HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, yıllardır çaba harcadığı ve kurmayı başardığı partisinden sonra insanların karşısına bambaşka bir profille çıktı. Geçmişte herkese sarı güller dağıtan Sarıgül gitti, şimdi öfke kusan bir isim geldi. Atina’da bayrak açma girişimi önemsiz ama tehlikeli bir provokasyon.
Mustafa Sarıgül’ü Meclis’te “en genç milletvekili” olarak yer aldığı 1990’lı yılların başından bu yana tanıyor ve takip ediyorum. Etrafında hep güzüne geçirdiği gülümseme maskı ile tanındı.
Gülümseyen yüz Sarıgül’e çok şey kazandırdı. Girişkenliği, sosyalliği ve dost canlısı tavırlarıyla hep önünü açarak yürüdü. Şişli Belediye Başkanı olarak görev yaptığı dönemde, popülaritesini çok artırdı.
Gazetecilerle kurduğu dostluklar sayesinde, adını hep ön planda tutmayı başardı. 2004 yerel seçimlerinde Şişli’de aldığı yüzde 67 oy, cesaretini daha da artırdı. CHP Genel Başkanlığına göz dikti.
29 Ocak 2005’te yapılan olağanüstü kurultayda Deniz Baykal’ın karşısına aday olarak çıktı. Baykal, Sarıgül’ün çabuk sinirlenen yapısını bildiği için onu tahrik etti ve Sarıgül’ün olay çıkarmasına zemin hazırladı. Buna rağmen Baykal’ın delegelerden 664 oy aldığı kurultayda Sarıgül 364 oy topladı.
Sonrasında CHP’den ihraç edildi, DSP’ye geçti. DSP’den Şişli Belediye Başkanı adayı oldu ve yine kazandı.
Sarıgül’ün gözü bir partiye genel başkan olmadaydı. Bu Cumhuriyetle yaşıt CHP olmasa kendi bir parti kurar onun başına geçerdi. 2009’da DSP’den istifa etti ve partileşme gündemiyle Türkiye Değişim Hareketi’ni (TDH) kurdu.
Ancak, Baykal’ın CHP’nin başından ayrılması ve yeni lider olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun estirdiği rüzgar, Sarıgül’ün cesaretini kırdı. Yeniden CHP’ye katıldı ve Mart 2014 yerel seçimlerinde CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak gösterildi.
İstanbul’u kazanamayınca, 2019 yerel seçimlerinde “çantada keklik” gördüğü Şişli’den bu kez DSP adayı olarak katıldı. Bu kez Şişli’yi rakibine karşı yüzde 20 oy farkıyla kaybetti.
ARTIK SARIGÜL’ÜN DE BİR PARTİSİ VAR
Partide uzun yıllar yol arkadaşlığı yapan Adnan Keskin’in söylediği gibi Sarıgül, “şöhret vurgununu” bir kez yemişti. Onca kaybetmişliğini bir tarafa bırakıp 17 Aralık 2020’de kendi partisini kurdu.
Kızgın Sarıgül. pic.twitter.com/ud2ozZtIJk
— Mustafa Sarıgül Fan (@sariigulfan) March 11, 2022
Sarıgül, Türkiye Değişim Partisi’ni (TDH) kurduktan sonra, yüzündeki “gülen adam” maskını bir daha takmamak üzere çıkarmışa benziyor. Kanaatimce, bugüne kadar kazandığı her şeyin bu mask olduğunu unutmuş, tersine bir yola sapmıştı.
Aldığı yenilgilerin bu “gülen adam” maskı yüzünden olduğu kanaatine vardığı anlaşılan Mustafa Sarıgül’ü, yeni dönemde bir daha gülerken gören olmadı dense yeridir.
Sarıgül, son dönemde önemli bir misyon edindi. Af konusunu Türkiye gündemine sokmaya çalıştı. “Teröre bulaşmamış” olanlar için başlattığı af kampanyasını geride bıraktığımız Nisan ayından itibaren “genel affa” dönüştürdü.
Yolunun düştüğü hemen bütün illerde cezaevleri önüne gidiyor ve orada aynı çağrıyı yapıyor:
“Gelin hep birlikte bir af çıkaralım. Adı da ‘Toplumsal Barış Affı’ olsun. Bir kez daha Türkiye’min vicdanına sesleniyorum: ‘Affet Türkiye!’ diyorum.”
TDH liderinin “Affet Türkiye” çağrısı giderek daha çok ses getirmeye başladı. Cezaevleri önünde çağrısını yaparken daha çok kişi, sözlerini alkışlar hale geldi.
SARIGÜL’ÜN DIŞ POLİTİKA SAVRULMASI
Mustafa Sarıgül, iktidar partisinin ekonomiyi yürütemeyeceğini anlayınca gündeme getirdiği Yunanistan ile savaş çığırtkanlığına kendini fena kaptırdı. Ege Adalarının silahlandırılması ve Türkiye’nin uhdesinde olan adacıklarına Yunan bayrağı dikilmesi karşısında yıllardır üç maymunları oynayan iktidar partisinin gazına fena gelen Sarıgül, “Atina meydanına inmekten” söz etmeye başladı:
“Bizi mecbur bırakmasınlar, Atina’nın meydanına yarın sabah ineriz.”
🔴Mustafa Sarıgül ,Yunanistan'ı tehtit etti. Başkanımı tutmayın arkadaşlar 😁😂🤣 pic.twitter.com/Pl3WZKlkEy
— Murat Güler (@muratguler07) June 17, 2022
Bu çıkışın Erdoğan’ın, “En kısa zamanda Şam’a gidecek, Emevi Camiinde namaz kılacağız” sözleri gibi hamasetten öte bir şey olmadığını düşündük. Erdoğan’ın temelsiz, yersiz, sorumsuz ve ülkeyi bir maceraya sürükleme anlamı taşıyan bu emeli çok şükür ki 11 yıldan bu yana gerçekleşmedi.
Mustafa Sarıgül, Erdoğan’ın tutamadığı Şam sözünü Atina için gerçekleştirdi. Ancak küçük bir farkla. Kamuoyu, Sarıgül’ün sözlerini, “Türk Silahlı Kuvvetlerinin Atina’yı işgali” olarak algılamıştı.
Oysa Sarıgül, turist olarak gittiği Atina’da sosyal medya fenomenler gibi el çabukluğuyla yapılmış değersiz ama önemli bir provokasyona kalkıştı.
Barışa gel Miçotakis. pic.twitter.com/JAio0ChJnB
— Mustafa Sarıgül (@M_Sarigul) June 25, 2022
Sarıgül, “Amerika’ya medet umma, Türkiye’den dostluk ara, Miçotakis silahlardan elini çek, Bak biz buradayız” diye meydan okudu. Yaptığı saygısızlık yetmezmiş gibi bir de saldırıya uğradıkları iddiasını ortaya attı. Sarıgül, sosyal medyasından ikinci bir provokasyona kalkıştı:
“Yunanistan Parlamentosu önündeki basın açıklamamız kendini bilmez, birkaç Türk düşmanı tarafından engellenmek istendi. TDP Genel Sekreteri Sayın Teoman Mutlu sözlü ve fiili bir saldırıya maruz kaldı. Sağduyu ve aklı selimle sorun çözüldü. Sayın Mutlu ve ben iyiyiz, güvendeyiz.”
Sarıgül, kendine biçtiği “Affet Türkiyem” çağrısına dönmezse, parti liderliğinden sosyal medya fenomenliğine kalıcı bir geçiş sağlamış olacak.
Ne kadar itici, ne kadar çirkin bir davranış.
Aynısını onlar Türkiye´de yapsa hoşunuza gider mi?
Başkasının size yapmasından hoşlanmayacağınız şeyi siz neden başkasına yaparsınız?
Şimdi bunu yapınca ne demiş oluyor bunlar?
Türkiye´yi çok sevdiğini mi göstermiş oluyor?
Nedense ülkeler en çok onları en çok sevdiğini söyleyenler altında inliyor.
Şu dönemde de yerli ve milli diye diye ülkenin içine ettiler.
Bir dış dünyanın gündemine bakın… İlkim krizi, uluslararası işbirliği, uzay programı filan konuşulur.
Bunların gündeminde ise yatıyor milliyetçilik, kalkıyor F.TO, yatıyor Erdoğan, kalkıyor F.TO.
Geçenlerde bir televizyon kanalında duymuştum. Coğrafi olarak dünyanın merkezi Anadolu´ya denk geliyormuş.
Ama medeniyet anlamında baktığında kendi içine kapanmış, dünya ilişkilerini kesmiş, kompleksli bir ülke.
Yazık.