AYDOĞAN VATANDAŞ | YORUM
ABD ordusunda son dönemde yaşanan tasfiye ve atamalar, kurumsal yapının ötesinde, askeri yapının siyasi ajandalarla nasıl şekillendiğini gözler önüne seriyor. Özellikle Avrupa’daki NATO üslerinden gelen haberler ve Başkan Donald Trump’ın üst düzey komutanlara yönelik ani kararları, Washington’un ABD Ordusu ve müttefiklerle ilişkilerini köklü şekilde etkiliyor.
Albay Susan Meyers’in Grönland’daki Pituffik Uzay Üssü’nden görevden alınması, Başkan Yardımcısı JD Vance’ın Danimarka ve Grönland’a yönelik eleştirilerine karşı personele birlik mesajı verdiği bir e-posta sonrası gerçekleşti. Bu olay, askerlerin sonuçlarına katlanma pahasına, Trump yönetiminin politikalarına “Hayır!” demekten çekinmediklerinin göstergesi.
Bu olaydan 4 gün önce, NATO’daki en yüksek rütbeli ABD askeri temsilcisi olan Koramiral Shoshana Chatfield’ın 2015 yılında kadınların toplum içinde güçlendirilmesini teşvik eden bir konuşmasının ortaya çıkması dolayısıyla görevden alınması, liberal görüşlerin adeta bir iç düşman şeklinde algılandığını gösteriyor.
Bu gelişmelerin gölgesinde, ABD Senatosu bugün Korgeneral Dan Caine’i 22. Genelkurmay Başkanı olarak onayladı. Caine, bu göreve getirilen ilk Ulusal Hava Muhafızı subayı olurken, aynı zamanda üç yıldızla emekli olduktan sonra yeniden aktif göreve çağrılan ilk Genelkurmay Başkanı olarak tarihe geçti. Onayı, Senato’da geniş çaplı iki partili destekle, 60’a 25 oyla kabul edildi.
Caine’in kariyeri, şimdiye kadar bu göreve gelmiş belki de en sıradışı ve çok yönlü geçmişe sahip bir subay profili çiziyor. Kariyerinin ilk yıllarında bir F-16 pilotu olan Caine, sadece klasik askeri görevlerde değil, sivil ve istihbarat alanlarında da kritik roller üstlendi. Tarım Bakanlığı’nda “White House Fellow” olarak görev yaptı, İç Güvenlik Konseyi’nde politika direktörü olarak çalıştı, Irak’ta özel operasyon birliğine komuta etti.
Ancak Caine’in en dikkat çeken geçmişi, Pentagon’un yüksek güvenlikli Gizli Erişim Programları Ofisi (Special Access Programs Office) direktörlüğü ve CIA ile olan özel bağlarıyla öne çıkıyor. Pentagon’un CIA’ye yönelik irtibat subayı olarak görev yaptığı dönem, onun sadece sahada değil, istihbarat dünyasında da güçlü bir arka planı olduğunu ortaya koyuyor. Bu yönü, özellikle hibrit savaşlar, siber tehditler ve küresel istihbarat dengeleri açısından kritik önemde değerlendiriliyor.
Caine, Senato’daki onay oturumunda kendisini “alışılmadık bir aday” olarak tanımlayarak, “Beni tanımayan çok Amerikalı var ama bu zamanlar da alışılmadık zamanlar.” diyerek mevcut dönemin dinamiklerine vurgu yaptı. Görevinde apolitik kalma sözü verdi ve odak noktasının ABD’nin teknolojik üstünlüğünü koruyacak hızda inovasyon sağlamak olacağını belirtti. Ayrıca nükleer modernizasyonu desteklediğini ve elektronik harp yeteneklerinin yeniden inşası gerektiğini vurguladı.
Caine’in atanması, Trump’ın Şubat ayında görevden aldığı General C.Q. Brown’dan sonra gelen hızlı bir değişimi gösteriyor. Aynı dönemde Donanma Komutanı Lisa Franchetti görevden alınmış, geçen hafta da NSA Direktörü Timothy Haugh ve diğer üst düzey isimlerin görevlerine son verilmişti.
Bu arka arkaya yaşanan tasfiye ve atamalar, Trump yönetiminin ABD ordusunun iç dinamiklerini yeniden şekillendirmek istediğini gösteriyor. ABD’nin NATO’daki rolü sorgulanırken, yeni Genelkurmay Başkanı’nın CIA ve özel operasyonlar geçmişiyle donanmış olması, askeri stratejinin artık klasik savaş çizgilerinden ziyade çok katmanlı ve istihbarat temelli bir yöne evrileceğinin habercisi olabilir.
Bir çok aptal amerikalı bir avuç yahudi için ömürlerini tüketiyorlar. Çalışıyorlar çalışıyorlar devlet kazanıyor devlet kazandığı parayı götürüp yardım silah olarak gazzeyi alsın toprakların genişletsinler diye israile yatırıyor. bir avuç yahudi yerleşim yeri alsın diye Sonuç heder olmuş hayatlar.