5 maddede Fırat Kalkan Operasyonu

Suriye krizinin başladığı 2011’den bu yana Türkiye’nin ülkedeki savaşa kara ordusuyla müdahil olacağı beklentisi vardı ancak bu ancak geçtiğimiz günlerde, 24 Ağustos 2016 tarihinde gerçekleşti.

Peki, Türkiye neden Carablus denilen mevkiye tanklarla, askerleriyle ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) olarak da bilinen Beşar Esad muhalifi silahlı gruplarla birlikte müdahale etme kararı aldı?

1: Suriye’de ‘çözüme’ yaklaşılıyor

Nüfusunun yarıdan fazlasını mülteci olarak başka ülkelere gönderen Suriye’de en başından beri büyük ülkelerin üzerinde uzlaşabileceği bir ‘ortak plan’ gerekliydi. Bunu, ‘ortak düşman’la çözdüler. IŞİD, dünya genelinde yaptığı terör eylemleri ve Suriye içerisindeki hamleleriyle bu ‘ortak düşman’ hâline geldi.

Şu anda ABD’nin kurduğu IŞİD’e karşı koalisyon da, Rusya, İran ve Suriye ordusu da IŞİD’e karşı savaşıyor. En azından görüntü böyle. Madalyonun öbür tarafında ise her kesim, IŞİD’le birlikte kendi düşmanına da saldırıyor. Türkiye, YPG’ye, Rusya Suriye ordusu ile birlikte muhaliflere yöneliyor.

Bu durum, terör örgütünün zayıflamasına, mevzi kaybetmesine yol açıyor. Bir zamanlar Bağdat’a yürüyen IŞİD, kısa süre içerisinde Musul’a ve ‘başkenti’ Rakka’ya sıkıştırıldı. Türkiye sınırındaki son kalesi olan Carablus’u da kaybetmiş oldu.

2: Carablus, stratejik önemde bir mevzi

Türkiye’nin Suriye ile sınırında 5 yıldır devam eden savaşta şimdi Carablus için sahaya girmesi, YPG ile ilgili endişelerine bağlı. Türkiye’nin “YPG Fırat’ın batısına geçmesin” tezi kapsamında, kısa süre önce Menbiç’i alan YPG’nin Carablus’a hareket ederek, Türkiye sınırının hâkimi olması ve burada federal bir yapı kurması, Türkiye’yle birlikte Esad’ı da endişelendiriyor.

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Türkiye ziyareti esnasında YPG’nin Fırat’ın batısına geçmemesi yönündeki telkini de, Türkiye’nin tezinin sahada karşılık bulduğunun göstergesi.

Ancak ABD’nin IŞİD karşıtı koalisyonunun özel elçisi Brett McGurk’ün dün akşam saatlerinde Twitter’ından yayınladığı diplomatik mesaj, Amerika’nın YPG’den Türkiye’nin istediği tarzda vazgeçmeyeceğinin göstergesi.

3: Türkiye’nin ‘Kürt hassasiyeti’ işleri ileriye taşıyabilir

Beşar Esad’ın Suriye’de askerî varlığını ilk terk ettiği bölgeler Türkiye sınırındaki Kürt bölgeleriydi. Burada YPG’nin ‘palazlanacağını’ ve bununla Türkiye’nin uğraşmak isteyeceğini düşündü.

Nitekim Türkiye’nin IŞİD sonrası Suriye politikası da bu eksene oturdu. IŞİD’e karşı olmakla birlikte YPG’ye de aynı muamele yapılmasını talep etti. Ancak ABD’nin “Sahada IŞİD’le en etkin mücadele eden müttefikimiz” diyerek paye verdiği YPG’den vazgeçmesi mümkün görünmüyor kısa vadede.

Yine de Beşar Esad’ın da YPG’den alabileceği bir şeyler var: Halep.

Bu bakımdan Türkiye “Fırat kalkanı” adını verdiği operasyonla birlikte Fırat’ın batısını tamamen korumaya almak istiyor. Bunun için Fırat ekseninde YPG ile de çatışmaya hazır bir görüntü çiziyor. 15 Temmuz darbe girişimi öncesi ordunun Suriye’ye girmek istemediği, darbeden sonraysa ‘imaj düzeltme’ maksatlı operasyona başladığı uzmanların ortak görüşü.

Beşar Esad’ın başından beri planı Kürtlerle Türkleri kuzey Suriye’de birbirine ‘kırdırmak’ olabilir mi? Bekleyip göreceğiz.

4: Rusya gidişattan endişeli mi?

Mart 2016’da The Atlantic dergisinde çıkan Jeffrey Goldberg imzalı “Obama doktrini” başlıklı yazıda, Obama’nın Erdoğan’ı “muazzam ordusunu Suriye’ye istikrar getirmek için kullanmayı reddeden otoriter bir lider” olarak gördüğü iddia edilmişti.

Gerek Joe Biden ziyareti, gerekse dünya genelinden yapılan açıklamalar, Batı koalisyonunun Türkiye’nin Suriye’ye kara ordusu göndermesinden memnun olduğunu gösteriyor.

Ancak Rusya’nın uçak kriziyle birlikte Suriye’de bertaraf ettiği Türkiye’nin yeniden oyuna dönmesine nasıl bakacağı merak konusuydu. İlk açıklamalar endişe duyulduğu yönündeydi. Ancak Savunma Bakanı Fikri Işık, Rusya’ya operasyondan önce haber verildiğini belirtti.

5: Türkiye’nin bir çıkış stratejisi var mı?

Uzmanların en çok sorduğu ve henüz yanıtını veremediği/alamadığı soru bu.

Suriye’ye kara harekâtı Carablus’la sınırlı kalmayacak gibi görünüyor. Operasyonun YPG ile bir çatışmaya dönüşmesi, Suriye konusunda Türkiye’yi bir kez daha yalnızlaştırabilir.

Ancak Rusya ve ABD’yi YPG konusunda ikna edebilirse, buradan bir sonuç alınabilir. Bunun bedeli de, şu anda YPG’nin savaştığı yerlerde Türk ordusunun bulunması olacaktır muhtemelen. Türkiye’nin IŞİD’le topyekûn savaşa girmesi, ülke içerisinde örgütün eylemliliğini arttırmasına yol açacaktır.

IŞİD’in hâlihazırda bırakmakta olduğu Carablus’u kayıpsız ‘ele geçiren’ Türkiye’nin Suriye içlerinde nasıl bir dirençle karşılaşacağı henüz bilinmiyor. Ama bu direncin pek hoş olmayacağı aşikâr.

Türkiye’nin Fırat’ı koruma maksatlı olarak bir tampon bölge oluşturacağı da, beklentiler arasında. Ancak bu tampon bölge fikrini şimdiye dek destekleyen bir aktör yok.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin