Anayasa Mahkemesi üyelerinin özel gündemi!

YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN

Ankara’da çok söylenir: “İstanbul Bizans ise Ankara ‘kahpe Bizans’tır.”

Buradaki kasıt tabi ki ayak oyunları, kumpaslar, tuzaklar ve akıl sır ermeyen dalavereler.

Gerçekten de Ankara oyunlarına akıl sır ermez. Özellikle de yüksek yargı içerisinde dönen dolaplara.

Nitekim eski Adalet Bakanlarından Cemil Çiçek yaptığımız bir sohbette “Bunca yıllık siyasetçiyim, siyasetin her kademesinde bulundum. Ama siyaseti yargıda, özellikle de yüksek yargıda gördüm,” demişti.

Dahası yargı merkezli siyasi hamleler, ayak oyunları hep perde arkasında döner ve ancak dikkatli gözler fark edebilir.

Dışarıdan bakıldığında sıradan gözüken ya da anlam verilemeyen birçok gelişmenin bir tarafı bu ayak oyunlarıyla ilintilidir. (Duvarların dili olsa da kritik kararlar öncesi el değiştiren paraları anlatsa… Mesela Rüzgarlı Sokak’ta dönen pazarlıkları!)

Bir bakıma ünlü düşünür (!) Reza Zarrab’ın “Rüşvete meyilli herkesin bir fiyatı vardır” sözünün en geçerli olduğu alanlardan birisi yine yargı camiasıdır.

Bu arada Zarrab’ın yargı camiasında karşılığı olan meşhur başka sözleri de var – peşin verme ile ilgili – ama buraya aktarmayı bile ayıp sayıyorum.

AYM ÜYELERİNİN KRİTİK GÜNDEMİ

Gelelim sadede.

Her ne kadar kararları alt derece mahkemeler tarafından kâle alınmasa da Anayasa Mahkemesi (AYM) çok önemli bir kurum ve gündeminde çok önemli konular var.

Doğal olarak yüksek mahkeme üyelerinin de ajandaları “kritik davalarla” doludur diye düşünebilirsiniz.

Fakat gerçek öyle değil.

En azından mahkeme üyelerinin büyük bir kısmının. Üyelerin birçoğunun gündeminde başka bir mahkeme başkan olmak var.

Açayım…

İsmi kamuoyunda çok bilinmese de Uyuşmazlık Mahkemesi (UYM) diye bir kurum var. 1945’te kuruldu ve temel görevi adli ve idari yargı arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını çözmek.

Bu mahkemenin başkanları AYM üyeleri arasından seçiliyor.

4 yıl görev yapan UYM başkanları aynı zamanda Anayasa Mahkemesi’nde görevlerine devam ediyorlar. AYM’deki toplantılara katılıyor, kararlara imza atıyorlar.

Buraya kadar sorun yok.

Ancak şeytan ayrıntıda gizlidir dedikleri durum başkanların görev sürelerinde ortaya çıkıyor.

Kurulduğu günden 2016’ya kadar toplam 19 AYM üyesi UYM başkanı olmuşken son 6 yılda 5 kez başkan değişti. Mesela AYM üyelerinden Ahmet Akyalçın tek başına 7 yıl süreyle UYM başkanlığı yapmıştı.

Peki ne oldu da son 6 yılda 5 başkan değişti? Bu baş döndüren başkan değişikliklerinin sebepleri neler?

İşte girişte bahsettiğim Bizans oyunları burada dönüyor: Akçeli işler, maddi imkanlar ve koruma-şoför gibi ekstralar.

“Koskoca AYM üyeleri bu tip ayrıcalıkların peşine mi düşüyor?” diyenler varsa “senin de canın sağ olsun” deyip devam edelim.

Mesela 2008’deki AKP’yi kapatma davası sırasında Erdoğan lehine oy kullandığı için ödüllendirilen ve UYM Başkanı olan Serdar Özgüldür döneminde inanılmaz bir ödenek artışı yapıldı.

Tabi ki bu artış ‘yukarı’nın onayıyla oldu.

En kritik müdahale ise Koruma Hizmetleri Yönetmeliğinde yapıldı. Mevcut düzenlemede UYM başkanları “görev süresince korunacak” kişilerdendi.

Ancak yeni düzenlemeyle UYM başkanları “görevden ayrıldıktan sonra taleplerine bakılmaksızın korunacak kişiler” (MİT başkanı gibi) listesine alındı.

Bu kişilere tahsis edilen korumalar, araçlar ve onların tüm giderleri ilgili kuramlarca sağlanıyor. Yeni düzenleme UYM bütçesini inanılmaz arttırdığı gibi başkanlara da ‘uygun gördüğü’ her türlü harcamayı yapma yetkisi verdi.

Hal böyle olunca da UYM başkanlığı herkesin oturmak için can attığı bir makama dönüştü. Nitekim son 6 yılda 5 başkan değişmesinin nedeni de bu.

