Anadolu’da yeni bir millet inşa ediliyor

HABER YORUM | M. AHMET KARABAY

Türkiye, bir göç ve göçmen memleketi. Bunu aklımızdan çıkarmayalım. Osmanlı döneminde yaşanan göçleri bir tarafa bıraksak bile Cumhuriyet devrindeki göçler ciddi boyutta yaşandı. Ancak yakın zamana kadar olanlar Türk soylu veya kendini bu aileden gören milletlerden idi. Son 10 yılda yaşanan sığınmacı ya da daha açık ifade ile söyleyeyim göçmenlerin kimliğine bakarsak, Anadolu’da yeni bir millet inşa etme çabalarını görüyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti Göç İdaresi Başkanlığı’nın resmi internet sitesine baktığımızda göç dalgalarının belli yıllarda yoğunlaştığı görülür.

1922-1938 arasında Yunanistan’dan 384 bin,
1953’te Yugoslavya’dan 305 bin,
1949-1989 arasında Bulgaristan’dan 800 bin,
1979 İran İslam Devrimi sonrasında 1 milyona yakın,
1980 sonrasında Afganistan’dan 20 bin,
1991 Körfez Savaşı sonrasında 467 bin,
1992-1998 arasında Bosna’dan 20 bin insan Türkiye’ye göç etti.

Ancak Suriye’de çıkartılan iç karışıklıklar yüzünden 2011 Nisan ayından itibaren Türkiye’ye gelen sığınmacı sayısı ise resmi makamlara göre 3.6 milyonu buldu. Kayıt dışı kaçak girişlere bu rakamın 5 milyonu aştığı öne sürülüyor.

Cumhuriyet tarihi boyunca bütün göçlerin toplamından daha fazla insan Suriye’de çıkartılan iç savaş sonrasında Türkiye tarafına geçip hayatlarını burada idame ettirmeye başladı. Pek çok yerleşim biriminde yerli nüfustan daha fazla Suriyeli göçmen yaşıyor.

Bunun yol açtığı toplumsal ve ekonomik sorunları yıllardır tartışıyoruz. Daha da devam edeceğiz. Ne var ki tartışmalar daha çok göçmen karşıtı ve göçmen dostluğu zemininde sürdürülüyor.

Irkçılık temelli yürütülen bu tartışmalar doğru bir zemine oturtulmadığı için de sağlıklı bir sonuca varılması pek mümkün görülmüyor.

AFGANİSTAN CUMHURBAŞKANI GANİ: 10 MİLYON AFGAN MÜLTECİ OLABİLİR

Suriyeli sığınmacılar tartışmasının gündemden düşmediği sıralarda bu kez Afganistan’dan başlayan yeni bir göç dalgasını tartışmaya başladık.

Afganistan’da ABD ve Batılı ülkeler askeri birliklerini çekmeye başladıktan bu yana Taliban güçleri ülkedeki etki alanlarını güçlendirmeye başladı. Sınır kapılarının büyük kısmı Taliban güçlerinin eline geçti.

Gelişmeler üzerine muhtemel tehlikelere dikkat çeken Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani, 10 milyon Afganistanlının yakın bir gelecekte ülkeyi terk etmek zorunda kalabileceğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Gani’nin açıklamaları, Türkiye’yi nasıl bir riskin beklediğini gözler önüne koyması bakımından dikkat çekici.

Gani’nin açıklamalarının doğru olma ihtimalini güçlendiren elimizde önemli bir veri var. Taliban’ın etki alanını ülkede yaygınlaştırdığı dönem olan 1999-2000 yılları arasında 8 milyon Afgan, komşu İran ve Pakistan’a kaçtılar.

Son haftalarda ise Afganistan’dan gelip İran sınırından Türkiye’ye girişlerde patlama yaşandığına ilişkin haberler medyada yoğunlukla yer alıyor. Elimizde Göç İdaresi Başkanlığı’nın yaptığı resmi bir açıklama yok.

Son resmi veri sayılabilecek rakam 2019 yılına ilişkin. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından açıklanan rakamlar Türkiye’ye giren Afgan sığınmacı sayısının 170 bin olduğunu gösteriyordu.

Yoğunluğun 2021 yılının son üç ayında yaşandığı dikkate alınırsa bu rakamın nerelere vardığı konusunda bize daha sağlıklı bir fikir verebilir sanıyorum.

İran’a giren Afganistanlılar, İran’da Devrim Muhafızları tarafından ülkenin batı sınırına taşınıyor. İran’da zaten son 20 yılda 3 milyonu aşkın Afganistanlı şu veya bu şekilde girip ülkenin işgücü alanında önemli bir yer edinmiş durumda. Bu sıkıntıyı yaşayan İran, yeni bir göç dalgasına kucak açmak istemiyor.

Türkiye sınırdan çok yoğun kaçak giriş olduğunda müdahale edip deport etme yoluna gidiyor. Değilse bizim İran sınırımız, mayınların kaldırıldığı son üç yıldan bu yana “Yol Geçen Hanına” dönmüş durumda.

Afganistanlıların son dönemde Türkiye’ye akın akın gelmelerinde Türk yetkililerinin yaptığı açıklamaların önemli rol oynadığı öne sürülüyor. Van’da yaptığı göç haberleri ile dünya medyasına kaynak olan gazeteci Ruşen Takva’ya konuşan Afganistanlılar, “Biz Recep Tayyip’in ülkesine geldik. Burada bize sahip çıkılacak” diye konuşuyorlar.

Gazeteci Takva, Türk yetkililerinin medyaya yansıyan “Afganlar bizim Müslüman kardeşlerimiz. Türk-Afgan tarihi kardeşliği” yolundaki bilgilendirmelerin göçü cesaretlendirdiğini ve davet olarak nitelendirildiğini söylüyor.

EĞİTİMLİ TÜRKLER KAÇIRILIYOR, GELENLERE KUCAK AÇILIYOR İDDİASI

Yazımın başında Cumhuriyet tarihi boyunca önemli göç dalgaları ile gelenlerin sayısını ayrıntıları ile vermeye çalıştım.

Bu rakamları kabaca topladığınızda 3 milyona ulaşmıyor. Sadece Suriye’den gelen insan sayısı 5 milyon. Afganistan’dan gelenlerin de 1 milyonun hayli üzerinde olduğuna ilişkin bilgiler yaygın şekilde dillendiriliyor.

Türkiye son yıllarda Suriye’den, Irak’tan, İran’dan, Mısır’dan, Filistin’den yoğun bir göç ya da sığınmacı alıyor.

Öte yandan ülke, iyi eğitimli, çağdaş, laik, seküler bir hayat tarzını benimseyen insanlar tarafından yaşanmaz bir ülke olarak görülür oldu. Bundan dolayı Batılı ülkelere kaçıyorlar.

Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre 2019 yılında 330 bin 289 kişi Türkiye’den yurt dışına göç etti. TUİK 2020 yılı istatistiği 16 Temmuz’da yayınlayacağını duyurmuştu. Bildirilmeyen bir tarihe erteledi. Bunun için elimizde güncel bir veri yok maalesef.

Ama TUİK ve Göç İdaresi Başkanlığı’nın verilerine bakıldığında üzüntü verici bir tablo olduğu görülüyor.

Türkiye, eğitilmiş insan gücünü Batılı ülkelere gönderiyor, buna karşılık Ortadoğu ve benzeri ülkelerden nüfus ithal ediyor.

Yüzyıllardır birlikte yaşadığı Kürt halkı ile sorunlarını çözemeyen Türkiye Devleti, şimdiden yüzde 8-9 oranına sahip Suriye, Irak ve Afgan nüfusunun yol açtığı sorunları nasıl çözecek?

Kürt halkının siyasi temsilcisi olarak gördüğü HDP’ye tahammül edemeyen çevreler, yarın kurulması kaçınılmaz hal alacak olan Suriyeliler ve Afganistanlılar partilerine nasıl tahammül edecekler acaba?

“İktidar Anadolu’da Türk milletini azınlığa düşürme çabası içinde” yolunda ortaya atılan iddialar, yarın çözümü çok zor sorunları beraberinde getirecek.

Suriye’de yakın geçmişte hafızalarda yer eden vahşetlere imza atan IŞİD teröristleri şimdi nerede? Bu işi bilenlerin iddiasına göre, Suriyeli sığınmacı kılığında Türkiye’ye giriş yaptılar. Muhtemel bir kargaşada görevlendirilecekleri konuşuluyor.

Aynı şekilde Afganistan’dan da Taliban’dan kaçanların arasına Taliban’ın en vahşilerinin sızmayacağını kim garanti edebilir?

Pek çok kişinin zihnini kurcalayan ise başka bir soru var. “Acaba inşa edilecek yeni toplumla birlikte tarihte savaş kaybetmeden vatan kaybeden ilk millet biz mi olacağız?”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Bilmem altini cizmeye gerek var mi? TR724’ü begenirim. Yazarlarini vicdanli, birikimli ve aydin biliyorum. Ama bu yazi olmamis, bu siteye de yakismiyor.
    1. Bir defa komplo teorisi kokuyor. Iktidar bilincli olarak nüfus yapisini degistiriyor demenin bence temeli yok, en azindan ben göremiyorum. Bu iktidar benim icin de yere tükürülmüs balgam kadar tiksinti verici. Yine de böyle bir yaziya anlam veremiyorum.
    2. Bu yazi Avrupa ülkelerindeki asiri sagci veya sag populist kesimlerin söylemlerini cagristirdi bende.
    3. Türkiye’ye göcmenler mi akin ediyormus? Birakin gelsinler. Gerisini ülkenin politikasina yön verenler ve onlara destek veren halk düsünsün. Hem bu sekilde söylemlerdeki o parlak ifadelerin hayattaki karsiligini test etme imkani dogmus oldu.
    Ne denirdi? Muhacir-ensar, bir hosgörü medeniyetiyiz, komsusu ac iken yatan bizden degildir vs. Buyrun, meydan sizin. Kanitlayin hadi.
    Bene endiselendiren göcmenlerin dogu simirini gecmeleri degil, bati sinirini gecmeleri. Din kardesleri icin birinci derecede sorumlu bence Türkiye’dir.

  2. Yazi, atilan basligin altini doldurmuyor. O milleti insa eden kim, madem her sey bir kesmekes icinde, öyle bir milletin insa edildigini nasil iddia edebiliyoruz. Ayrica yazinin iktidardan ne bekledigi de belirsiz. Sanirim tek amac sagda solda söylenenleri toplayip iktidara bi sekilde vurmak. Iste buna angaje gazetecilik deniyor ve bugün zerre kadar ciddiye alinmamamizin en büyük sebeplerinden biri de bu.
    Bu yazi ayrica yorum niteligi de tasimiyor, olsa olsa bölük-pörcük, sübjektif ve son derece basarisiz bir analiz olabilir.

  3. Yorum yazayım dedim ama yukarıda İsmail Bey’in yorumunu görünce gerek duymadım. Lütfen yazar o yorumu birkaç defa okusun ve bu tür komplolara kapı açmasın.
    Özür dileyerek söylüyorum ki bu yazı tam bir ulusalcı faşist jargonuyla yazılmış.
    Bir de hiç empati yok. On binlerce cemaat mensubunun mülteci olduğu gözardı edilmiş.
    Selamlar

  4. ‘Öte yandan ülke, iyi eğitimli, çağdaş, laik, seküler bir hayat tarzını benimseyen insanlar tarafından yaşanmaz bir ülke olarak görülür oldu. Bundan dolayı Batılı ülkelere kaçıyorlar.’
    Bu cumlede dindarlari (ya da muslumanlari) asagilama tonu var. Milletimiz ve devletimize olan kuskunlukte geldigimiz nokta buysa size kolay gelsin, ben yokum bu adavette.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin