Ankara iademi istemiş, demek ki doğru yoldayım 

YORUM | TARIK TOROS

Türkiye, yüzlercesini “terörden arananlar” gri listesine aldığı gazetecilerden 26’sı hakkında, bulunduğu ülkelerden iade talepnamesi hazırlıyormuş.

Önceki uygulamanın aksine bu defa bakanlık bülteni, Sözcü’ye paslanmış. Oradaki Süleyman Soylu aparatı da kelimesine dokunmadan gazetesine basmış. 

Kopyala yapıştır metin, Halk TV “ana haber” bülteninde 4,5 dakika kadar yer buldu kendine. 

Yine önceki uygulamaların aksine…

Aynı metin, aynı fotoğraflarla Oda TV, İYİP’e yakın Yeniçağ gibi mecralarda çıkarken.. Ne Anadolu Ajansı’nda ne de Sabah gibi Saray’ın amiral gemisinde yer aldı. 

Havuz basını -belli ki talimatlıydı- özellikle kenarda durdu bu sefer.

Muhalefete yakın medya üzerinden servis amaçlanmıştı.

Peki bu neden ve nasıl oldu?

Nasıl yorumlanmalı?

Amaç ne?

Hedef gerçekten bu gazeteciler mi, yoksa başka mı?

**

Dokuz maddede topladım.

BİR: Rejim seçime doğru iki cepheyi kontrol altına alabilmiş değil; sosyal ağlardaki paylaşımlar ve yurt dışındaki gazeteciler. Devletin tüm olanakları ile bastırdılar, 8-10 yıl geçti, sonuç alamadılar. Buna rağmen “ne koparırsam kâr” diyor ve paralı trolleri ve (bu defa muhalif) medya unsurları ile yıpratma politikalarını güncelleyerek devam ediyorlar.

İKİ: Bu talepnamelerden gazetecilerin Türkiye’ye iadesi çıkmaz. Olay seçim endekslidir, iç kamuoyuna dönük bir hamledir. “Bu gazetecileri izlemeyin, yayınlarınızda atıf yapmayın, paylaşmayın” mesajıdır. Rejim, seçime en fazla 5 ay kala “ayrıkotu” istemiyor. Listede daha önce iade talebi dikkate alınmamış, reddedilmiş isimlerin olması da iç politika şovunu açığa çıkarıyor. 

ÜÇ: Gazetecilerin iade edilmeyeceğini çok iyi biliyorlar. Operasyonun bir amacı da, hedef kişilerin ve ailelerinin psikolojilerini bozma, onları işinden gücünden alıkoyma, etkisizleştirme.   

DÖRT: Peki, Sözcü-Halk TV gibi mecralar, apaçık Süleyman Soylu servisi olduğu belli bu projeye neden “evet” dediler? Hele hele, patronu 5 yıla yakındır “fetö firarisi” pozisyonunda olan Sözcü, bu operasyona neden alet olur? Cevabı basit. Onlar da içinde bulundukları medya düzeninde yurt dışındaki isimleri istemiyorlar. Bağımsız gazetecilik, topyekün dibi görmüş ülke medyası ve siyaseti için “cilalarını” döken büyük risk.

BEŞ: Tabi haberin Sözcü ve Halk TV’de çıkması için listeye dikkat edilmiş, Can Dündar, İlhan Tanır, Kerim Has gibi isimler çıkarılmış. Oysa onların isimlerinin altında da “fetö firarisi” yazıyor, tıpkı Bülent Korucu, Cevheri Güven, Adem Yavuz Arslan, gibi. 

ALTI: Gri listedeki yüzlerce ismin bir kenara bırakılıp sadece 26 gazetecinin cımbızlanması, (aynı örgütten aranıyor göründüğü halde) kimi aktif gazetecilerin özellikle muaf tutulması, hem “seçmece” yapıldığını hem de amacın başka olduğunu gösteriyor. Köşesine çekilmiş isimlere dokunulmamış. Listeye giren isimler itibariyle aktif gazetecilerin hedeflenmesi, konunun siyasi olduğunun, yayınların can sıktığının göstergesi.

YEDİ: Ankara, iadesini istediği gazetecilerle ilgili olarak çoğu eski, yanlış, birbirini tutmayan ve tutarsız, masa başı üretilmiş gerekçelere sığınıyor. Bu da çaresizliğinin ve sıkışmışlığının göstergesi. 

SEKİZ: Erdoğan, olası diplomatik krizlerde bu isimleri masada pazarlık unsuru olarak tutmak istiyor. İsveç’in NATO üyeliği konusunda Bülent Keneş ismini her defasında telaffuz ediyor olması da bunu gösteriyor. 

DOKUZ: Listedeki isimlerin “terörist” olmadığını herkes biliyor. Politik bir savaş bu. Ülkedeki gazeteci milleti epeydir şuurunu yitirdi. Kendi arkadaşlarından biri terörden alınınca medya mahallesi basar yaygarayı. Gelgelelim, iktidarın yayınladığı “öteki mahalle” listelerini alıp aynen kopyalayıp basmaktan çekinmez. Bu sicil bile ülke basınını geri dönüşüm tesisine yollamak için yeter, artar.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin