Nurtopu gibi bir Suriyeli göçmen sorunumuz oldu [Haber-Yorum: Hasan Cücük]

Son günlerde Suriyelilerin adının karıştığı toplumsal olaylar sık sık haber olmaya başladı. Sayıları 3 milyonu bulan Suriyeli mülteciler, Türkiye’nin her tarafına dağılmış durumdalar. Bazen istenmeyen olaylar çıkıyor. Cinayet bile işleniyor. Türkiye toplumu göçmen ve mülteci kavramıyla karşılaşmanın daha doğrusu hazırlıksız yakalanmanın şokunu yaşıyor.

Türkiye’nin yeni gündemine giren bu kavramlarla Avrupa 1960’lı yıllarda tanıştı. O yıllarda başta Almanya olmak üzere iş gücüne ihtiyaç duyulan ülkelere Türkiye, Pakistan, Yugoslavya gibi ülkelerden ‘misafir işçiler’ geldi. Fabrikalarda çalışan bu işçiler zamanla kalıcı oldu. Misafir işçilikten göçmenliğe terfi ettiler. Yalnız gelen bu kişiler zamanla sılada bıraktıkları eş ve çocuklarını yanlarına getirerek aile olup, sayıca çoğaldılar.

GÖÇMENLER İÇİN DOĞRU POLİTİKA BELİRLENEMEDİ

Avrupa’ya geliş ekonomik gerekçe olduğu için mümkün olduğu kadar az masrafla hayatlarını idame ettirdiler. Birde tabi sılada bıraktıkları yakınlarına ekonomik yardım yapmak durumunda olduğu kadar cimrilik noktasına varan bir tutumluluk gösterdiler. Ucuz evlerde oturdular. Sosyal hayata tam karışmadılar. Şehrin belirli bölgelerine göçmen yoğunluğu oluşmaya başladı. Zamanla gettolaşmaya dönüşen bu yığılmadan dolayı, yerli nüfus bu bölgelerden göçmenlerin daha az olduğu yerlere taşındı.

MÜLTECİ AKINI DAHA DA PROBLEMLİ OLDU

1980’li yıllardan itibaren Avrupa, bu kez mülteci kavramıyla tanıştı. Filistinliler Avrupa’nın ilk mültecileri olurken, Lübnan iç savaşı, Afganistan’ın işgali, Afrika’da baş gösteren kabile savaşları ve açlık, Avrupa’ya mülteci akınını başlattı. Mülteciler, göçmenlerden farklıydı. Yerini yurdunu is

tekleri dışında terk etmek zorunda kalan bu insanların ağır bir travma yaşıyordu. Özellikle iç savaş ve ülkeleri işgal edilenlerin yakınlarını kaybetmenin acısına bir daha geriye dönecekleri bir vatanlarının olmaması da ekleniyordu.

Avrupa ülkeleri mültecilere göçmenlerden farklı bir muamelede bulunuyordu. Göçmenler, işi olan, kriminal suçlara fazla karışmayan, getto bölgesinde yaşadığı için toplumun genelinin huzurunu bozmayanlardı. Mülteciler hem yaşadıkları psikolojik durumdan hem de işsiz olmalarından dolayı geldikleri topluma ekstra ‘yük’ getiriyordu. Göçmenler kalıcı, mülteciler gidici gözüyle bakılıyordu.

ENTEGRASYON PROGRAMLARI YETMEDİ

İyi yönetilmeyen göçmen ve mülteci politikası pimi çekilmiş bir bombanın toplumun içine atılmasından farksızdı. Bundan dolayı ülkeler mültecileri ülkenin değişik şehirlerine dağıttılar. Belirli bir süre bulundukları şehirde oturma şartı getirdiler. İltica işlemleri sürerken kamplarda kaldılar. Mültecilerin topluma uyum sağlaması için dil kursları açtılar, çocukların mutlaka okula gitmesini sağladılar. Milyarca Euro harcadılar. Başarısız bir mülteci politikasının bedelinin çok daha ağır olacağını biliyorlardı.

Ancak tüm bu yapılanlara rağmen birçok Avrupa ülkesinde göçmen ve mülteci politikası beklenen başarıyı vermedi. Göçmen çocuklarının eğitimde başarılı olmaları uzun yılları aldı. Birkaç kuşak iyi eğitim alamadığı için hayatına vasıfsız işçi olarak devam etti. Mülteciler için manzara daha vahimdi. Suça karışma oranları oldukça fazla oldu. Ne yapacaklarını bilemeyen, rotasız gemiler gibi yaşamaya başladılar ve şiddeti kullanarak ‘var olmaya’ çalıştılar.

AŞIRI SAĞ PARTİLER BU SORUNLAR ÜZERİNDE YÜKSELDİ

Göçmen ve mültecilerin yaşadığı getto bölgeleri birer suç mahalline dönüştü. Polisin girmekte zorlandığı kurtarılmış bölgeler oldu. Suç çeteleri sokaklarda hâkimiyeti eline aldı. Bu durumdan rahatsız olan göçmen ve mülteciler çocuklarının geleceğini kurtarmak için yerli halkın yoğun olarak yaşadığı semtlere taşındı.

Devlet ortaya çıkan sorunlara çözüm için verilmiş bazı hakların geri alınmasıyla başladı. Daha çok ekonomi silahını kullandı. Sosyal yardımlarda kesintiye gitti. Örneğin nüfusunun yüzde 8’i göçmen ve mülteci olan Danimarka’da sosyal yardımla geçinenlerin yüzde 40’ının yabancılar olmasından dolayı, sosyal yardım miktarında ciddi kesinti yapıldı.

Çalışmadan sosyal yardımla devletten geçinme, bazı semtlerde oluşan gettolar ve artan suç oranları Avrupa’da aşırı sağ partileri ortaya çıkardı. Varlık nedenini göçmen ve mülteci karşıtlığı üzerine kuran bu partiler, basınında verdiği lojistik destekle kısa sürede toplumda taban buldu. Bugün Avrupa bir taraftan taban bulan aşırı sağla diğer taraftan ciddi bir problem olan yabancılara çözüm bulmak için uğraşıyor.

TÜRKİYE, SURİYELİ GÖÇMENLERİ ENTEGRE EDEMEZSE…

Türkiye ise henüz daha nasıl bir toplumsal problemin içine düştüğünün farkında değil. Ahmet Davutoğlu, Suriye iç savaşı çıkıp, mülteciler ülkemize gelmeye başladığında “Kırmızı çizgimiz 100 bin mülteci” demişti. Bugün o kırmızı çizgi tam 30 kat aşıldı. Sayıları 3 milyonu bulan Suriyeliler için hükümet, ciddi bir entegrasyon programı hayata geçirmedi. Dahası böyle bir gayreti ve politikası olmadı. Türkiye’nin her tarafına dağılan Suriyeliler toplumun barışı için ciddi tehdit. İşsiz ve evsiz olan bu insanlar hayatlarını devam ettirme adına şiddete bulaşacağı gibi, yerli halk tarafından istismar ediliyor. Baraka gibi evler fahiş fiyata kiralanıyor, saati 1 liraya insanlar çalıştırılıyor, genç kızlar ikinci eş olarak alınıyor. Bunlar iktidar güdümündeki medyaya çok yansımıyor ama kartopu gibi giderek büyüyen bir sorun toplumun üzerine hızla yaklaşıyor.

İktidar, Suriyeliler için ciddi bir entegrasyon programı hazırlamazsa toplumsal olaylar peş peşe patlak verecektir. Avrupalı bizden farklı. Avrupa’da olaylara polis müdahale ederken, bizde halk kendi müdahale edip, linç yöntemini seçiyor. Eğitimi olmayan, Türkçeyi tam bilmeyen, aş ve işe ihtiyacı olup da bulamayan insanlar neler yapmaz ki? Türkiye keşke bu konuda Avrupa’nın tecrübelerinden istifade etse. Hamasetle söylenen ‘Ensarız’ kelimesi boş laftan öte bir anlam taşımıyor. Sosyal medyada açılan  #SuriyelilerSınırdışıEdilsin etiketleri tehlikenin boyutunu ortaya koymaya yetiyor. Tabi anlayana…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin