Avrupa’da terör özgürlükleri vurdukça fatura Müslümanlara çıkıyor [Haber-Analiz: Hasan Cücük]

Batı’da 1990’lı yıllar boyunca küçük çapta terör eylemleri yaşanmıştı ancak 11 Eylül 2001’de İkiz Kulelere uçakla yapılan saldırı, ilk kez toplu bir alarma sebebiyet verdi. ABD Başkanı George W. Bush’un “Ya bizdensiniz ya da onlardan” söylemi, terörle mücadelede özgürlüklerin öncelik olmayacağını ima ediyordu. Avrupa’da radikal İslamcı terör ilk kez 11 Mart 2004’te Madrid’de ve 7 Temmuz 2005’te Londra’da büyük çapta eylemler yapmıştı. Avrupa’nın önünde iki seçenek vardı: Ya Bush gibi ‘güvenlik doktrini’ uygulayacak ya da özgürlüklerden taviz vermeden mücadeleyi sürdürecekti.

AVRUPA’NIN YOLU

terör spot 1Madrid ve Londra saldırılarına rağmen Avrupa özgürlükçü tavrından taviz vermedi. Terörle mücadele adına bireyin hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasına Avrupa ülkeleri karşı çıkarken, vatandaşlarını tedirgin edecek abartılı önlemler almaktan uzak durdular. Elbette gerekli güvenlik tedbirleri alınıyordu ama tabiri caizse bu tedbirler vatandaşın gözünün içine sokulacak kadar olmuyordu. Ancak El Kaide’nin üstlendiği Madrid ve Londra saldırılarının ardından ‘radikal İslamcı terör’ medyada ve toplum hafızasında yer etmeye başlamıştı.

Avrupa, ayrılıkçı sol/Marksist grupların terör eylemlerine uzun yıllardan beri aşinaydı. Ancak bu saldırılar ‘terör’ sözcüğünü ‘radikal İslamcılar’ ile eşitledi. İstihbarat örgütleri yıllık terör değerlendirmesinde ilk sıraya ‘İslamcı terörü’ yerleştirdi. Özellikle Pakistan, Filistin ve Afgan kökenli göçmenlere ait camiler istihbarat örgütlerince yakın takibe alındı. ABD, Afganistan işgali boyunca Taliban’a Avrupa’dan gelip katılan cihatçılarla ilgili bilgileri Avrupalı makamlarla paylaşıyordu.

SURİYE GÖZ KORKUTTU

Suriye’de iç savaşın başlamasıyla Avrupa’daki terör algısı da farklı bir evreye ulaştı. Savaş Suriye’de oluyordu ama Avrupa’nın sorunu bu ülkeden gelen mülteciler değil tam tersine Avrupa’dan bu ülkeye giden ‘kutsal cihatçılar’ olmuştu. AB polis teşkilatı Europol’un hazırladığı rapora göre, 5-6 bin civarında Avrupalı ‘kutsal savaşçı’ Suriye’de Esed’e karşı savaşıyordu. Suriye’ye giden bu isimler ‘cihad turisti’ olarak tanımlanırken, bu ‘turistlerin’ Avrupa’ya geri dönme ihtimalleri Avrupalı güvenlik makamlarını ciddi anlamda korkutmuştu.

Avrupa’nın güvenlik konsepti Suriye iç savaşıyla birlikte hızla değişiyordu. Bunu yaşayarak bizzat görüyorduk. Örneğin Danimarka Parlamentosu’na daha önce ana kapıdan ister ziyaretçi ister basın mensubu olun elinizi kolunuzu sallayarak giriyordunuz. Şimdi ise özel bölümden X-ray cihazından uçağa binerken yapılan arama gibi üzeriniz aranıp öyle girebiliyorsunuz. Sadece parlamentoya değil. Mahkeme salonlarına girerken de aynı işleme tabi tutuluyorsunuz.

2010 öncesi caddelerde MOBESE kameraları görmek mümkün değildi. Gündeme geldiğinde halk karşı çıkardı. Bugün ise tam tersi bir durum var. Kalabalık caddelerde kameralar arz-ı endam ediyor. Dün karşı çıkan halk bugün kameralara ses etmiyor. Çünkü ne kadar çok kamera varsa kendini o kadar rahat hissediyor. Halk artık güvenliği için kişisel özgürlüğünden istemeyerek de olsa taviz veriyor.

Ya uçağa binerken çekilen çile? Güvenlik kontrolü noktasında üzerinizdeki metalleri çıkarmanız yetmiyor. Parfüm, diş macunu vb şeffaf poşete koyuyorsunuz. 100 miligramdan fazla sıvıyı ne olursa olsun güvenlik noktasından geçirmeniz imkânsız. Yetmez gibi son dönemde bir de vücut ısısına duyarlı özel cihazdan kontrol ediliyorsunuz.

İSVEÇ BİLE!

terör spotParanoya noktasına varan kontroller var artık Avrupa’da. Haksızlar mı? Ocak 2015’te mizah dergisi Charlie Hedbo, 13 Kasım 2015’te Fransa’nın başkenti Paris’te eş zamanlı silahlı ve bombalı saldırılar, 22 Mart 2016 Belçika’nın başkenti Brüksel’de havalimanı ve bir metro istasyonundaki intihar saldırıları oldu. Bu saldırılarda 177 kişi hayatını kaybederken, terör eylemlerinin tamamını IŞİD üstlendi. Son bir yılda ise bombalı saldırılar yerini kamyonla yapılan terör saldırılarına bıraktı. Nice, Berlin, Londra’dan sonra kamyonlu terörün son hedefi Stockholm’dü. Terör eylemlerinin bu kadar ‘ucuza’ yapılıyor olması, güvenlik önlemlerini de daha ‘pahalı’ hâle getiriyor.

Kamyonlu terör saldırılarından sonra Avrupa’da trafiğe kapalı caddelerin girişlerine beton bloklar konmaya başlandı. Gerekçe malum: Direksiyon başına geçen bir teröristin masum insanlara zarar vermesini önlemek. İnsanlar sokağa çıkarken artık daha tedirginler. Çünkü İsveç gibi göçmen dostu bir ülke teröre hedef oluyorsa hiçbir ülke artık güvende değil demektir. Sadece geçen yıl İsveç 120 bin Suriyeli mülteciyi kabul etti. 8,5 milyon ülke nüfusunun yüzde 25’i yabancı kökenli. Dil, din, ırk ayrımı yapmadan herkese kapısını açan bir ülke İsveç. Bir Avrupalı olarak düşünün İsveç’i vuran terör nereyi vurmaz ki?

MÜSLÜMANLAR ZORDA

Avrupa topraklarında her terör saldırısı, 30 milyon Müslümanı zor durumda bırakıyor. Maalesef teröre karşı güçlü bir tepki veremiyoruz. İçinde yaşadığımız ülkenin sorunları yerine binlerce kilometre uzaktaki ‘anavatanın’ gereksiz gündemleriyle meşgul oluyoruz. Hatta içimizdeki bazı ‘beyinsizler’ terörü öven, ölen masumlar için ‘oh olsun’ diyen sosyal medya paylaşımlarıyla milyonları daha da zor durumda bırakıyor. Gerçi bu milyonların çoğunun yaşadığı ülkeyi hedef alan terörden bile haberi olmuyordur.

Teröristlerin çoğunlukla ‘Müslüman’ kökenli olması, milyonları doğal olarak zanlı yapıyor. Her ne kadar ‘Müslüman terörist, terörist Müslüman olmaz’ desek de hayatın gerçeği farklı maalesef. Batı’yı ‘şeytan, haçlı’ olarak gören milyonların varlığı da ayrı bir dert. Avrupalının ‘İslamcı terör’ demesine itiraz edelim ancak neden bu kavramın ortaya çıktığını da sorgulayalım.

Avrupa güvenliği için mecburen kişisel hürriyetleri kısıtlayacak, hürriyeti kısıtlanan halk da bunun müsebbiplerine elbette sempati duymayacak. Kaybeden sadece Avrupalı olmayacak. Asıl kaybeden biz (göçmen-Müslüman) olacağız. Terör eylemleriyle maalesef bir medeniyetler savaşının fitili ateşleniyor ve Müslüman ‘makamlar’ hiçbir şey yapmıyor…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin