Adalet sahnesi değil can pazarı

YORUM | Av. NURULLAH ALBAYRAK

Ceza yargılaması adı altında yapılanlar suçun, suçlunun tespit edildiği, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için çalışıldığı bir süreç değil avukatların bile ifadesiyle tam bir can pazarı.

Herkesin canını kurtarmak için çabaladığı, yaka paça emniyet binasına getirilen insanların “Suçlu değilim!” demesinin dahi suç kabul edildiği, yapılan hukuksuzluklara itiraz edebilmenin neredeyse imkansız hale geldiği bir can pazarı.

Bu sahnede savcıların zanlıdan istediği, kurguladıkları suçlamaları itiraz göstermeden kabul etmesi, “Evet, ben suçluyum!” demesi. Avukatlardan istediği ise hazırlanan ifade tutanaklarını sorgusuz sualsiz imzalaması, savcılığın yüklemek istediği suçu kabul etmeyen zanlıya suçunu kabul ettirmesi, zanlının suçu kabul etmesi için yapılan işkenceye de itiraz edilmemesi.

Hakimlerin tavrı da bu can pazarında farklı değil. “Suç işlemedim, haksızlık yapılıyor!” deme cesareti gösteren sanıklara bırakın hakimin, insan olanın yapmayacağı şekilde, “Israrla suçunu inkar etti!” denilerek üst seviyeden ceza veriliyor.

Avukatların dahi kendi haklarının peşine düşemediği, yapılan hukuksuzluklara karşı yasaların tanıdığı hakları bile talep edemedikleri bir süreç yaşıyoruz.

İki hafta içerisinde Ankara, İzmir ve Edirne savcılıkları tarafından 115 avukat hakkında gözaltı kararı verildi. Adil yargılanma hakkının en önemli garantilerinden olan avukatlar, sabahın 5’inde yüzlerce polis eşliğinde yapılan operasyonla gözaltına alındı.

Savcılık, avukatların evlerine yapılan operasyon öncesinde medyanın görüntü alması için haber vermeyi de ihmal etmedi! Yasada gözaltı süresinin ne kadar olduğu, nasıl uzatılacağı açıkça belli olmasına rağmen, savcılık kendi uyguladığı yasaya göre avukatların 12 gün gözaltında tutulacağına hükmetti. Gözaltının ilk 24 saatinde de kimsenin görüşmesine izin verilmedi.   

Gözaltına alınan avukatlara sorulan sorular ortaya çıktığında, bir kere daha kurdun kuzuyu yemeyi kafaya koyduğu anlaşılmış oldu. 

— Avukatlık stajınızı ne zaman nerede hangi avukatlık bürosunda yaptınız?

— Büro ortağınız olan başka avukat var mı?

— Başka bir avukatlık bürosunda çalıştınız mı?

— Bu zamana kadar ne tür davalarda avukatlık yaptınız

— Bu zamana kadar kaç dosyada avukat oldunuz? Avukat olduğunuz dosyaların kaç tanesi ‘FETÖ’ ile ilgilidir?

— Vekil olduğunuz dosyalarda müvekkilleriniz size nasıl ulaşmaktadır?

— Müvekkillerinizle sözleşme yapıyor musunuz?

— Bu zamana kadar kaç müvekkiliniz ile sözleşme yaptınız?

— Müvekkilleriniz size dava ücretlerinin ödemesini nasıl yapmaktadır?

— Yapılan ödemeye karşı müvekkilinize herhangi bir belge veriyor musunuz?

— Vekil olduğunuz dosyalarda aldığınız belirli bir ücret var mıdır? Ücreti neye göre belirliyorsunuz?

— Şu kişi ile ilişkiniz nedir? Neden ondan ücret almadınız?

— Müvekkilinizin ifadesini neden değiştirmek istiyorsunuz?

— Öğrenim hayatınız boyunca hangi dershane, kurslara, okullara gittiniz?

— Eşiniz ve çocuklarınız hangi dershane, kurs, okullara gitti?

— Sosyal medya hesaplarını kullanır mısınız?

— Kullanıyorsanız hangi sosyal medya ağlarını ne zamandan beri kullanırsınız ve ne tür paylaşımlarda bulunursunuz? 

Emniyette sorulan bu sorulardan da anlaşılacağı üzere avukatlara, tam anlamıyla avukatlık faaliyetlerinden dolayı terör soruşturması açıldı. Avukatlar, adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan savunma hakkı kapsamında gözaltına alınan kişilere hukuki destek verdiği için “terör şüphelisi” kabul edildi.

Gözaltına alınan avukatlardan 39’u gözaltı sürelerinin son günü olan 12. günde tutuklanmaları talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine gönderildi ve Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği, altı avukatın tutuklanmasına, 15 avukatın elektronik kelepçe takılarak ev hapsinde tutulmasına, 18 avukatın ise yurtdışı çıkış yasağı ile birlikte haftanın iki günü polis merkezine giderek imza atmasına karar verdi.

Savcılık bu kararı beğenmediği için itiraz etti ve başka bir Sulh Ceza hakimi 9 avukatın daha tutuklanmasına karar verdi. 26 Eylül sabahı avukatlar evlerine yapılan baskınla tekrar gözaltına alındı ve tutuklanarak cezaevine götürüldü.

İzmir’de başlatılan soruşturma kapsamında ise 24 avukat tutuklanmaları istemiyle sulh ceza hakimliğine gönderildi. 15 avukatın tutuklanmasına 9 avukatın ise adli kontrolle bırakılmasına karar verildi.

Avukatlara yapılan operasyonların sinyalini Cumhurbaşkanı Erdoğan adli yıl açılışında zaten vermişti. Bu sefer mesajın gereğini çok hızlı yaptılar. Mesajı alan diğer savcıların bu operasyonlara devam edeceğini söylemek kehanet olmaz.

Avukatların gözaltı kararı sonrasında, akademisyenler, doktorlar ve 2014 yılında meydana gelmiş bir olay gerekçesiyle 82 HDP’li siyasetçi de gözaltına alındı.

Evet, Türkiye’de gerçekten bir terör sorunu var. Hiç şüphesiz o da devlet terörü sorunudur.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin