Nasıl giderse gitsin mi?

Yorum | Levent Kenez

 

Hem evet hem de hayır.

Ekonominin çok kötü olduğu, yakında büyük bir kriz tehlikesi ile karşı kaşıya kalacağımız güvenilir ekonomistlerin neredeyse tamamının tahmini.

Ülkede özgürlük namına bir şey olmadığını söylemek içinse bir uzmana ihtiyaç yok. Geceyi evinde mi yoksa nezarethanede  mi geçireceğin bir adamın iki dudağı arasında. İstediğini içeri aldırıyor, istediğini kovduruyor. Muhalefet dediğimiz şey meşrulaştırma aracından başka bir şey değil. Oyu sen atacaksın ama o sayacak. Aynı adamın savcı, hakim, polis, asker, gazeteci olduğu bir yerde ancak sosyal medyada deşarj olabiliyor insanlar.

Seçimlere gidiyoruz ama devlet gücüyle, senin benim paramla ele geçirdiği medyada sabah-akşam onun propagandası. Bütün muhaliflerine hakaret, küfür ve iftira gırla. Sabah akşam yalan söylüyorlar. İslamcı bir hükümetin zamanında İslam dini Anadolu topraklarındaki en hazin günlerini yaşıyor.

On binlerce insan sebepsiz yere hapishanelerde, her gün yenileri gözaltına alınıyor.

Değişik endekslerle Türkiye üzerine analizler yapılabilir. Basın özgürlüğü endeksi, kalkınmışlık endeksi, vs vs. Bilimsel çalışmaların işaret edeceği ama söylemeyeceği bir şey var. Adam zalim, zalim. İnsanlara zulüm ediyor. Ve bunu elbette tek başına yapmıyor. İnsanlara bunu yaparken bir sürü yardakçısı, yardımcısı var. Elbette Türkiye bu kadar zayıflarken bunun başta kalmasını isteyen çok ülke var. Yarın öbür gün herkes her şeyi bu adamın üstüne atıp elini yıkmaya çalışacak. Ama bugün için bu giderse her şeyini kaybedecek o kadar çok suç ortağı var ki.

Kurduğu düzen “biz ve onlar” üzerine kurulu

Kendisine muhalif olanları ülke düşmanı, din düşmanı olarak göstermede sorunu yok. Bu kadar medya gücü kimde olsa aynısı olur. Ancak o kadar tehlikeli bir şey ki bu. Bunun bedelini çok kötü ödeyeceğiz.

“Burada kürtaj yapıyoruz” diyen yaşlı adamın videosunu izlemişsinizdir. Herkes röportaj yerine kürtaj demesine gülüyor. O komik videoda başka bir ayrıntı var. “155’i arar, seni aldırırım” diyor. Yani “devlet biziz” diyor. Ülkenin yarısının kendisini devletin sahibi diğer yarısını da devletin düşmanı gördüğü bir yerde barışçıl bir final imkanı çok zor. Aynı şeyi vesayetçi laikler düşünürdü. O kafanın bizi getirdiği yer burası işte. Şimdi kalkmışlar başörtü özgürlüğünden bahsediyorlar. Günaydın. Sanki kendileri dokunulmazlıkları kaldırmamış gibi hapisteki vekilleri ziyaret edip, sizi kurtaracağız diyorlar. Günaydın!

Ülkeyi kendisi yönetmiyormuş gibi bütün kötü giden şeyden başkaları sorumlu. Yarın kriz çıksa da dış güçler çıkarmış olacak. Kitlesinin seçimle, sandıkla falan uyanacağı yok. Vadettiği her şey bir gece KHK ile hallolacak şeyler. Herkese aptal muamelesi yapmakta hiç bir çekinceleri yok. Seçim kazanabilmek için kasadaki son paraları da rüşvet olarak dağıtmaktan tereddüdü yok. Millet bunların gözünde utanmasalar “Para sandığın üzerinde” yazılı not bırakacakları bir yığın.

Türkiye’de özellikle son zulüm halkasından payını alanların duygusal bir beklentisi var: Bu adam ile beraber Türkiye öyle bir duvara vursun ki, buna oy veren, destek veren, masumlara iftira atanlar dahil herkes nasıl kandırıldığını görsün. Yoksa kimsenin aklı başına gelmeyecek. Bunun ne kadar hırsız; kendisi ve ailesi dışında kimsenin köpek kadar değeri olmadığı görülsün. Ümmetin lideri denen adamın ne kadar büyük bir sahtekar olduğu ortaya çıksın. Çıksın ki masum insanları üzerine yapılmış olan yaftalar bir bir dökülsün. Çöpten ekmek toplasınlar ki işlerinden ettikleri, malına çöktükleri masumların ahı bunları bulsun. Yaşattıklarını yaşamadan ne gitsinler ne gebersinler. Elbette ben de aynısını istiyorum. Özellikle yaşattıklarını yaşamadan gebermesinler kısmı için. Masum insanlara işkenceler yapılırken sevinçten böğürenler rezil rüsva olsun. Ülkeyi diktatör gibi yönetti ve gidişi de diktatör gibi olmalı. İbreti alemlik. Zalimler gibi. Akla gelen bütün diktatörler gibi…

Hapisteki masumları ve zor durumdaki insanları düşününce sabrımız pek kalmadı, seçimde inşallah gider diye dua ediyoruz. En tez zamanda. Kader planında ne yazılı kimse bilmiyor. Sonun başlangıcı belki de seçim olur. “Seçimle bitmez bu süreç” diyenler yanılır.

“Seçimde gitmez, bu adam seçim kaybetmez” diyenler de temelsiz bir şey söylemiyor. Devletin bütün imkanları elinde.

Seçimde veya seçimle gitmeyebilir

Herkesin buna hazır olması gerekiyor. Çünkü seçimle gitmeyi hak etmiyor. Buna en hazır kesimin Cemaat kesimi olduğunu düşünüyorum. Yaşanan süreç artık tarihlerle ilgili bir beklentiyi ortadan kaldırdı. Umutlu olup hayal kırıklığı yaşamaktansa, umutsuz olup sürpriz bir şeyle karşılaşma beklentisi daha yaygın. Ancak yine de duygusal bir beklentiye kimse girmesin diye uyarmak geliyor insanın içinden.

Cumhurbaşkanlığı ikinci tura kalırsa bunun zafer sarhoşluğu ile havaya girip hüsrana kimse uğramasın.

Sürpriz olursa ne ala. Sürpriz olabilme ihtimalinin olabilmesi için muhalefetin kesinlikle dağılmaması gerekiyor.

Türkiye, her an her şeyin olabileceği ülke konumunu koruyor. Çok güçlü sanılan yapıların aslında çok da bir şey olmadığını defalarca gördük. Gerçeklikten kopmadan umutlu olmaya, hayatta kalmaya ve doğruları konuşmaya devam etmek gerekiyor.

Hem  O ‘ol’ der ve her şey olura inanmıyor muyuz sanki? Sanki başka bir hakikat varmış gibi.

Benim için şu anki en önemli gündem yaklaşan Ramazan.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin