ANALİZ | SEMİH ARDIÇ
Almanya, Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Temmuz 2016 Darbe Tiyatrosu’nu kendisinin nihaî hedefi olan ‘tek adam rejimi’ni inşa fırsatına dönüştürmesine artık tahammülü kalmadığını 20 Temmuz’da ilan etmişti. Berlin, Erdoğan’ın kendilerine daha nazik bir dille cevap vermesini inandırıcı bulmadığı gibi Başbakan Binali Yıldırım’ın Çankaya Köşkü’nde 19 Alman şirketinin temsilcilerini kahvaltıda ağırlayıp fişleme skandalı için bizzat özür dilemesini de dikkate almadı.
Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in ipuçlarını verdiği müeyyide paketinin ağırlığı her geçen gün farklı mahfillerde hissediliyor. 10 Alman’dan 8’inin müeyyideler için iktidara destek vermesi Türkiye’ye matuf siyasetin daha fazla sertleşeceğine işaret ediyor. Almanya iktidarı, muhalefeti, iş âlemi, sokaktaki insanı ve medyası ile Erdoğan’a karşı yek vücut oldu.
ANKARA, AVRUPA’YI KAYBEDERKEN
680 Alman şirketini ‘terörle irtibatlı’ diye fişle, listeyi Interpol’e ver, gazeteci ya da aktivist olmasına aldırmadan Alman vatandaşlarını Türkiye’de keyfî bahanelerde hapse at. Avrupa Birliği (AB) kriterleriyle taban tabana zıt hukuk ihlallerine imza at. Akabinde göstermelik bir kahvaltı ile hepsini tatlıya bağlayacağını zannet! Bir kahvaltıyla tatlıya bağlanamayacak kadar ağır bir krizin ayak sesleri bütün Avrupa’dan işitiliyor.
Almanya’da Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) başbakan adayı Martin Schulz, “Erdoğan’dan benim gibi birçokları başında hoşlanmıştı. Zira Türkiye’yi Avrupa’ya yaklaştırmak istiyordu. Bu, bu süre içerisinde tam tersine dönüştü. Erdoğan idam cezasını gerçekten yürürlüğe sokacak olursa o zaman Avrupa Birliği’ne kapıyı kapatmış olur” sözleri ile sanki Erdoğan’ın iktidara geldiği ilk senelerde çizdiği profile aldanan milyonların hissiyatına tercüman oldu.
ARTIK YETER, MEDYADAN ELİNİ ÇEK
Bir sene geride kalırken 15 Temmuz’un kurgu olduğuna dair itiraflar peşi sıra gelirken o sıcak günlerde ‘mağdur’u oynayan ve bütün dünyanın dikkatini esas mağduriyetlerden başka tarafa çeviren Erdoğan’a ‘artık yeter’ deniliyor. Son kriz vesilesi ile AB üyeliğinin olmazsa olmazları çok sesli medya, bağımsız yargı ve hukuk devletinden vazgeçilemeyeceği hatırlatılıyor.
Madem Erdoğan, AB’yi kendi ikbali uğruna manivela gibi görüyor o halde bu oyuncağı elinden almanın vakti geldi de geçiyor bile. Almanya sadece Erdoğan’ın kendisine kurduğu tuzağın hesabını sormuyor, aynı zamanda AB üyesi diğer 27 devleti de Erdoğan oportünizmine karşı tavır almaya davet ediyor.
İHRACAT KREDİLERİ KESİLDİ, YATIRIM YOK
Almanlar, artık Erdoğan’ın anlayacağı dilden konuşuyor. Hem 3 milyondan fazla gurbetçiyi huzursuz etmemek hem de Erdoğan’a koz vermemek adına birebir ağız dalaşına girmeden netice alma ihtimali yüksek hamlelerle ilerliyorlar. İhracat kredileri kesildi. Avrupa Yatırım Bankası’na ‘Türkiye’ye yeni kredi tahsis etme’ mesajı verildi.
En son hamleyi Reuters duyurdu. Alman Hükûmeti, Türkiye’de demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin korunmasını sağlamak için Avrupa Birliği’ne malî baskıyı artırma çağrısı yaptı.
Berlin’den Brüksel’e gönderilen belgede, AB’den, Türkiye’ye üyelik müzakereleri çerçevesinde yapılan malî yardımın tamamen kesilip kesilemeyeceğini araştırması talep ediliyor.
BERLİN’DEN AB’YE: ERDOĞAN’A O KOZU VERMEYİN
Almanya, milyarlarca Euro desteğin Erdoğan’ın kendi iktidarını pekiştirmek için kullanmasını en azından bu saatten itibaren istemiyor. Bunlarla mahdut değil talepler. AB ile Türkiye arasında Gümrük Birliği’nin tadil edilmesi için müzakere masasına oturulmasının son hâdiseler muvacehesinde mümkün olmadığına işaret etti.
Temel hak ve hürriyetlerin ihlali devam ederken Erdoğan’a böyle bir kozun verilmesine karşı çıkan Almanya, ‘AB üyelerinin şu anda AB Komisyonu’na bu konuda vekâlet vermekten uzak durması gerektiği’ ikazında bulundu.
Avrupalı yetkililerle AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hahn’a iletilen o kritik belgede, “Yaptığımız yardımlar doğrudan sivil toplumun yararına olmalı” ifadesine yer verildi.
Bu da gösteriyor ki Almanya hem kendi cenahından hem de AB üzerinden Türkiye’yi demokrasi minderine geri çekmek için gayret sarf edecek. Bütün ikazlara ve kararlı duruşa rağmen muvaffak olunamazsa ‘bizimle değilsin’ kararının tebligatı için de hazırlık yapılıyor.
TURPUN BÜYÜĞÜ HEYBEDE Mİ?
Berlin, Türkiye’de demokrasi ve hukuk devletinin yerine ikame edilen tek adam rejimine ‘dur’ denilmesi için ilan ettiği tavır değişikliğini her geçen gün berraklaştırıyor.
Erdoğan ve yakınlarının müteşebbis tanımına giren faaliyetlerinde ilginç bağlantılar tespit edildiği konuşuluyor ki yakında bunlardan bazıları hakkında adlî tahkikat açılması sürpriz olmaz. Almanya’nın büyük şehirlerinden birinde bir otelin el değiştirmesi esnasındaki bavul ticaretinden imam kılıklı MİT ajanlarına kadar hepsi not edilmiş. Erdoğan adına fişleme yapan konsolosluk memurlarına kadar nice hukuk ihlalinin bilgi ve evrakı Almanya’nın elinde.
Almanların sükûneti tek başına bazılarında hatalı bir kanaate sebebiyet vermişse aynı kişiler bundan sonra olabilecekler hakkında şu Alman atasözüne kulak kabartabilir: “Auge um Auge, Zahn um Zahn / Göze göz, dişe diş.”