Yani ballı bir makama dönüştürülen, ömür boyu koruma ve araç tahsis edilen makam AYM üyeleri arasında “kardeş payı” olarak dağıtılmaya başlandı.

Ama buradaki kritik nokta Saray ile uyumlu olma.

Eğer iktidarın hoşuna giden türden kararlara katılıyorsanız UYM başkanı olma sırası size de geliyor.

Bu aşamada size UYM başkanlarının kariyerlerinden örnekler verebilirim ama mahkemenin websitesinden kendiniz de görebilirsiniz.

Yine de  kısa bir özet verecek olursam… Serdar Özgüldür emekli olurken yerine 2 yıl sonra emekli olacak Nuri Necipoğlu seçiliyor. Onun görev süresi bitince yerine Hicabi Dursun seçiliyor.

Ancak Hicabi Dursun daha iki yıl görev süresi varken başkanlık yetkileri, imkanları ve ekstra maaş imkanlarını ilginç bir şekilde kenara koyup istifa etti.

Onun yerine de emekliliğine beş ay kalmış Burhan Üstün UYM başkanlığına seçildi. Emekliliğine beş ay kalmış birini kritik bir koltuğa oturtmanın gerçek nedenini tahmin etmek zor değildir sanıyorum.

“Ballı koltuk” daha sonra emekliliğine bir yıl kalan Mümtaz Akıncı’ya geçti. O da ‘iyi imkanlarla’ emekli olma hakkına kavuşurken sıra dışı bir şey oldu.

AYM üyesi Engin Yıldırım’ın görev süresi 9 Nisan 2022’de bitti. Beklenti onun da emekli olmadan önce kısa süre UYM başkanlığına geçerek “ballı koltuktan” istifade edeceği yönündeydi.

Ancak Engin Yıldırım çok tartışılan “ışıklar yanıyor” tweeti nedeniyle çizik yedi ve UYM başkanlığına seçilmedi. Engin Yıldırım da aslında Saray’ın hoşuna gidecek kararlara imza atmıştı ama bir tweet başına bela oldu.

Böylece Muammer Topal “makbul üye” kontenjanından UYM Başkanlığına seçildi ve halen bu görevde.

Onun da görev süresinin bitmesine az bir zaman kala ballı koltuğu bir başka makbul üyeye devretmesi kesin denebilir.

Üye dağılımına bakıldığında Topal’ın yerine emekliliğine bir yıl kalmış olacak olan Emin Kuz’un gelmesi kuvvetle muhtemel.

Özetle AYM’de kurulan “Ye kürküm ye!” düzeni böyle işliyor.

Sarayın makbul isimleri önce AYM’ye üye seçiliyor sonra da orada attıkları imzaların karşılığında “ömür boyu devlet imkanlarından yararlanma” imtiyazı ile ödüllendiriliyorlar.

Diyeceksiniz ki ‘FETÖ Borsası’nda bile milyonların havada uçuştuğu, kritik makamların bol sıfırlı rakamlarla dağıtıldığı bir dönem de bu kadar ufak rantların lafı mı olur?

Siz de haklısınız ama Saray hiçbir rant fırsatını sektirmeyince emrinde çalışan bürokratlar da Reis’in huyundan suyundan etkileniyorlar.

Halk kritik konularla ilgili nefesini tutmuş AYM’nin vereceği kararı beklerken AYM içinde ‘makbul üye’ kontenjanları ve ‘rant dağıtımı’ listeleri yapılıyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Başlarına gelecek her türlü hukuksuz yaptırımları bilmelerine ve ceplerinden çıkardıkları helal on onbeş liraya rağmen devletinin, milletinin, hukukun ve vazifelerinin izzeti ve iffeti için 17/25 büyük yolsuzluk operasyonunu gerçekleştiren yiğit ve mazlum kadrodan Yüce Rabbim ebeden razı olsun. Tez vakitte özgürlüklerine kavuşmalarını ve yarım kalan operasyonu tamamlamalarını Ya ADL ismi azamlı Mevlamdan niyaz ediyorum.

    • “Adalet geri gelecek, hak yerini bulacak” Bunlar beylik laflar ve gerçek dünyada karşılığı yok. En yakın çalıştığı insanları bile hak ve adalet için gerekirse derdest edecek kadar gözü kara insanları hiçbir hükümet yanında istemez. Kara akçelerin döndüğü kirli dünyalarda bu kadar temiz insanlara kimse yer açmaz. Artık kabul edin. Nasıl ki 80 darbesinin mahkemesi yapılamadı ise. Yapılan mahkeme de komik şekilde yaşı başı geçmiş 2 adamı tüm suçların sorumlusu yaptıysa, aynı şekilde bu işler de sürünür gider. Gerçekçi olup, gerçek beklentilere yönelmeli. insanların büyük bir kısmı eğitilmedikçe ne yukarıdan siyasetle, ne de aşağıdan birkaç babayiğitle bu iş olmaz

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin