Yalancı baharın iktidarı

HABER-ANALİZ | SEMİH ARDIÇ

Hiçbir ifade Türkiye’nin ahvalini ‘yalancı bahar’ ibaresi kadar iyi tasvir edemezdi. Ben piyasa ekseninden tahlil edeceğim yalancı baharı. Esasında yalancı baharın iktidarı, Türkiye’de bugün her sahaya tatbik edilebilir.

7 Mart’ta sanki başka bir memleketin kredi notu çöp seviyesinden bir basamak daha aşağı indirildi. Dünyanın en büyük yatırım bankalarından Goldman Sachs, Türk Lirası için değil de başka para birimleri için ‘her an düşüşe geçebilir’ ikazında bulundu.

KIYAMET KOPSA BORSA REKOR KIRACAK!

Borsa İstanbul (BIST) kıyamet kopsa rekor kıracak. Kredi notunun aşağıların da aşağısına inmesi vız geliyor. Ekonomi programlarında, ekonomi sayfalarında muhteşem bir tablo çiziliyor. ‘Biz ki yedi düvele haddini bildirmişiz’ beyanı iktisatçıların bile virdi zebanı oldu.

Ben bu tabloyu algı ile hakikat arasındaki fark ile izah ediyorum. 1945’te Almanya’nın başşehri Berlin düştü düşecek, o esnada Hitler’in propaganda makinesi televizyon zafer marşları eşliğinde kahramanlık görüntülerini yayınlıyordu. Halk işlerin iyiye gitmediğini hissetse de emin olamıyordu. Şehrin yakınlarına kadar gelen Amerikan askerlerinin varlığı, günlerdir devam eden hava bombardımanı savaşı Almanların kaybettiğini gösterse de halk için televizyonda, gazetelerde anlatılanlara inanmak daha kolaydı.

Üstelik bu tercih müsekkin gibiydi.

25 GAZETECİ DELİLSİZ HAPSE MAHKUM EDİLDİ

Türkiye’de 8 Mart 2018 Perşembe günü 25 gazeteci 2 seneden 7 sene 6 aya kadar değişen müddette hapis cezasına mahkum edildi. 25 gazetecinin tek suçu haber yazmak, sosyal medyadan fikriyatını paylaşmaktı.

Dosyalarında ‘şiddet’, ‘terör’ ya da ‘darbe’ suçu namına tek delil olmayan meslektaşlarımıza verilen ceza ile yalancı baharı yaşayan piyasa arasında kuvvetli bir irtibat var.

Gazetecilerin cezalandırıldığı televizyon ekranlarının iktidar sözcüleri tarafından işgal edildiği bir memlekette sadece temel hak ve hürriyetler gasp edilmiyor. İnsanlar aynı zamanda sıhhatli malumat almak hakkından da mahrum bırakılıyor.

MOODY’S NOT İNDİRİNCE ‘DIŞ MİHRAK’

Moody’s not indirdiyse ‘dış mihrak’, düne kadar yerden yere vurulan Almanya silah ve para veriyorsa ‘dost ve müttefik’ olarak takdim ediliyor. Bunun için emre amade mebzul kiralık kalem var.

Hakikatin ortaya çıkması uğruna delilsiz 19 aydır mahpus olan 25 meslektaşımız, tıpkı gazeteciler Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek, Tuğrul Özşengül, Ayşenur Parıldak, Hidayet Karaca ve diğerleri gibi talimatla cezalandırıldı. Zira Saray, mebzul kiralık kalemlerin yalanlarının ortaya çıkarılmasından, gazeteci kılıklı kifayetsiz muhterislerin maskelerinin düşürülmesinden endişe ediyor.

YALANCI BAHAR HAVASI ESTİRMEK BÖYLE DAHA KOLAY

Mesleğin hakkını verenler hapsedildikçe her sahada yalancı bahar havası estirmek daha kolay hale geliyor tabiî. 15 Temmuz 2016’da cereyan eden o meşum teşebbüsü bahane edip 200’den fazla gazeteci, yazar ve münevveri zindana atarken zorbalığın iktidarına giden yolda en büyük adımı attılar. Malumatı olmayan insanların hâdiseleri doğru tahlil etmesi mümkün mü?

Karanlığın iktidarında ışığa yer yok. Bir memlekette gazeteciler akla ziyan ithamlarla, düzmece mahkeme kararları ile senelerce hapiste tutuluyorsa o memlekette algı ile hakikat yer değiştirmiştir. O beldede halk da bütün musibet ve felaketlere kendi rızası ile müstahak hale gelmiştir.

TÜRKİYE’NİN KREDİ NOTU DÜŞTÜ, ÇÜNKÜ…

Dünyanın en önemli kredi derecelendirme kuruluşlarından Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu ‘Ba1’den ‘Ba2’ye düşürdü. Yatırımcıların akıl hocası 18 Mart 2017’de notunu indirdiği bir memleket için yeni ikazlarda bulunuyorsa uzun uzun düşünmek lazım gelmez mi?

Neymiş efendim! Maliye Bakanı Naci Ağbal’a göre Moody’s’in kararının hiç itibarı yokmuş! Onun için mi Hazine faizi bir anda fırladı. Kale almaya değmeyecekse Dolar ve Euro cephesinde niçin endişeli bekleyiş hâkim?

Moody’s notu indirimi kararında, ‘kurumların direncindeki süregelen kayıp’ ve ‘dış şok riskinin yüksek borç ve siyasi riskler sebebiyle artması’ derken acaba Merkez Bankası’ndan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na, yerel mahkemelerden Anayasa Mahkemesi’ne kadar hukuk devleti ayakta tutan bütün müesseselerin iktidarın inhisarı altına girmiş olmasını kastetmiş olabilir mi?

MUHASEBE YAPABİLSEYDİK

Artık resmî istatistikler bile maniple edildiği için yüzde 11,1 büyümeye bizden başka kimsenin inanmadığını nazik bir dille ifade ettiği için Moody’s’e kızacağımıza kendi muhasebemizi yapmalıydık.

O kuruluş 2012’de Türkiye’ye ‘yatırım yapılabilir’ notu verirken ne kadar tutarlı ise son not indiriminde de o kadar tutarlıdır. İşler daha girift hale gelmeden ikaz ettikleri için Moody’s gibi kuruluşlar teşekkürü bile hak ediyor. Amma velakin hak ve adaletten bînasip iktidarın nezaket gösterme gibi bir derdi de olmuyor.

DÜNYADA FAİZLER YÜKSELİYOR

Dünyada korumacılık ve yüksek faiz dönemine adım atılırken Türkiye’nin döviz açığını kendi yağıyla kavrularak karşılayamayacağını en iyi Ankara’daki ekonomi bürokratları biliyor. Hazine’nin iki aylık nakit açığı 13,1 milyar TL. Geçen seneyi 47,4 milyar TL cari açıkla kapattık. Bir o kadar da bütçe açığı verdik.

Bizim için sadece Moody’s endişelenmiyor. Fitch, Standard&Poor’s, Goldman Sachs gibi herkesin gözünün içine baktığı kuruluşlar hemen hemen aynı tespitlerde bulunuyor: “Türkiye dış şoklara karşı çok kırılgan vaziyette.”

DÖVİZ REZERVİ ERİYOR

220 milyar dolar döviz borcuna mukabil döviz rezervleri her sene bir evvelki seneye nazaran geriliyor.

2017’de cari açığın finansmanı için 8 milyar dolar rezervden harcadık. Kalan açığı da yüksek faizle ikna ettiğimiz sıcak para ile kapattık. Bunun bir bedeli var elbette. Diğer tarafta faizler tırmanıyor. Merkez Bankası (TCMB) faiz tabelasında ‘yüzde 8’ diye yazsa da hakikatte ‘yüzde 12,75’ diye okunuyor.

Saray’da ‘faizleri indirin’ talimatı verdikleri üç kamu bankasının genel müdürü bile yüzde 16 ile mevduat topluyor. Kredinin senelik maliyeti yüzde 20’yi aştı.

Hükûmet sözcüleri, “Faiz lobisine karşıyız.” dedikçe bütçeden faize ayrılan tutar 60 milyar TL’yi geçti.

SARAY’IN HAZİNE’YE MALİYETİ: FAİZ YÜZDE 7’DEN YÜZDE 13,32’YE ÇIKTI

Goldman Sachs analistlerinin Türk Lirası’nda (TL) değer kaybının hızlanabileceğini duyurduğu 8 Mart’ta Türkiye’de 25 gazeteci daha hapse mahkum edildi. İktidar şimdiye kadar menfi haberleri halının altına süpürmekte ne kadar mahir olduğunu ispat etti. Peşi sıra gelen risk ikazlarını da bir müddet piyasanın dikkatinden kaçırmayı deneyeceklerdir.

O arada faiz ve döviz kuru yine yükselir. Enflasyon ve işsizlik zaten malum. İki sene evvel yüzde 7 ile uzun vadeli borç bulabilen Hazine hal-i hazırda iki senelik borcu yüzde 13,32 ile temin edebiliyor. Aradaki fark Moody’s ve diğer akıl hocalarının ikazlarına kulak tıkayan iktidarın eseridir.

TCMB YİNE FAİZ ARTIRACAK

Üç vakte kalmaz sıcak parayı tutmak için TCMB yine faiz artıracak. Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan, ‘Nazi artığı ve bizim düşmanımız’ dediği Almanya’nın kapısında el açacak. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da o zilletin elçiliğini yapmak üzere yola revan olacak.

Algı ile dünü kurtarabilirsiniz. Mamafih halkla ilişkiler yalanlarının bugüne, hele hele yarına hiç hükmü geçmiyor. Hakikatin böyle kötü bir huyu var işte.

Hülasa gazetecilerine sahip çıkamamış halk her halükârda aldatılmaya mahkumdur. Türkiye’de vatandaş aldatıldığını haftalığa bağlanan akaryakıt zamlarından, giderek küçülen cüzdanından anlayacak anlamasına da o vakit Berlin çoktan düşmüş olacak.

Kahraman gazeteciler mesleğe ve insanlığa verdikleri sözü ne pahasına olursa olsun tutacak ve ömürlerinden birkaç seneyi bu uğurda feda etmiş olacak.

Midesinin esiri olmayan gazeteciler için yalancı baharın iktidarında dışarıda olmaktansa hakikatin zindanında gün doldurmak evladır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Herkesin dunyevileştirildiği günümüzde dünyayı aslında faizle kağıt parayı dagıtanlar yönetir, siyasetçi faiz baronlarının gelip geçici kapi ilanatçısından başka bir şey değildir, Bakmayın bankalara emrediyor görünmelerine, bu emri ordan aldıklarını gizlemek içindir aslında. Siyaset tiyatrosu sahnesinde gizlenmeye çalışılan şey devletleri bile kendi oyuncağı haline getirmiş olan tefeciler dir. Milli iradeymiş……

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin