Allah’a kurban: Sıratta burak, kardeşe can!

YORUM | CEMİL TOKPINAR

2017 yılıydı. Kurban bayramına birkaç gün kalmıştı. Aile fertleri olarak hazırlıklarımızı tamamlayıp kurbanlarımızı yurt dışında kestirmek üzere ilgili arkadaşımıza bedellerini vermenin plânını yapıyorduk. Acaba kimden kurban alabilirim diye düşünürken aklıma küçük çocuğum geldi. Odasında dersiyle meşguldü. Çağırdım. Başladım kurbanın önemini anlatmaya.

“Bak oğlum” dedim. “Bayram yaklaşıyor. Keseceğimiz kurbanlıkların hazırlığını yapıyoruz.”

Güldü. 

“Baba ben de çok heyecanlanıyorum, bayram geliyor” dedi. “Şimdi hicret de ettik. Bir taraftan bayram geliyor diye seviniyorum, bir taraftan da fazla çevremiz olmadığı için harçlık toplayamam diye üzülüyorum.”

Herkesin derdi de, sevdası da başkaydı. Önce ümit vermek istedim.

“Öyle düşünme oğlum” dedim. “Ailemiz, az da olsa akrabalarımız var. Ben çok bereketli geçeceğine inanıyorum.”

Kim bilir, para biriktirip ne almayı düşünüyordu. Bense mevcut paraya göz koymuştum. Hamdolsun Ramazan ayının tümünü oruçlu geçirmeye başlayalı iki yıl olmuştu. Kurban vermeye de alıştırmam gerekir diye düşünmüştüm. Gerçi Türkiye’de küçük yaşlardan itibaren infaka başlattığım için paylaşmaya yabancı değildi.

Tekrar konuya girdim.

“Biliyorsun, kurbanımızı yine yurt dışında daha muhtaç olanlara göndereceğiz” dedim. “İstiyorum ki, abin gibi sen de harçlıklarından bir kurban parası ver. Çünkü yılda bir kez et yiyen kardeşlerimiz var. Belki bugünü dört gözle bekliyorlar. Kurban hem Sırat köprüsünde burak olup bizi cennete uçuracak, hem kardeşlerimize büyük bir yardım olduğu için çok büyük sevap almamıza sebep olacak. Bu fırsatı kaçırmayalım.”

Daha neler anlatacaktım ki, beni bırakıp odasına gitti. Eyvah, galiba üzerine fazla gittim diye düşünürken elinde bir miktar parayla çıktı geldi.

“Birazcık eksiği var ama bütün param bu kadar” dedi. 

Şaşırdım. Ben zannediyordum ki, ikna etmek için birkaç dakika konuşacağım. O birkaç cümleyle razı olmuştu. Kumbarasından getirdiği tüm parasını aldım.

“Üzerini ben tamamlarım, sevabın hepsi de senin olsun” dedim.

Dikkat ettim, hiçbir üzüntü eseri yoktu. Aksine sevinçliydi. Ancak biraz düşünceli gibiydi.

“Baba, hayvan kurban edilirken, hani isimler okunuyor ya.”

“Evet.”

“İşte o anda videosunu çekip bana gönderebilirler mi?”

“Söyleriz, herhalde gönderebilirler” cevabını verdim.

Hayatta ilk kez kurban keseceği için çok meraklanmıştı. Kendisi adına kesildiğini görmeyi heyecanla bekliyordu. Nihayet beklediği gün geldi. Videosunu izlerken çok mutlu oldu.

Artık her sene kurban parası biriktirmeye başladı. Bu sene de başkasından kurban topladı.

Her sene aile fertlerinden en az birer kurban almaya çalışıyorum. Her ne kadar durumlarımız fakirane olsa da hiçbirimiz Afrika’nın ekmeği, kahvaltıyı, hele de et yemeklerini tanımayan garibanları kadar fakr u zaruret içinde değiliz.

İki hafta önce Avrupa’da 2006’dan beri faaliyet gösteren yardım kuruluşu Time to Help’in “İyilik Kervanı Yoluna Devam Ediyor – Tanıtım ve Destek Gecesi” isimli bir programını izledim. 

Biraz uzun olduğu için iki gün kahvaltıma gözyaşlarımı katık yaparak izlediğim program sonunda gördüm ki, fakir kardeşlerimiz için yapacağımız olağanüstü fedakârlıklar gerekiyor.

Afrika’nın fakir ülkelerindeki Time to Help Derneğinin gönüllülerinin anlattığı görüntülerle desteklenen hatıralar beni çok farklı dünyalara götürdü.

İşin en acısı da şuydu: Biz başka konularla meşgul iken ekmek bulmakta zorlanan kardeşlerimiz için neler yaptığımız ahirette sorulmayacak mı?

Düşünebiliyor musunuz, insanlar günde bir dolara çalışıyor ve bunu bulduğu için mutlu oluyor. Demek ki dört kişilik bir ailenin dışarıda yediği bir yemeğe ödediği bedel, o kardeşlerimizin yaklaşık üç-dört aylık geliri.

Sorumluluğumuzu düşünebiliyor muyuz? 

Yine Time to Help’in kurban organizasyonundan yardım alan Kenyalı üç çocuklu bir hanımefendi Türkçe olarak aldığı yardımdan duyduğu memnuniyeti ve teşekkürü ifade ederken öyle bir cümle kullandı ki hıçkırıklara boğuldum. Bizler envai çeşit yemek içinde yemek seçerken o kardeşimiz “18 yaşına kadar ekmek bile yemediğini” anlattı. “Ne olur bu yardımlara devam edin. Bizim size vereceğimiz bir şeyimiz yok ama dua ederiz” demesi, beni bitirmeye yetti.

İşte zaruret içindeki bir kardeşimizin duasından daha değerli ne olabilir? Ne yazık ki, bizi kendimize getirecek, nail olduğumuz nimetlerin değerini bilmemize vesile olacak bu video çok az izlenilmiş. Çok üzüldüm.

İzlemek isteyenlere programın adresini vereyim ki, aynı zamanda paylaşarak iyiliğe vesile olsunlar: https://www.youtube.com/watch?v=eb2bKYMcjgs&t=3360s

Bir sabır, teslimiyet, tevekkül sembolü olan kurban kesmek, aynı zamanda ahiret için bir infak ve sıratta burak olacak inşallah. Ayrıca yeni kalplerin kazanılmasına, dostluklar kurulmasına da bir vesile. Nice bela ve musibetin def edilmesine de sebep.

Kurbanlarımızı kestirmek ve dağıtmak için verebileceğimiz birçok yardım kuruluşu var. Bunlardan birisi olan Time to Help’in web adresine (https://www.timetohelp.eu/) girip kurban bağışında bulunmanız ve kolayca ödemenizi yapmanız mümkün.

“Sebep olan yapan gibidir” gerçeğinden hareketle başkalarına duyurup nice insanın kurban kesmesine ve nice fakirin sofrasında et bulunmasına vesile olabilirsiniz.

Rabbim hayrı yapmayı ve vesile olmayı nasip etsin.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Cemil tokpinar agabey yine gonlumuzun bamtelini bulmuşsun. Biliyorsun nereden dokunacagini cunku kendinden biliyorsun.
    Eh kardeslik te boyle degilmi zaten. Tokpinar ailemin kurban bayraminin dunyanin bayrami olmasi ni diliyor ellerinden yuzunden opuyorum

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin