizlere iletmek istiyorum. Çocuklarımız büyüklerle ilgili bir ceza çekmemelidir. Büyüklere verilen cezanın haklılığı veya haksızlığı bir tarafa çocuklarımızın gelişimine, hayatına, sağlığına etki edecek gelişmelere karşı olan hassasiyetimiz, tüm siyasi görüşlerimizin üstünde olmalıdır.

Zeynep Topçu şimdi 7 yaşında bir kızımız. Haziran 2016’da kan kanseri hastalığına yakalandığı anlaşılıyor. ALL tanısıyla Mersin’de Mart ayına kadar kemoterapi ve radyoterapi sürecine alınıyor. Süreç boyunca zayıflayan Zeynep bu arada talihsiz olaylar yaşıyor. KHK ile kapatılan bir okuldaki muhasebeci babası Eylül ayında tutuklanıyor, hemşire annesi ise 29 Ekim KHK’sıyla işten atılıyor. Bu travmalar sonrası aile Mersin’den anne babalarının yaşadığı Manisa’ya taşınıyor. Baba Anamur cezaevinde, anne ve çocuklar Manisa’da, maddi manevi oldukça zor bir süreç başlıyor. Zeynep yaşadığı ağır hastalık ve tedaviler yetmezmiş gibi bu ortamdan etkileniyor ve giderek hırçınlaşıyor. Her cezaevi ziyaretinde annesine çok özlediği babası için “yarım saat içinde babamla benden başkası konuşmayacak” diyerek babasına sımsıkı sarılıyordu.

Cezaevindeki baba için süreç çok zordur. 11 ay sonra Temmuz’da çıktığı ilk duruşma inanılmaz bir ertelemeyle 2018 Mart ayına erteleniyordu. Artık 3 çocuğu olan annenin üstündeydi ailenin tüm yükü.

Anne Güler hanım için süreç zor bir süreçti. 6 yaşındaki çocuğunu nasıl teselli edeceğini bilemiyordu. Ailenin başına gelişen felaketi mi anlatsın, dökülen saçlarıyla ilgili bir açıklamayı mı nasıl anlatsın, bilemiyordu. Zeynep tedavi boyunca annesinin teselli sözleriyle ikna oluyor ancak sonunda “hani dökülen saçlarım çıktığında babam cezaevinden çıkacak diyordun, saçım yeniden çıktı ama babam nerede” demesi karşısında Güler hanım gözyaşlarına boğuluyor, yavrusuna ne diyeceğini bilemiyordu.

Mart ayında biten tedavisinden sonra 1.5 ay önce aniden gelişen sol gözünde kayma ve baş ağrısı şikayetiyle Zeynep’i doktora götüren anne, yeni bir şok ile kafa içi basıncının arttığını öğreniyordu. Beyin omurilik sıvısı tahliyesiyle biraz iyileşme sağlanıyor, akabinde bu sefer Ege üniversitesinde daha yoğun bir tedaviye giriliyordu.

Zeynep’in ailesi şu anda ağırlaşan durum için yoğun bir uğraş içinde. Cezaevindeki babaya son gelişmeyi onu üzmemek için bildiremiyorlar. Durumu bana anlatan anneye elimden geleni yapma sözüm olduğu için konuyu burada aktarıyorum. Zira beyinle ilgili gelişen yeni hadisenin önlenmesi için 10 gün içindeacilen ilik nakli konusunda adım atılması gerekiyor. 2 abisinden ilik nakli için örnekler alınmış durumunda.. Ancak Almanya’da Zeynep’in kan örneklerinden yapılacak ilik nakli uygunluğuyla ilgili bir tahlil için yardımseverlerin desteğine ihtiyaç var.

KHK’lılar için bir sosyal ölüm öngörülüyor. KHK’lılar yalnız, KHK’lılar kimsesiz… Kendileri her türlü hukuksuzluğun, mahrum kılmanın hedefindeyken bu fırtınadan bir de çocukları etkileniyor. Zeynep de Eray gibi uzun süreli tedaviler sonrası yaşadığı üzücü ortamdan dolayı hastalığı nüksetmiş bir çocuk. Bir değil, iki değil her gün bu hasta çocukların kötüleşen halini duymak sadece bireylerin sağlığı için değil, toplum sağlığımız için hiç iyi değil. Bu çocukların hali her vicdan sahibinin vicdanını sızlatıyor, sızlatmalı. Artık ortaya çıkan bu son vakalarla haksızlıkların toplumda bir kırılma oluşturduğunu hatırlatmak istiyorum. Bu toplumu germenin hiçbir faydası yok, bunun zararıysa anlatılmakla bitmeyecek gibidir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin