Altıparmak’tan OHAL Komisyonu eleştirisi: 150 bin başvuruyu bir komisyon ve sınırlı sayıda mahkeme nasıl çözecek?

AKP hükümetinin 15 Temmuz’dan sonra çıkarttığı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile mağdur olan yüzbinler için müracaat merci diye oluşturduğu Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu çözümsüzlüğü sürüyor.  Ankara Üniversitesi öğreti üyesi Yard. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, kişisel Facebook sayfasında komisyona ilişkin gelişmeleri değerlendirdi. Altıparmak, komisyonun absürtlüğü üzerine somut örnekler vererek, “685 Sayılı KHK hala daha davanın Komisyonun kararı aleyhine açılacağını öngörüyor. Bu durumda, idare mahkemesinin önünde ilk kararın, yani ihraç kararının değil Komisyonun kararının hukuka aykırılığı ileri sürülecek. Ancak Komisyonun kararını, Komisyon veya onun adına Başbakanlık değil o kararla hiçbir ilgisi olmayan husumet yöneltilen idare savunacak.” diye yazdı.

Altıparmak,  bir tek Komisyonun ve ardından sınırlı sayıdaki idare mahkemesinin 150 bin başvuruya bakmasının soruna çözüm üretmeyeceğini kaydetti.

Komisyonu’nun, kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarma ya da ilişiğin kesilmesi, öğrencilikle ilişiğin kesilmesi, dernekler, vakıflar, sendika, federasyon ve konfederasyonlar, özel sağlık kuruluşları, özel öğretim kurumları, vakıf yükseköğretim kurumları, özel radyo ve televizyon kuruluşları, gazete ve dergiler, haber ajansları, yayınevleri ve dağıtım kanallarının kapatılması, emekli personelin rütbelerinin alınması görev alanları olarak belirlenmişti.

Altıparmak’ın değerlendimeleri şöyle:

BU NEYİN DAVASI? OHAL KOMİSYONUNUN ABSÜRTLÜĞÜ ÜZERİNE

Binlerce kişinin OHAL KHKleri ile medeni ölüme terk edilmesinin ardından Ocak ayında 685 sayılı KHK ile bir Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmasına karar verilmiş ancak KHK’nin Geçici 1. maddesine göre 1 ay içinde atanması gereken üyeler aylarca atanmamıştı.

KHK’nin yayımlandığı ilk günden beri bu Komisyonun etkili bir hukuk yolu olmadığını, sadece vakit kazanmaya yönelik bir adım olduğunu dile getirmeye çalışmıştık. Bununla birlikte, daha Komisyon kurulup çalışmaya başlamadan bu kez 690 Sayılı KHK ile yapılan yeni düzenlemeler bu görüşümüzü güçlendirmekle kalmadı, bir de son derece absürt bir duruma vücut verdi. Bu kısa notu, bu absürtlüğü açıklamak için yazmak zorunlu oldu.

685 Sayılı KHK, sadece Komisyon kurmakla kalmamış bu Komisyon kararlarına karşı yargı yoluna başvurulmasını da düzenlemişti. KHK’nin 11. maddesine göre “Komisyon kararlarına karşı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenecek Ankara idare mahkemelerinde ilgilinin en son görev yaptığı kurum veya kuruluş aleyhine iptal davası açılabilir”. Bununla birlikte, 685 Sayılı KHK bu davada husumetin kime yönlendirileceğini belirtmemişti. Hem Komisyonun en çok üyesini Başbakan atadığı için hem de merkezi idare adına karar aldığı için husumetin Başbakanlığa yöneltileceği konusunda genel bir kanı vardı.

Ne var ki 690 Sayılı KHK daha Komisyon çalışmaya başlamadan bunu değiştirdi. 690 Sayılı KHK’nin 53. maddesine göre “Komisyonun karara bağladığı dosyaya ilişkin olarak Komisyonda bulunan tüm evrak, birinci fıkra kapsamına giren dosyalarda ilgilinin son görev yaptığı kurum veya kuruluşa, ikinci fıkra kapsamına giren dosyalarda ilgili kurum veya kuruluşa, diğer dosyalarda ise ek 1 inci maddeye göre husumetin yöneltileceği kurum veya kuruluşa devredilir.” Aynı KHK’nin 54. maddesine göre ise “Komisyon kararlarına karşı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenecek Ankara idare mahkemelerinde ilgilinin en son görev yaptığı kurum veya kuruluş aleyhine iptal davası açılabilir. Bu davalarda ayrıca Başbakanlığa husumet yöneltilemez”. Ayrıca 685 Sayılı KHK’ye eklenen Ek 1. Maddeye göre davanın hangi idare aleyhine açılacağı tek tek sayılıyor.

Şimdi gelelim konunun niye absürt olduğuna. 685 Sayılı KHK hala daha davanın Komisyonun kararı aleyhine açılacağını öngörüyor. Bu durumda, idare mahkemesinin önünde ilk kararın, yani ihraç kararının değil Komisyonun kararının hukuka aykırılığı ileri sürülecek. Ancak Komisyonun kararını, Komisyon veya onun adına Başbakanlık değil o kararla hiçbir ilgisi olmayan husumet yöneltilen idare savunacak. Bir örnekle açıklayalım. Diçle Üniversitesinden ihraç edilmiş bir kişinin başvurusu Komisyon tarafından reddedildiğinde davayı Ankara İdare Mahkemelerinde Dicle Üniversitesi aleyhine açacak, Dicle Üniversitesi de Komisyonun kararının neden doğru olduğunu savunacak. Ayrı tüzel kişiliği olan Dicle Üniversitesi, kendisine atfedilemeyen bir işlemi savunmakla görevlendiriliyor. Bunun başka bir örneği var mıdır bilmiyorum. Ama bunun yol açtığı saçmalığı somutlaştıralım:

 

  1. Ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan Dicle Üniversitesi, kendi yapmadığı işlem için niye dava ediliyor? Kendi yapmadığı işlemi niye savunuyor?
  2. Komisyonun kararında usul hatası olduğu ileri sürülüyorsa, bunu Dicle Üniversitesi’nin avukatları nasıl ve neye göre savunacaklar? Bunun gerekçesini olsa olsa Komisyonun bilmesi gerekmez mi?
  3. İşlem Ankara’da yapıldığı ve dosya da Ankara’da bulunduğuna göre, dosya neden Diyarbakır’a gönderiliyor ve sonra savunma için Dicle Üniversitesi tekrar Ankara’ya yazıyor?

Diyelim ki davanın konusu Komisyonun kararı değil ilk alınan ihraç kararı olacak. O zaman da şunu sormak gerekmez mi? Madem ilk karar alan idare dava edilecek, bu Komisyon neden kuruldu? Komisyon kararı olmaksızın, doğrudan idarenin dava edilmesi, mağduriyetlerin büyüklüğü ve iş yükünün ağırlığı düşünüldüğünde usul ekonomisine daha uygun olmaz mıydı? Hem de bu durumda davalı idarenin, İdari Yargılama Usulü Kanununa göre genel yetkili mahkemelerde dava edilmesi gerekmez miydi? Şimdi olduğu gibi bir tek Komisyonun ve ardından sınırlı sayıdaki idare mahkemesinin 150 bin başvuruya bakması yerinde bu devasa iş yükü paylaştırılmış olmaz mıydı? Üstüne üstlük de bunun için Komisyonun kurulması için aylarca, karar vermesi için yıllarca beklemeye gerek kalmazdı.

OHAL Komisyonu zaman kazanmak için uydurulmuş etkisiz bir hukuk yolu dediğimizde dahi bu kadar absürtlüğü öngörememiştik. Şimdi şöyle bir mucize ile karşı karşıyayız: Merkezi idarenin işlemini, o işlemle hiçbir ilgisi olmayan idareye karşı, o idarenin tabii olmadığı bir mahkeme önünde dava edeceğiz.

Kalan küçük aklımızı da almak istiyorlar!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin