Alenen tehdit mi etti, ben mi yanlış anladım?

TARIK TOROS | YORUM

Tayyip Erdoğan’ın hafta sonu Hatay’daki, “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Bak şu anda Hatay garip kaldı.” açıklaması bir itiraf ya da tespit değil; 2024 model AKP kampanya sloganıdır. Hoş bu hep böyleydi. Bunu önemsiyor değilim, “malûmu ilâm” etmiş… Yani bilinen bir muameleyi lafla da kayda geçirmiş ve “Benim adayımı seçmezseniz size ekmek yok!” demiş kabaca.

Zannederim, cumhuriyet tarihi boyunca bunu bu kadar açık söyleyen ikinci bir lider olmadı, fakat büyük çoğunluğu Erdoğan’ın yaptığını yaptı, o ayrı. Ayrıca, Erdoğan aptal değil! Bu laflarla kaybedeceğini değil kazanacağını hesaplıyor ve aldığı alkış bunu doğruluyor.

Rejim kurumsal olarak kalıcılaştı ya da buna çeyrek var. Korkunç olan budur. Değilse Erdoğan sanki ‘gaf’ yapmış gibi bu videoyu dolaşıma sokmanın içeride birikmiş gazı alacağı yoktur.

***

Hatay konuşmasında atlanan satırlar, “Bu afet bize verdiği pek çok dersin yanı sıra…” diye başlayan cümledir aslında. Burada “hazırlıksız yakalanma” ve seçime 3 ay kala “aman bu sebeple sandığa gömülmeyelim” paniği vardır.

Cep telefonu ve internet iletişiminin kesilmesi, yardım koordinasyonunun sekteye uğratılması, yetersiz arama kurtarma faaliyetinin dinamitlenmesi, deprem bölgesine kelimenin tam anlamıyla karartma uygulanması bu korkunun yansımalarıdır.

Her gelişmeyi iktidarının devamına yontan ve sadece buna kafa yoran, başka şey düşünmez zaten: Yıkar, öldürür, yaralıyı enkaz altında bırakır, insanları iş makinalarıyla gömer, doğru dürüst kimlik tespiti yapmaz ve tüm suç mahalline kalın bir örtü çeker.

Elinden gelse ateşe verecek de neyse ki buna yetecek yakıtı yok.

***

Dünyada ilk üçe giren ekonomik buhrana rağmen ayakta kalan ve tekrar sandıktan çıkan Erdoğan, doğal afetlere karşı da bağışıklık kazandı maalesef. İktidarın depremden çıkardığı en büyük ders, her ne hacimde olursa olsun böylesi bir felaketin altında kalmayacağını tecrübe etmesi oldu.  Öyle ki, Hatay’da 250 bin konuta ihtiyaç var, ilk yılın sonunda sadece 7 bin 200 konut teslim ederken olayı kapatmanın rahatlığı içinde.

***

Herkes “130 bin canımız gitmiş!” kısmına takıldı fakat Murat Kurum’un asıl önemsenmesi gereken lafları da bu minvaldeydi: “İstanbul’a bir şey olursa ülke gider, bayrak gider, devlet kalmaz. Terörle mücadele kadar önemli diye o yüzden söylüyoruz.”

Zihin okuması şudur: “Hatay-Maraş-Adıyaman bölgesel depremini atlattık şükür. Fakat İstanbul pek öyle değil. Ekonominin yüzde 40’ı burada. Hatay’daki tatbikatı burada tam saha pres uygulamalıyız, B-C-D planlarımız olmalı. Buradan da alnımızın akıyla ve oylarımızı artırarak çıkmalıyız. Değilse İstanbul’un altında kalırız.”

Kurum’un “terörle mücadeleye” atıf yapması iktidarın kodlarını açığa veriyor. Koltuğu korumak için karşısına çıkan her şeyi terör çuvalına doldurmak yıllardır işlerine yaradı, yarıyor. İstanbul depremi de benzer bir operasyonu hak ediyor, çok büyük bir risk. Yoksa hayatta kalamazlar.

***

İki aydan az zaman kaldı, yerel seçimleri ve buradan çıkacak sonuçları önemsemenin alemi yok. Eski heyecan kalmadı. Mevcut muhalefet, Erdoğan’ın sağlığında durumu değiştiremeyeceğini gördü, o sebeple zamana oynuyor.

Ekrem İmamoğlu ve Selahattin Demirtaş dışındakiler şöyle veya böyle tasfiye olacak. Haliyle, olmayacak işler ve şimdiden kendi sifonunu çekmiş isimler hakkında konuşmak abesle iştigaldir.

***

Boş tencerenin iktidar devirmediğini gördük. On binlerin enkazın altında bağıra bağıra yitip gittiği depremden “güçlenerek” çıktılar. 

Bunlar, muhalif güçler açısından… Merkez Bankası başkanının 8 ay sonra değişmesi ya da ne bileyim Fatih Erbakan’ın İstanbul’da aday çıkarıp çıkarmamasından daha mühim çakılmalardır. Aklı başında olan herkes konunun artık seçim/sandık meselesi olmaktan çıktığını görüyor.

“400 milletvekilini verin ve bu iş huzur içinde çözülsün!” sözü, 7 Mart 2015’te Gaziantep’te söylenmiştir ve halen doğru dürüst anlaşılmış değildir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Türkiye cumhurşyetini yöneten kafanın kalibresi işte bu kadar.
    Ne yazıkki halkın bu adama rey versin vermesin önemli bir bölümünün ahlaki ve zihinsel yetenekleri çok daha kötü durumda.

  2. Felaketler umuma gelir. Ancak niyetlere görede ayrıştırmaya tabi tutulur. İradesini Hak ve Hukuktan yana kullananlar ile iradesini zalime ve zulmüne tahsis edenler. Mükafat veya cezaya tabi tutulur. Herkes akıbetine yürüyor. Hiç bilenlerle, bilmeyenler bir olur mu? Ülkemizin kaderini, zalim ve ardında saf tutan aptal ve ahmakların belirlemesi ne kadar talihsiz bir hadise?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin