Patates!

Fotoğraf: Hakan Zafer | İstanbul Ümraniye

Yorum| Hakan Zafer

Koca ülke, kapanmasın diye seçimde, sayımda otobüsle büyük şehirden hemşeri taşınan küçük belde belediyesi gibi yönetilmeyi hak ediyor etmiyor ayrı mesele ama ABD’li özel şirketi koca devlete mal müdürü atayıp Almanya’ya kahvaltıya gelen kayın peder ve damadı görünce aklıma, siyasetten başka yol bilmeyen, kimi de her şeyi bizzat eliyle yıkılacak tağut gören su katılmamış kasvette köhne ideolojiler geldi.

Ne yapıyorlar acaba. Duvarlara “oy kullanmak haramdır” yazmaktan evrilip, üç beş ganimet de kendilerine tevdi edilince “neyse, bu seçim verelim bari” diye fan görmüş tüy gibi uçanlar, nasılsınız canım?

Öğretmen olduğu, teneffüste dinlendiği odadan belli olan, ay sonu bordroyu kutsal metin kritiği gibi okuyan, derslerde taze fidanların beyinlerini Siyonist parmağı, İngiliz oyunu, büyük şeytan teraneleriyle “iğfal” eden (ben mi bilmiyorum acaba, bu kelime normalde ayıp şeyler için değil miydi?) şapşikler, Gripin var mı?

Tevhid, tağut, cihad, hizbullah, hizbuşşeytan, mustazaf, müstekbir… Bulaşık ağızlarınızla kirlettiğiniz kavramları uzun uzun tartışıyor musunuz halâ? Şalvar paçalarını kısa tutmayı ihmal etmeyin de gerisi lafla yürür zati.

“Allah’ın hükmettiğiyle hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir” (Maide 44) ayetini aynı mı anlıyorsunuz halâ Mücahid? Yoksa muhalif yönetici kalmadığı için ayeti mabeyniniz de nesh mi ettiniz? Siz de haklısınız mübarek, çay ocaklarında genç avlamaktan lüks kongre salonlarına terfi edince işin rengi değişmesin de ne yapsın?

*****

Sizi, büyük büyük düşmanlar edinmek hep mutlu ediyor belli. Bir güne bir gün demez mi insan “sahi, biz niye bu kadar önemliyiz” diye? Gerçekte öyle olsun veya olmasın, kim size düşmansa hep büyük oldu zaten. Çok vakit geçirmeden düşman bildiğinizi başkalarının gözüne büyük göstermeye uğraşıp, söyler söylemez yalanınızın en kuvvetli mümini olmuşluğunuz bir değil, iki değil. Bu şizoid durum sadece size zarar verse ne ala. Düşmanın büyük ve derin olduğuna inanınca, hıncını ve bu hıncı çıkartırken kullandığınız araçları da büyüttüğünüz için hamile kadından, evladını kaybetmiş anadan, boğulmuş bebekten, ev hanımından, çocuktan, gariban işçiden, yaşlıdan, hastadan, engelliden, canlı namına ne bulursanız ondan keyifle intikam alıyorsunuz.

*****

Devlete güvenip ne sevilir ne sövülür muhterem. Bir şeyler var, boş değilsin de ona yürek, ağız denmez. Zamk bidonuna batmış kuyruk gibi neye değse toplar, yük eder.

Hem kemiği, ilkesi yok bunun. Dünün dostu, bugün en fena düşman, yarın da “o nasıl söz canım, senden başkası aklıma gelir mi hiç” kabilinden borç istemeye alıştırılacak sadık dost olur. Bu durum, kendi kanını yenileyerek yılda, ne yılı, haftada bir tekrar ediyorsa bu tablonun kahramanlarının “cısss” veya “cici” demesine itibar edilir mi hiç?

Devlet dedimse kastım güçtür. Güce, güçlüye aldanıp en mühim kabiliyetini heba edemez insan. Varlığımız, seçmek için. Neyi seçeceğini bilmek, bazısından buğz etmek, bazısına sevgi beslemek için. Yarın mahşer divanında kefeye, sevilmeyeceği sevmiş, sevilecekten buğz etmiş olmak konacaksa eğer, insan iradesi, öyle elin âlemin zerzevatına bedel ödenecek bozukluk değildir.

Bunun mahalle farkı da yok. Aynı zerzevatçı elinde mikrofon, pikabıyla dolaşırken hangi mahalle, patatesin neyini seviyorsa ona göre bağırıyor. Kiminde “yahnilere patates”, kiminde “kızartmalara patates” diye. Satılan aynı aslında, patates. Bu arada, bu patatesin, Erbakan’ın 90’larda kendine oy vermeyen tarikatları eleştirirken kullandığı “patates dini” tamlamasındakiyle bir akrabalığı yok.

Yaaa işte öyle… Allah kimseyi, arsız yalanına malzeme etmesin.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin