“AKP ve Erdoğan 3’üncü bile olabilir”

Sözcü yazarı Can Ataklı 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilli seçimlerinde AKP ve Tayyip Erdoğan’ın sıralamada 3. sıraya düşebileceğini söyledi.

Ataklı, “AKP ve Erdoğan 3’üncü bile olabilir” yazısında, “Saraya en yakın şirketler bile göğüslerini gererek “Erdoğan birinci turda kazanıyor” diyemiyor.” ifadesini kullandı. Şöyle devam etti:

“İddialı gibi görünecek bir şey yazayım. Seçimlerde CHP yüzde 32 alırken İYİ Parti 25’i geçebilir. Saadet yüzde 5-6’yı’ bulabilir. HDP ise eski oyu yüzde 11- 12’yi alabilir. Bu durumda AKP’nin oyunun 30’un altına inmesi ve hatta üçüncü parti durumuna gelmesi çok şaşırtıcı olmaz.”

“Sokakta insanlarla sohbet ederken elbette partilerin alabileceği oyları göremiyorum, ama yüz ifadelerinden, coşkularından ve heyecanlarından şunu çıkarıyorum; AKP bu seçimde beklemediği bir sonuç alabilir.”

Can Ataklı’nın Sözcü’deki yazısının ilgili kısmı şöyle;

“AKP ve Erdoğan 3’üncü bile olabilir”

Bu yazı herhangi bir bilimsel veriye, anket sonucuna dayanmamaktadır.Tamamen son günlerde halk arasında dolaşırken edindiğim izlenimlere göre ve hatta biraz da “neden böyle olmasın” temennisi ile kaleme alınmıştır.

Halkla yaptığım konuşmaların yanı sıra pek çok anket sonucunun da bu yazıda etkisi vardır. Bu önemli girişi yaptıktan sonra geleyim konumuza. Anketleri dikkatle izliyorum.

Saraya en yakın şirketler bile göğüslerini gererek “Erdoğan birinci turda kazanıyor” diyemiyor. Rakamları orasından burasından zorladıktan sonra en cesur olanı “Bu durumda zaten birinci turda Erdoğan seçilir” diyorlar utangaç biçimde o kadar.

Ama hemen hepsinin ortak korkusu; Erdoğan seçilse bile AKP’nin Meclis’te salt çoğunluk olan 300 milletvekilini geçemeyeceği yönünde. Özellikle HDP’nin barajı aşması halinde, Meclis’te çoğunluk hayal gibi.

Zaten bu nedenle AKP sözcüleri ve tabii ki Erdoğan son günlerde en çok HDP üzerine konuşuyor ve bu partinin barajı aşmaması gerektiğini anlatıyor.

Çünkü HDP barajı aşamadığı takdirde AKP hiç hak etmediği halde en az 70 milletvekili fazla çıkarıyor. Anketlerde en çok dikkatimi çeken nokta şu; bir ankette eğer CHP’nin oyu her zaman aldığı kadar ya da biraz üzerindeyse İYİ Parti’nin oyu mutlaka çok düşük. Hatta bazılarında İYİ Parti barajı bile geçemiyor. CHP’nin oyunu düşük gösteren anketlerde ise İYİ Parti biraz daha elle tutulur orana oluşmuş gibi görünüyor.

Bunda psikolojik bir etki var gibi geliyor bana. Çünkü herkes biliyor ki önemli olan AKP’nin oy kaybetmesi. Bu nedenle seçmen diyor ki “Tamam da kime vereceğiz?” İşte bu soru kafaları karıştırıyor ve çaresizlik üretiyor.

Pek çok kişi “CHP’ye oy gitmez” diyor. İYİ Parti’ye gidecek oyların ise az olacağını, Saadet’in ise çok az oy kapabileceğini ileri sürüyor. Yani sadece ileri sürüyor herkes. Anketlere de bu yansıyor. Çünkü anketçileri cevaplama cesareti gösterenler bu konuda renk vermiyor.

Oysa tıpkı 1989’daki gibi beklenmedik bir gelişme yaşanması hiç de yabana atılacak bir görüş değil. O zaman ANAP’ın oyları başta CHP olmak üzere bütün partilere gitmişti. ANAP bütün bölgelerde gerilerken diğer partilerin hepsi oy almıştı.

Şimdi anketlerde CHP’nin yüzde 30’u geçtiği bile görülüyor. Buna karşı İYİ Parti yüzde 8 ile 12 arasında gösteriliyor. Saadet Partisi ise yüzde 0.7 ile 2.5 arasında gidip geliyor.

İddialı gibi görünecek bir şey yazayım. Seçimlerde CHP yüzde 32 alırken İYİ Parti 25’i geçebilir. Saadet yüzde 5-6’yı’ bulabilir. HDP ise eski oyu yüzde 11- 12’yi alabilir. Bu durumda AKP’nin oyunun 30’un altına inmesi ve hatta üçüncü parti durumuna gelmesi çok şaşırtıcı olmaz.

Sokakta insanlarla sohbet ederken elbette partilerin alabileceği oyları göremiyorum, ama yüz ifadelerinden, coşkularından ve heyecanlarından şunu çıkarıyorum; AKP bu seçimde beklemediği bir sonuç alabilir. Ağır bir yenilgi yaşayabilir. Zaten bu yenilgiyi yaşarsa bir daha ayağa kalkması da mümkün olmaz. Türkiye normalleşir; yeniden demokrasi dönemi geri gelir hukukun üstünlüğü insan hak ve özgürlükleri en önemli değerler haline gelir.

***
BAŞIMDAN GEÇENLER

BEDRETTİN DALAN İÇİN “YÜZDE 60 ALIR” DİYORLARDI

AKP’nin ağır bir yenilgi alabileceğine ilişkin yazıyı yazarken 1989’da yaşadıklarımız bir anda gözümün önünden geçip gitti. O tarihlerde vatandaşın bir kısmı “Bu ANAP’tan kurtuluş yok, asla gitmezler” duygu ve düşüncesi içindeydi. Bugün de benzer bir durum var. Pek çok kişi umutsuz ve bezgin “Bunlar gitmezler” diyor.

Oysa 1989’da ANAP özellikle İstanbul’da çok güçlüydü. Bedrettin Dalan belediye başkanıydı, seçimde kesin favoriydi, araştırma şirketleri Dalan’n yüzde 60’ı geçeceğini açıklıyordu.

Seçimlere 5 gün kala Dalan’ın davetiyle seçim otobüsüne bindim ve 5-6 saat süren bir İstanbul yolculuğu yaptım. Dönüşte gazetede çalıştığımız anket şirketi ile toplantı vardı ben de gözlemlerimi anlattım ve dedim ki “Bugün gördüğüm manzaraya göre Dalan seçimi kaybedebilir.”

Anket şirketinin sahibi “Biraz ciddi olalım lütfen, ne kaybetmesi Dalan yüzde 60’ı bile geçecek” diyerek hafif de azarladı beni.

Şunu anlattım; “Ara sokaklara girdiğimizde gözleri buz gibi bakan vatandaşlar gördüm. İnsanlar elbette bangır bangır bağıran seçim otobüsüne bakıyor hatta Dalan’a el de sallıyor. Ama gözlerine baktım, hiçbirinde heyecan yok. Boş boş bakıyorlar. Bu insanlar oy vermezler.”

Bana tıpkı bugün söylendiği gibi şunu dediler “Kime verecekler peki, SHP’nin adayı Nurettin Sözen’e mi, adamın yüzü bile gülmüyor SHP’liler de oy vermeyecek.”

Sonuç Sözen seçimi açık ara kazandı, ANAP ağır yenilgi aldı o seçimden sonra da belini doğrultamadı ve tarihe karıştı. Bugün sokaktaki yüzler tıpkı 1989’daki gibi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin