Ali Babacan ve bardağın dolu tarafı

YORUM | BÜLENT KORUCU 

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), olağanüstü hal (OHAL) sürecinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin (KHK) doğurduğu mağduriyetleri gidermeyi amaçlayan eylem planını açıkladı. Bu normalleşme ‘vaatleri’ başta KHK’lılar olmak üzere ilgili kesimlerde muhtelif tepkiler doğurdu.

Genel Başkanı Ali Babacan ve Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu’nun duyurduğu 18 maddelik eylem planına en sert eleştirileri, Tr724 yazarları verdi diyebiliriz. Mehmet Efe Çaman ve Mahmut Nedim Hazar’ın eleştirilerinin neredeyse tamamına katılıyorum. Ancak bardağın bir de dolu tarafı olduğunu hatırlatmak istiyorum.

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Bu durumlarda benim ilk önceliğim Türkiye’deki insanlarla empati yapmak, kendimi onların yerine koymak. Karın tokluğuna ve kölelik şartlarının bir tık üstünde işlerde çalışarak ailesini geçindiren on binlerce kişi var. Hiçbir sosyal güvenceleri yok ve kayıtdışı işlere bile giremedikleri oluyor. Herkesi kuşatacak çözümlerin peşinde koşarken hiç kimseyi kurtarmamak doğru değil. Kapsam dışı bırakılanlara da sorsanız ‘hiç olmazsa onlar kurtulsun’ diyeceklerdir.

Aslına bakarsanız KHK mağduru yüzbinlerin işten önce umuda ihtiyaçları var. Hayata tutunabilmek adına tünelin ucunda ışık görmek istiyorlar. Elbette yalancı baharları, aldatıcı ışıkları ihtimal dahilinde tutalım. Ama her adım atanı sopayla kovalarsak kapıyı kimse çalmaz. Mağduriyetlere sahip çıkan parti ve kişilerin kusurları var. Eyvallah. Pekala kim sahip çıkacak? Gökten meleklerin inmesini mi bekleyelim?

‘Niyetleri oy avcılığı’ yaklaşımını da anlıyor fakat paylaşmıyorum. Demokrasi ve hukukun üstünlüğünü benimsemiş muhatapların tadından yenmez. Onu bulamıyorsanız ve oy sizin tek silahınız ise bunu kullanmaktan başka çareniz kalmaz. KHK’lılar bu mücadeleyi ilmek ilmek örmese, örgütlü yapıyı kurmasa muhatap alınmaz ve masada yer bulamazdı. Şimdi en azından masa kuruldu ve KHK’lılar haklarını, en temel insan hakkı kapsamındaki kazanımlarını geri alabilmek için pazarlık yapabilecek konuma geldi. Gelinen noktada en akıllıca hareket, masayı devirmeden müzakerelerin sürmesini sağlamak. Yanlış anlaşılmasın vaat edilenle yetinin, hatta kendinizi borçlu hissedin filan demiyorum. Alınan mesafeyi küçümsemeden ve önce onu korumayı düşünerek daha iyisini talep etmek lazım.

DEVA ve Babacan’a yönelik eleştiriler, “hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ya da beraat kararı verilen kişiler de görevlerine iade edilecek” kısmına odaklanıyor. Ki yerden göğe kadar haklı bir itiraz. Siyasal iktidarın kurşun askeri haline gelmiş bir yargının kararını belirleyici kıldığınızda önerinizi hükümsüz hale getiriyorsunuz. Canan Kaftancıoğlu, Metin Gürcan, Osman Kavala kararlarını hukuksuz bulurken Sedat Laçiner’in mahkumiyetini onaylayıp yola devam edemezsiniz. Erdoğan rejimi yargısının hangi kararlarını, neye göre doğru kabul edip onunla amel edeceksiniz? Uygulanabilirlikten uzak bir öneri. Büyük ihtimalle kendilerini riske atmamak adına, bir kaçış noktası olarak metne girmiş.

Aynı çarpıklık, “… örgütün niteliğini bilmeyen silahlı terör örgütüne üye olma kastı olmadığı halde silahlı örgüt üyeliği ve silahlı terör örgütüne yardım etme suçları nedeniyle hukuka aykırı şekilde haklarında mahkumiyet kararı…” diye devam eden madde için de geçerli. Kastı nasıl ölçecek ve kimin yeniden yargılanacağına nasıl karar vereceksiniz? AKP’lilerinkine benzer ‘FETÖ’ borsaları mı kuracaksınız? Süleyman Özışık gidecek yerine Davut Hakikiışık mı gelecek?

Hepsi bir yana rejimin dilini ve diskurunu kullandığınızda o giyotin eninde sonunda sizi buluyor. Erdoğan’ın elinde herkesi “FETÖ’cü” ilan edecek dosyalar olduğunu unutmayın. Söz konusu eylem planı karşısında “Ali Fetöcan” diye bel altı vuruşa girişen Ümit Özdağ’ın bile…

Erdoğan’ın diskuruna teslim olarak, hukuksuzluğu normalleştirerek mücadele edilebilir mi? Rakibe, topa elle müdahale etme ve faul yapma hakkı tanıyarak futbol maçına çıkan takıma benziyor muhalefet partileri. Erdoğan’a en meşru eylemleri terör faaliyeti ilan etme hakkı verdiğinizde sizi aynı akıbetin beklediğini söylemek için müneccim olmaya gerek yok.

CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ile başlattığı, “KHK Mağdurları ile Buluşma” girişimleri DEVA Partisiyle devam ediyor. Sadece seçim kazanmak için değil ülkeyi yönetmek için KHK’lılara ihtiyaçları var. O özgüvenle ‘yetmez ama evet’ demeye devam.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Türkiyede sadece fetö terör örgütü varsayılıyor. Halbuki o kadar örgüt var ki. Hukuk bunları ortaya çıkarmadığı için tıpkı khk lıların hukukunu yok saydığımız gibi terör örgütlerini de yok sayıyoruz. Mesela ışidin kimlerle bağlantısı olduğu ortaya çıkarılmadı. Hele bu örgüte bu yüzden bilmeyerek destek verenler var. Biz khk lılar ile kedinin fare ile oynadığı gibi oynarken ışide bilmeyerek destek verenleri tartışmıyoruz. Bence fetöye bilmeden destek verenler suçlu olsun mu diye tartışırken ışide bilmeden destek verenleri de tartışmalıyız. Işide destek veren bir rejim ise bu rejim içerisinde yer alan ve bilmeden destek olanları da tartışmamız gerekir. Mesela babacan bilmeden rejimin bütün kirli ilişkilerinde rejimin içindeydi. Ve ‘bilmeden’ destek vermiş olabilir. O yüzden babacanın ‘bilmeden fetöye destek verenler’ tartışması yerine babacanın ‘bilmeden ışide destek verenleri’ tartışmamız gerekir. Sanki kendisini kurtarmış el aleme hukuk kılıfında merhamet etmeye kalkıyor. İnsanlar fetö sayesinde kendilerini melek sanıyorlar. Çünkü kendisi fetö değil yani kötü değil. Rejimin tarafında yani iyi tarafında. Rejimin karşısında değil, yanında. O yüzden kendilerini çok emin hissediyorlar. Nede olsa hain, alçak kendileri değil. Kendileri kahramanlar ya tuzları kuru. Ama hepsinin içinde fetö çukuruna düşme korkusu var. Ya beni de fetö yaparlarsa. Ya bende fetö olursam. Demek herkes fetönün hukuk olmadığını yani hukuki bir tanım olmadığını aslında kabul ediyor. Sanki ol deyince oluyormuş gibi insanlara fetö ol deyince insanlar fetöye dönüşüyor. Fetö olmaktan korkanlar fetöye el atmaya çalışıyor. Çünkü biliyorki o çukura bir kere düştüğünüzde sizi o çukurdan çıkarabilecek kimse yok. Bence babacan yardım edecekse iki yönlü davranmalıdır. Yardımı bu şekliyle eksik kalmakta ve tartışmalara neden olmaktadır. Fetöye korkusuna rağmen yardım etmeye çalıştığını söylesin. O zaman karşımızda rejimin adamı yerine rejime karşı korkan bir bireyin, bir canlının, bir insanın olduğunu farkedelim. Korkuyu itiraf etmezseniz sizin insan olduğunuzu anlamak güçleşiyor. Yani rejimden korktuğunuzu bir şekilde belli edin. O zaman mesele rejim ve khk ilişkisinden çıkar. Rejimden khk lılar dışında başkaların da korktuğunun görülmési olayın khk rejim meselesinden çıkar. Ve khk lılar üzerine yüklenen yük biraz hafifler. Demek ki mesele khk değilmiş mesele herkesi kapsıyormuş algısı oluşur. Ama babacan bunu gizliyor. Bunu gizleyerek khk suçludur algısını önce kuvvetlendiriyor sonra kenarından köşesinden yardım ediyormuş gibi görünmeye çalışıyor. Türkiyede hukuk varda hukuku çiğneyen sadece khk mış gibi davranmaktan vazgeçmek lazım. Kendisi muhaledette ama düne kadar iktidardaydı. Ve o dönemin hesabı verilmedi. Kendisi sırf ihalede yolsuzluk yapmadı diye kendini temiz olarak pazarlıyor. Ama ona iktidarda verilen yetkiler açısından daha hesabını vermedi. Tıpkı tayyip ve diğerleri gibi kendisi de hiçbir hata kabul etmiyor. Ama khk lıya acımaya kalkıyor. Halbuki olup bitende bütün sorumluluk kendisindeydi ve olup bitende sorumluluk makamındaydı. Sorumluluk makamının hesabını vermeyenler acaba bu kutsal makamları hafife mi alıyorlar? Khk ya yardım ediyor görünerek prim yapacak, puan kazanacak. Önce ona önceden verilen primlerin hesabını versin. Khk yok iken ona zamanında çok prim verdiler hatta khk lılar verdi. Şimdi kendini khk dan ayırıyor. Kendini nereye konumlandırıyor? Rejimin güvenli kollarına. Ya sussun yada khk noktasında rejimi haklı çıkarmaktan vazgeçsin.

    • Meş’um darbe tiyatrosunun sergilenmesinin üzerinden bir ay geçmeden, Google’a “Fetullah Gülen” yazdığınızda aldığınız web page sayısının üç katı kadar “f.tö” yazan web page vardı.
      Hizmet Hareketinin tarihini 60 sonlarından başlatırsanız 40 yıldan uzun bir süre yazılıp çizilenlerden çoğu, çok daha kısa bir dönemde “örgütlenmiş küçük bir azınlık” tarafından gerçekleştirilmişti. Adamlar zaman içinde bu kelimeyi iyice yerleştirdiler; zihinlere kazıdılar.
      F.TÖ’nün açılımı “Fethullahçı Terör Örgütü” demektir. Erdoğan Mahkemelerinde Silahlı Terör Örgütü olarak geçer. Böyle bir terör örgütü yok. Böyle bir silahlı örgüt yok. Böyle bir silahlı terör örgütü hiç yok…
      Yukarıdaki kısacık yorumda bile 14 “F.tö” kelimesi kullanılmış…

  2. Son olarak bu sorunun nasıl düzeleceğini tahmin edeyim. Babacana, ona buna kızarak bu iş olmaz. Onlar tayyip karşısında konumlanarak onu yenmeye çalışıyorlar. Bu böyle olmaz. Onlar rejimi koruyarak tayyipi yenmeye çalışıyorlar. Yani pire için yorganı yakmamaya çalışıyorlar. Onlar kendi konumlarında kendilerince mücadele edecekler elbet. Ama asıl değiller. Asıllar rejim yıkıldıktan sonra gelecek. Çünkü rejimin herşeyi ortaya saçılacak. İnsanlar 15 temmuzu, khk nın aslını öğrenecekler. Bu işin aslını babacandan öğrenemezsin. Zaten tarihte ona bu rolü vermek, rejimle birlikte yaptıklarından sonra haksızlık olur. Rejim çökünce herkes ne olup bittiğini görecek. Evet bu rejim 15 temmuz ve khk üzerinde ayakta duruyor. Rejim çöktüğünde dağılacaklar ve gerçekler açığa çıkacak. Muhalefet rejime zarar vermeden sadece tayyipe zarar vermeye çalışıyor. O yüzden çok kibar, beyefendi, hanımefendi gibi davranıyorlar. Meseleyi faiz, enflasyon, zam ve benim çiftçim üzerinden ele alıyorlar. Bu rejim çöktüğünde hepsi birden boşa düşecek. Ekonomi ve hukuk çöktü. Ama rejim hala ayakta. Ekonomi tam çöktüğünde rejimi hala ayakta olacak ama rejiminden büyük parça kopacak. Sanki rejim ikiye bölünmüş gibi olacak. Hukuksuzluğu, devletsizliği ayırt edemeyen umursamaz insanlar rejim çöktüğünde “nerede bu devlet” diye hakkını arayan vatandaş gibi birisi tenezzül edip mikrofon uzattığında soracak. Yani devlet niye yok diye kendi kendine kızacak. İşde o gün çocukların ailelerinden koparılırken yaşadığı korkuyu devletlerinden koparıldıklarını anlayan muhtaçlar yaşayacak. Milyonlarca insan korku yaşayacak. Ve artık bu süreçten dönüş yok. İşte kitlelerin korku yaşadığı dönemde 15 temmuz ve khk nın aslı ortaya çıkacak. Yeni siyasi oluşumlar khk gerçekliği, hukuk ve insanların devletsizlik korkusu üzerinden yeniden yükselecek. Chp, ipi parti, hdp, deva gibi bu rejimin partileri o gün ortaya çıkacak gerçek partilere karşı konumlanmak için bekleyecekler.

  3. KHK’lı mazlumların hakkını savunmak isteyenler, 15 Temmuz kumpasını cesurca ifşa etsinler. HE, hizmeti ve hadimlerini terör örgütü olarak lanse edenleri, Cenabı Allah kahretsin.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin