Masallara inanmak bedava!

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Türkiye’de sadece hakikatin peşine düşecek gazete, radyo, televizyon ve internet sitesi kalmayınca yabancılar “kral çıplak” diyor. Ekonomiye dair en objektif veriler yabancı medyada yer alıyor.

İktidar çer çöpü halının altına süpürme alışkanlığını biraz da korkak gazetecilere borçlu. O korkak gazetecilerin elinde gazeteler de birer kapanıyor.

“Kimseden korkmadan, halktan kopmadan” sloganı ile 2002 yılında yola çıkan Vatan gazetesinin cenazesi Yıldırım Demirören tarafından 1 Kasım’da defnedildi.

“KİMSEDEN KORKMADAN” DİYEN VATAN BİLE KORKTU

İşsiz kalan editörlerinin Vatan’ın son nüshasında döktürdüğü “objektif gazetecilik” methiyelerine aldırmayın.

“Kimseden korkmadan” diyen o Vatan bile “zamlar” için “güncelleme” diyen gazeteci müsveddeleri ile veda etti Bâb-ı Âlî’ye.

Düne kadar zulme, soyguna, talana alkış tutan ve bugün zelil bir şekilde mesleğe veda edenlerin arasında 68 kuşağından isimlerin olmasını solun kendi vicdanına havale edelim…

BEDAVA DAĞITILAN GAZETELER…

Elbette bir gazetenin kapanması bir fikir kalesinin daha düşmesidir. Amma velakin kendi iflas ederken bile “Türkiye uçuşa geçti” manşeti atabilen gazete yahut dergiler için böyle bir ifade gazeteciliğe hakarettir.

6 Temmuz’da Habertürk, 4 Kasım’da Vatan… Sıra TOKİ sitelerine, benzin istasyonlarına, otobüs terminallerine, resmi dairelere ve Migros gibi büyük marketlere balya balya bırakılan ve bedava dağıtılan gazetelerde…

Halkın ödediği vergilerle sübvanse edilen ve böylece Saray’ın kulu haline getirilen o gazetelerin hakiki tirajı ilan edilenin yarısı kadar bile değil.

Bugünlerin karanlık tarihi yazılırken Basın İlan Kurumu’na ve BİK üzerinden çevrilen dolaplara ayrı bir fasıl açılacaktır.

KRİZ YOKSA GAZETELER NİYE KAPANIYOR?

2001 krizinde tek gazetenin kapanmadığı dikkate alındığında 2018 krizinin evvela iktidarın propagandacısı rolünü üstlenmiş gazete ve televizyonlara isabet ettiği aşikâr.

Manidar bir çöküş: Sen o kadar manşet at, Türkiye’de krizin olmadığına halkı ikna etmek için didin dur. Günün sonunda matbaanın, yazı işlerinin kapısına kilit vur!

Kelin ilacı olsa başına sürermiş… Türkiye’de gazetecilerin perişan ahvalini tarif için başka söze hacet yok. Anadolu’da 100’e yakın gazete kepenk indirdi, 1.000 gazeteci işsiz kaldı.

Bu kadar ağır bir krize rağmen “merkez medya” denilen büyük gazetelerde gazetelerin içine düştüğü darboğazın tek satır haberi yayımlanmadı.

DIE WELT “BUNLAR PERİ MASALI” DİYOR

Almanya’da yayımlanan Die Welt gazetesinin “Peri Masalı” teşbihi ile hazırladığı haberi okuyunca çiftçiden esnafa, sanayiciden ihracatçıya milyonlarca insanın Türkiye’de sıhhatli haber alamadığını bir kere daha esefle müşahade ettim.

Bilgi en etkili güç oysa…

İktidar neyin haber olmasına müsaade ediyorsa onlar gazete sütunlarında yer bulabiliyor.

Elektrik-doğalgaz zamlarına kibrit kutusu kadar yer verebilen gazeteler yüzde 40-50’ye varan zamların mahdut sayıda mamülde yüzde 10 aşağı çekilmesini manşetlere taşıdı.

“Dolar düştü, kriz bitti” manşetlerini atan yayın yönetmenlerine, “Hani kriz-mriz yoktu. Ne vakit krize girdik?” diye suâl eden olmuyor haliyle.

YİNE ABD VE ALMANYA EL UZATTI

Türkiye’yi hariçten takip edenler krizin daha yeni başladığına, ağustos ayında ekonominin maruz kaldığı kur şokunun gecikmeli tesirlerine dikkat çekiyor.

Alman Die Welt son günlerde müşahede edilen gelişmelerin ABD ve Almanya ile münasebetlerin düzeltilmesine bağlıyor. Bu da Başkan Recep Tayyip Erdoğan’a rağmen, Türkiye’yi kaybetmemek adına yapıldı.

Hükümetin beceriksizce sürüklediği krizde elimizden yine iki ülkenin tutması sürpriz değil.

Pastör Andrew Brunson’ın serbest bırakıldığı 12 Ekim’den bugüne TL’nin dolara mukabil yüzde 12 yükseldiğini belirten Die Welt, TL’deki toparlanmaya rağmen doların sene başına kıyasla yüzde 30 daha kıymetli hale geldiğini kaydediyor.

SEFALET ENDEKSİ ÖYLE DEMİYOR

Kimsenin kur şokunun kalıcı etkilerinden bahsetmediğine de dikkat çeken gazete, “Bu nasıl olabilir? Ekonomi çökmeye yakın değildi miydi? Son olarak, işsizlik oranını ve enflasyon oranını bir araya getiren “sefalet endeksi” gibi göstergeler yıkıcı şartları göstermektedir.” tespitinde bulunuyor.

Merkez Bankası’nın gösterge niteliğindeki repo faizinin yüzde 24 olduğunu belirten Die Welt’e göre böyle bir faiz oranı seviyesi, piyasalarda yükselen bir ekonomi beklentisinden çok, derin bir güvensizlik işaretidir.

İSPANYOL BBVA’YA GARANTİ’Yİ HATIRLATTI

İspanyol bankası BBVA’dan Jaime Sáenz de Tejada’nın Bloomberg’e verdiği mülakat Die Welt’in dikkatinden kaçmamış.

Mülakatta geçen, “Türkiye için en kötüsü bitti. Ankara para krizini kontrol altına aldı.” sözlerine itiraz eden Die Welt, Tejada’ya Türkiye’de ortak oldukları Garanti Bankası’nın piyasa değerindeki düşüşü gösteriyor. Garanti’nin hisse fiyatı son 10 ayda yüzde 25 düştü.

Bu tespitin akabinde gazete, “Bankalar, bir ekonominin iyi bir barometresidir, çünkü tüm ilgili finansal akışlar finansal kurumların kayıtlarından geçer. İflaslar, tüketici iflasları ve batık krediler bilançolarda ve dolayısıyla borsa fiyatlarına yansıyor.” diyor.

BORÇLAR MİLLİ GELİRİN YÜZDE 70’İNE ULAŞTI

Die Welt, krizin artçı şoklarının iflasları tetiklediğini vurgulanarak, “Kimse şirketler ve tüketiciler için çarpışma rotasının sonuçlarının ne olduğunu söylemiyor.” ifadesi kullanılıyor.

Gazete şirketlerin, şahısların ve kamunun borçlarının toplamının milli gelirin yüzde 70’ine ulaştığını belirtiyor. Brezilya, Güney Afrika ve Rusya gibi Türkiye’nin iktisadî muadili memleketlerde aynı oran yüzde 40.

“Birçok şirket yatırımlarını sıfıra indirdi. Kredileri ödeyebilmek için nakitte kalmak için çok çalışıyorlar. Böyle bir kemer sıkma er ya da geç resesyona yol açacaktır.” diyen Die Welt enflasyonun yüzde 24,5, işsizliğin yüzde 11’e yükseldiğini aktarıyor.

ENFLASYON 2001’DEN BU YANA EN YÜKSEK SEVİYEDE

Üretici fiyatlarının 2001 yılındaki büyük krizinden bu yana en yüksek seviye olan yüzde 46’ya tırmandığını aktaran Die Welt enflasyonun kontrolden çıktığını şu tespitlerle hülâsa ediyor: “Bu, fiyat baskısının ülke ekonomisinde ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir. Seyrek olarak, tüketici fiyatları üretici fiyatını bir gecikme ile takip ediyor.”

Die Welt’in haberi yüzümüze tutulan bir ayna. Türkiye’de krizin bitmediğini iktidar da biliyor. Mamafih 31 Mart 2019’da yapılacak mahalli idareler seçimine kadar manzarayı toz pembe göstermek için elinden geleni ardına koymayacak.

DAMAT BERAT’IN ADAMI TÜİK’TE

Muhtemelen siz bu satırları okurken Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyonu aşağı çekmek için ilk adımı attığından çoktan haberdar olacaksınız.

Eylülde enflasyon yüzde 24’ü geçince Erdoğan’ın damadı, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın talimatı ile TÜİK’te Enver Taştı kızağa alınmış, yerine Albayrak’ın Enerji Bakanlığı’nda beraber çalıştığı Yinal Yağan tayin edilmişti.

Dileyen iktidarın anlattığı Peri Masalı’na inanabilir, hesabını ona göre yapabilir.

Bugün küçülerek de olsa ayakta kalanlar benzer bir darbeye yakın vadede maruz kalmak istemiyorsa farklı kanallardan haber almalı.

Hafife alınan bir ikazın kıymeti çok geç anlaşılıyor. Ekonomiyi krizden kurtaracak o acı reçeteyi yudumlamadıkça kalıcı iyileşme mümkün değil.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin