Akşener: Ekonomimiz can çekişiyor, bu arkadaşlar bizi kriz olmadığına ikna etmeye çalışıyor

İYİ Parti lideri Meral Akşener, ekonomi politikaları üzerinden iktidara yüklendi. Akşener, “AK Parti kadrolarının elinde ekonomimiz can çekişiyor. Bırakın cari fazlayı, en fazla açığı verdik. Enflasyon düşmedi. Milletimiz böyle ibretlik bir tabloyla karşı karşıyayken bu arkadaşlar hala bizleri ısrarla her geçen gün ağırlaşan sorunlarımızın aslında var olmadığına ikna etmekle uğraşıyorlar. Yani ekonomik modeller geliyor geçiyor ama ikna siyaseti tam gaz sürüyor.” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’de düzenlenen grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Akşener’in açıklamalarından bazı bölümler şöyle:

EKONOMİMİZ CAN ÇEKİŞİYOR

AK Parti kadrolarının elinde ekonomimiz can çekişiyor. Bay krizin nobellik teorisini model alan bu model hem Nas ile hem de ittifakın minik minik ortağının hayallerini süsleyen Çin görünümlü Bangladeş modeliyle de uyumluydu. Peki noldu? Bu modele geçiş üzerinden 6 ay geçti. Faizler düşmedi. Bir tek Merkez Bankası faizi düştü. Faiz lobileri bayram etti. Türk lirası değersiz hale gelince ihracatımız arttı ama ithalatımız daha da fazla arttığı için bu hiçbir işe yaramadı. Daha az miktarda malı daha fazla para ödeyerek ithal ettik.

BİZİ KRİZ OLMADIĞINA İKNA ETMEYE ÇALIŞIYORLAR

Bırakın cari fazlayı, en fazla açığı verdik. Enflasyon düşmedi. AK Parti’nin iktidarı devraldığı dönemin enflasyonundan daha yüksek enflasyonla karşı karşıyayız. Üretici fiyat enflasyonu yüzde 100’ün üzerinde, tüketici ise yüzde 50’nin üzerinde. Ekonomik büyüme ise yavaşlama sinyalleri veriyor. Milletimiz böyle ibretlik bir tabloyla karşı karşıyayken bu arkadaşlar hala bizleri ısrarla her geçen gün ağırlaşan sorunlarımızın aslında var olmadığına ikna etmekle uğraşıyorlar. Yani ekonomik modeller geliyor geçiyor ama ikna siyaseti tam gaz sürüyor.

AKARYAKIT YA DA EKMEK KUYRUKLARI ASLINDA YOK!

Bay kriz çıktı ‘Bizim ayçiçek, zeytinyağı gibi sorunlarımız yok’ dedi. Kendisine göre ülkemizde evine ekmek götüremeyen de yok. Akaryakıt, ekmek kuyruğu da yok. İşsizlik, yoksulluk da yok. Milletçe Şirinler Köyü’nde yaşıyoruz. Milletçe toplanmışız kafamızdan sorun uyduruyoruz. Her şey güllük gülistanlık olmasına rağmen biz tembeliz ya iş beğenmiyoruz. Herkes çok mutlu ama onu gıcık ve uyuz etmek için milletçe mutsuzmuş gibi yapıyoruz. Erdoğan’ın fantastik dünyasında her şey bu sistemle işliyor.

TÜRK TELEKOM’UN SATIŞI: HARİRİ’YE ‘SEN NE YAPIYORSUN’ DİYEMEDİLER

90’lı yılların ortasında 25-30 milyar dolar arasında değer biçilen Türk Telekom’un yüzde 55’ini ailece muhabbet kurdukları Lübnanlı Hariri’ye özelleştirme yapıyoruz, yabancı sermaye giriyor tezahüratları eşliğinde 6.5 milyar dolara sattılar. Sözleşme gereği söz verdiği hiçbir yatırımı Hariri yapmadı. Dönüp tek bir laf etmediler, edemediler. Türk Telekom’un karını ceplerine indirip götürdüler, ‘Sen ne yapıyorsun’ diyemediler.

Soygun bitmedi. Sözleşme 2026 yılında sona ereceği için hisseler 2026 yılında zaten ücretsiz olarak devlete geçecekti. Onlar ne yaptı? 2026’yı beklemediler, Varlık Fonu’na 1 milyar 650 milyon dolara çaktılar. Yani milletin kesesinde 24.5 milyonu daha zarar hanesine yazdılar.

‘ÇOĞUMUN GÖRÜP DE BİR ŞEY İSTER DİYE MARKETE GÖTÜREMİYORUM’

Bir kesim var ki onların sesi yeterince duyulmadı, duyurulmadı. Onlar ev kadınları. Ev ekonomisinin temel direği olan ev kadınları. Eşini koronavirüsten kaybetmiş, yarım gün tekstil atölyesine giderek günde 50 lirayla geçinmeye çalışan kardeşim, hatta bir kız çocuğu bu. ‘Görüp de canları bir şey ister diye çocukları markete götüremiyorum’ diyor. ‘Gücümüz yetip bir tavuk alamıyoruz, fırın, ütü yakamıyorum’ diyor. Malulen emekli bir ablam, ‘Akşama sadece makarna yaptım başka bir şey pişiremedim’ diyor. Bu torunlarına bakan bir ablamız. ‘Meral hanım bana bir iş bulur musun?’ diyor. ‘Hayalin ne?’ dedim. Ev kirasını ödeyebilmeyi söyledi. Gencecik bir kadından bahsediyorum. Böyle bir rezalet olabilir mi?”

BÜYÜME MASALLARI GERÇEKLERİ YANSITMIYOR

İşte size evlerin içinde yaşanan AK Parti gerçekleri… Sabahtan akşama kadar anlatılan büyüme masalları bu gerçekleri değiştirmiyor. Hiç merak etmeyin onlar istedikleri kadar inkar etsinler. Biz bu gerçekleri anlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. Emeklinin geçim sıkıntısına, gençlerin umutsuzluğuna nasıl çözümler sunduysak ev kadınlarının sıkıntılarına da çözüm sunacağız.

ATATÜRK’LE SULTAN ABDULHAMİT’İ KARŞI KARŞIYA GETİRDİLER

Canları ne istiyorsa söylediler hoş gördük. Atatürk’le Sultan Abdulhamit Han’ı karşı karşıya getirdiler. Her ikisi de bu ülkenin modernleşmesi için en önemli kurumları açmış iki kişi. Yaptığınız o iğrenç dizilerle Abdulhamit Han’ı ne hale düşürdünüz. Tarih bilgisinden yoksun tipler. Her birinize 100 sayfa tarih, Türkçe, coğrafya okumanızı öneriyorum. Felsefeyi mantığı söyleyemem akılları yetmez.

BÜTÜN MESELE TIBBYELİ HİKMET BORAN’DIR

14 Mart’ta aslında söke söke aldığımız bağımsızlığımızı kutladık. Şanlı mücadeleyi kutladık. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’den yükselen cesareti kutladık. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane kuran Abdulhamit Han. Bu vesileyle, bir kez daha; Ülkemizin bağımsızlık ateşine har olan, kendini, mesleğine, vatanına ve milletine adayan, Tıbbiyeli Hikmet’in açtığı bayrağı, bugün devralan, fedakârlığın ve özverinin simgesi tüm hekimlerimizin, 14 Mart Tıp Bayramı’nı, yürekten kutluyorum. İyi ki varsınız! Niçin ‘Giderlerse gitsinler’ denildiğini anladınız mı? Bütün mesele Tıbbiyeli Hikmet Boran’dır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin