AKP’ye göre her akademisyen potansiyel bir terörist!

[Haber-Yorum: Kemal Devran]

Tarih 1 Eylül 2015. AKP’li 15 üst düzey isim, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası 9 puanlık düşüşün nedenlerini masaya yatırıyor ve 1 Kasım 2015 seçim stratejisini planlıyor. Konuşmalar tutanaklara geçiriliyor. Tartışmanın hararetli anlarında eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, şu ifadeleri kullanıyor: “Eğitim oranı yükseldikçe bize oy verme oranı düşüyor. Neden? Bu mantıkla her şehirde üniversite açmak kendi kendimizi bitirmek anlamına geliyor.”

Bu ifadeler üzerine AKP Genel Başkan Danışmanı Ali Sarıkaya da özellikle medyada teşkilat mensubu tek bir gencin bulunmadığından dert yanarak: “Bu tabii ki de iki ay içerisinde çözebileceğimiz bir mevzu değil. Dışişleri’ndeyken, 100 tane vakfa haber edip eleman alacağımızı duyuruyordum, 5 tane isim gelmiyordu.” diyor.

Hükümetin üniversite mezunu eğitimli akademisyenlere bakış açışını gösteren bir başka örnek ise AKP’li Prof. Dr. Bülent Arı’nın bir televizyon programında yaptığı açıklamalarla gün yüzüne çıkmıştı. Prof. Arı’nın televizyonda sarf ettiği, “Ben daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede. Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halkın ferasetine ben güveniyorum. Bizde de şimdi okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Üniversite ve sonrası çok vahim. Çünkü zihinleri bulanık” sözleri büyük tepkiye neden oldu. Ancak hükümet Prof. Dr. Bülent Arı’yı cezalandırmak yerine ödüllendirerek Yüksek Öğretim Kurulu Denetleme Kurulu üyeliğine atadı.

15 Temmuz 2016’da kimler tarafından düzenlendiği halen daha anlaşılamayan darbe girişimi sonrası AKP iktidarı ‘Hizmet Hareketi’ni terörist ve darbeci ilan etti. Harekete mensup veya AKP muhalifi olduğu ileri sürülen binlerce insana yönelik tasfiyeler başladı. Tasfiye ve tutuklamalardan hakimler, savcılar, polisler, askerler, öğretmenler kadar akademisyenler de nasibini aldı. Devletin resmi izniyle faaliyet gösteren ancak daha sonra terör örgütü organı ilan edilen dershanelerde eğitim görmüş olmak bile gerekçe tutuklamalara gerekçe olarak gösterildi.

26 YAŞINDAKİ AKADEMİSYEN MİLLİ GÜVENLİĞE TEHDİT KABUL EDİLDİ

akademisyen spotTürkiye’de cadı avı operasyonlarının, haksız tutuklamaların ve temelsiz suçlamalarla terörist ilan edilmenin bir örneği de 26 yaşındaki akademisyen Volkan Çakır. Çakır’ın akademik hayatı hiçbir zaman telefonuna indirmediğini ispatladığı Bylock programı ve ortaokulda sadece bir dönem gittiği dershane nedeniyle bitti. Bununla da kalmadı. Çakır, önce rektörlük ardından da savcılık tarafından terör örgütü üyesi olmakla itham edildi. Şimdi 22 İTÜ’lü akademisyen ile birlikte Silivri Cezaevinde.

Genç akademisyen mezun olduğu İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaat ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümünde Ocak 2015’den itibaren araştırma görevlisi olarak çalışıyordu. Eylül 2016’da doktorasına başlayacaktı. Ancak 15 Temmuz sonrası hükümet tarafından yayınlanan kararnameler nedeniyle hayatı değişti. Doktora dersleri alması engellendi. 4 Ağustos 2016’da Rektör Prof. Dr. Mehmet Karaca imzasını taşıyan kararla 2 ay görevden uzaklaştırıldı. Rektörün kullandığı ifadeler bir ağır ceza mahkemesinin idam hükmünü andıran suçlamalar içeriyordu: “Milli Güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen F.. Terör Örgütü aidiyeti, iltisakı ve irtibatı şüphesi bulunan personelin, kurumumuz ve devletimizin güvenliğini korumak amacıyla görevden uzaklaştırılmaları Rektörlüğümüzce uygun bulunmuştur.”

Volkan Çakır, AKP hükümetinin 1 Eylül 2016 tarihinde yayınladığı 672 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile üniversitelerden ihraç edilen binlerce akademisyen arasında yer aldı.

TUTUKLAMA GEREKÇESİ; GİTTİĞİ DERSHANE VE BANK ASYA

akademisyen kudüsAkademisyen Çakır’ın terör örgütü ile bağlantılı olduğuna dair suçlamalar ortaokul yıllarına kadar uzandı.  13-14 yaşlarında yaklaşık 6 ay Hizmet Hareketine yakınlığı ile bilinen bir dershaneye gittiği, Bank Asya’da hesabı olduğu, herkesin ulaşabildiği tespit edilmesine rağmen gizli haberleşme aracı kabul edilen Bylock programı indirdiği gerekçesiyle suçlandı. Çakır’ın önce 29 Ağustos 2016’da Rektörlük tarafından savunması alındı. 2 gün sonra ihraç edildi. 15 Eylül’de ise tüm mal varlığına tedbir kararı alındı. 20 Ocak 2017’de gözaltına alınarak önce polis ardından savcılık ve hakimlik tarafından sorgulandı. Gözaltında 17 gün kalan akademisyen, 7 Şubat 2017’de hakim huzuruna çıkarılarak terör örgütü üyeliği suçlamasıyla tutuklandı.

Çakır sorgusunda, Bank Asya’da hiçbir zaman hesap açmadığını, tek hesap hareketinin İşbankası hesabından Bank Asya’ya kira ödemesi olduğunu kanıtladı. Aydın’da ailesinin evinde bulunan internet hattı üzerinden kesinlikle Bylock programını indirmediğini, o tarihlerde Aydın’da olmadığını ve telefonlarında da bu programın bulunmadığını açıkladı. Volkan Çakır, polis sorgusu sırasında, “F..Ö, cemaat veya bir dernek üyeliğim yok. Kimseye bağış veya himmette bulunmadım” ifadelerini kullandı.

İTÜ’LÜ 22 AKADEMİSYEN SİLİVRİ CEZAEVİNDE

7 Şubat günü kendisiyle birlikte tutuklanan 22 İTÜ’lü akademisyen benzer suçlamalarla Silivri Cezaevinde bulunuyor.

Volkan Çakır’ın yakınları Türkiye’de hukukun işlemediğini savunuyor. Akrabalarından S. Çakır, avukatlarının da dava dosyasını “gizli” olduğu gerekçesiyle göremediğini ifade ediyor. Çakır, “Avukatlar, suçunu bilmeden tahminlere göre savunma hazırlanıyor. Çünkü dosyalarda gizli ibaresi var. Avukatımızla yine de hukuka ve adalete güvenerek elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz ama ciddi anlamda hukukun önü kapalı.” Diyor. Çakır, haksız yere tutuklu bulunan Volkan Çakır’ın mağduriyetinin bir an evvel giderilmesi gerektiğini savunuyor.

Rektör Prof. Karaca ise, akademisyenleri ‘devletin güvenliğini korumak amacıyla’ uzaklaştırdıkları açıklamasını yapıyor.

akademisyen ihrac

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin