Uğruna yaşamak istediğimiz bir şey var mı?

YORUM | NURULLAH ALBAYRAK

Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili, Cemaat davalarının büyük bölümünün 2018 yılı içinde bitirileceğini açıkladı. Bu davaları bitirmek için de 180’nin üzerinde yeni mahkeme oluşturduklarını da ifade etti.

Bakanlar da bir taraftan yeni cezaevleri açılışı yapılıyor bir taraftan da yeni cezaevlerinin açılacağı vaatlerini meydanlarda dillendiriyor.

Bu aşamada bir karar vermek gerekiyor; onların planlarının hayata geçirilmesini mi seyredeceğiz yoksa bizim planlarımızın hayata geçirilmesi için mi mücadele edeceğiz?

Yargı eliyle masum insanları cezalandırmayı amaçlayanların planlarının ve hedefinin ne olduğu çok önemli değil, önemli olan yargılanan sanık ve müdafilerinin bu plana rıza gösterip göstermediğidir. Sanıklar ve sanıkların avukatı yapılan planlara rıza göstermediği müddetçe, davaların nasıl ve ne zaman biteceği ya da neredeki cezaevinde tutacaklarının bir anlamı olmayacaktır.

Uğruna yaşamak istediğimiz bir şey ya da geleceğe dair hedeflerimiz varsa onların planlarını değil kendi planlarımızı konuşalım.

Bu davalar kapsamında yargılananlar, yargı sistemi gerçeğini dikkate alarak: ‘Ben zaten masumum benim cemaatle cemiyetle işim yok, bir müfterinin iftirasıyla hakkımda dava açıldı, onun da iftira attığı anlaşıldı, mahkeme ilk duruşmada beraatıma karar verecektir’, özgüveni ya da ‘Yargının içinde bulunduğu durum ortada, mahkeme tahliye ettiği kişiyi cezaevinden çıkmadan tekrar tutukluyor. Saray, bütün davaları takip ediyor. Ben ne yaparsam yapayım mahkeme zaten mahkumiyet kararı verecektir’ ümitsizliğine kapılarak davayı kendi seyrine bırakmak, onların planlarının hayata geçirileceği anlamına gelmektedir.

Yargılanan herkes şuna açık olarak bilmelidir: Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararında da örgüt olarak tanımlanan yapının nihai amacının, ‘Anayasal düzeni cebir ve şiddet kullanmak suretiyle değiştirmek’ olduğu belirtilmiştir. Belirtilmiştir diyorum zira, Cemaat mensubu olarak ben de çoğu insan gibi bu amaçtan haberdar değilim.

Bu tanımlamaya göre: Cemaatin, hareketin, yapının adına ne derseniz deyin amacının, Anayasal düzeni cebir ve şiddet kullanmak suretiyle değiştirmek olduğunu bilmeyen herkes masumdur ve cezalandırılamaz. Yani, Cemaate girerken ya da Cemaatin içinde olunduğu aşamada Cemaat mensubu olan birisi gelip, ‘Bizim amacımız Anayasal düzeni şiddet yoluyla değiştirmek, senden de bu amaç doğrultusunda çalışmanı istiyoruz’ siz de ‘Evet, ben de bu amaç doğrultusunda bana düşen her şeyi yapmaya hazırım’ demediyseniz kimse size terör örgütü üyesi diyemez. Bu değerlendirmeye göre kendinin masum olduğunu düşünen herkes yargılamada bu gerçeğin ortaya çıkması için sonuna kadar mücadele etmelidir ki kendi planımız hayata geçirilebilsin.

MASUMİYETİNİZİ HER DURUMDA İFADE EDİN

Bu gerçeği ortaya çıkartmak için yapılması gereken ilk hamle, davayı kendi seyrine bırakmamak iradesini ortaya koymak olmalıdır. ‘Ben masumum ve masum olduğumu herkese ispatlayacağım’ iradesi sonucun değişmesinin ilk adımıdır.

Sonrasında ise fiili harekete geçilerek, ceza dosyası içerisinde yer alan tüm bilgi ve belgeler alınmalı ve mahkeme heyetinden daha fazla dosyaya hâkim olunmalıdır. Eğer dosyanıza hakim olursanız, mahkemeyi yönlendirebileceğinizi ve mahkemenin de sizi dinlemek zorunda kalacağını göreceksiniz. Bu bir tahmin değil, tecrübeyle elde edilen bir bilgidir.

Şu ayrımı da gözden kaçırmamak gerekiyor…

Ceza soruşturması aşamasında (emniyet-savcılık); kısa ve öz konuşmak, sorulmayan soruya cevap vermemek, sorulan sorulara yorum yapmamak, gereksiz bilgi paylaşmamak, bir suç varsa iddia edenlerin ispatlamasını beklemek gerekir.

Yargılama aşamasında (mahkeme) ise; dosyada yer alan her belge hakkında hazırlık yapılmalı, her belgeyle ilgili yazılı ya da sözlü cevaplar verilmeli ve mahkemenin araştırma yapması istemelidir. Aynı şekilde, duruşma aralarında dosyaya yeni gelen her belge duruşmadan önce muhakkak görülmeli, bir örneği alınmalı ve gerekli cevaplar hazırlanarak mahkemeye sunulmalıdır. Amaç, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgenin ya doğru olmadığını ya da masumiyetin delili olduğunu ispatlamak olmalıdır.

Masumiyeti ispatlama ve bahsedildiği şekilde bir amaca sahip olunmadığını ispatlama adına, çocuklarını son ana kadar Cemaatin okullarında okutarak, Cemaatin terör örgütü olmadığını en iyi bilen isimlerden birisi olan HSK Birinci Daire Başkanı Halil Koç’un mahkemelerde tanık olarak dinlenmesi de istenebilir.

Ya biz kendi planımızı hayata geçireceğiz ya da iktidarın planlarının hayata geçirilmesine seyirci olacağız. Karar bizim…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin