Liyakatsiz muhterisler ve Kudüs’ün statüsü!

Yorum | Erhan Başyurt

ABD Başkanı Trump, ülkesinin İsrail’deki büyükelçilik merkezini Kudüs’e taşıma kararı aldı.

Tüm dünyadan haklı tepkiler yükseldi.

***

Tepkilerin birinci dayanağı, Kudüs’ün BM kararlarına göre de İsrail işgali altında olması.

Kudüs’ün batı kesimi 1948, doğu kesimi de 1967 Arap-İsrail savaşı sonrasında İsrail’in eline geçti.

İsrail, 1980’de Kudüs’ü ‘bütün ve birleşik’ başkent ilan etti.

BM, hem 1967 hem de 1980’de verdiği kararlarla İsrail’in 1967 sınırlarına dönmesini, Kudüs’ü başkent olarak tanınmamasını istedi.

Trump’ın kararı açık şekilde BM kararlarına aykırı.

Kaldı ki, bir önceki başkan Obama, İsrail’i Doğu Kudüs’te yeni yerleşim yerleri kurma girişimi nedeniyle kınamıştı.

Trump’ın kararı bir devlet politikasının sonucu değil…

***

İkincisi, Kudüs bütün İbrahimî dinler tarafından kutsal sayılan mekan ve eserlere sahip.

Müslümanların 3 kutsal ibadet mahallinden birisi olan Mescid-i Aksa burada…

Kudüs’ün mevcut şartlarda başkent ilan edilmesini tanımak, İsrail’in diğer dinlerin kutsal mekanlarına yönelik keyfi tutum almasını teşvik edici bir netice verebilir…

İsrail’de, Mescid-i Aksa’yı yıkıp yerine Musevilerin kutsal saydığı Süleyman Mabedi’ni inşa etmek isteyen ‘fanatik’ akımlar var.

Mescid-i Aksa’nın altında Süleyman Mabedi’nin izlerini araştırmak için kazılar yapıldığı, geçmişte Mescid-i Aksa’ya saldırılar olduğu biliniyor.

Kudüs, barut fıçısının fitili gibi…

***

Peki Trump neden ABD’nin geleneksel politikasından saptı? Risk aldı?

Kimileri bunu Trump’ın damadının Musevi olmasından hareketle ‘aile’ bağları veya etkin Musevi lobisi ile izah ediyor.

Kimileri de Trump’ın ABD’de FBI soruşturmalarından sıkıştığı için gündemi değiştirmek ve Musevi lobilerinin desteğini almak için bu adımı attığını iddia ediyor.

Bir diğer ilginç bilgi de, ‘Hz. İsa yeryüzüne insin diye, Armagedon savaşı çıkmasını ve İsrail’in Kudüs’ü ilhakını destekleyen’ Amerika’daki Evangelik Hıristiyanlar’ın yüzde 81’nin Trump’a oy vermiş olması.

Sonuçta Trump’ın şahsi siyasi hesaplara dayalı ya da ‘bir daha seçilmeyeceğim bari tarihe geçeyim’ diye attığı BM Kararları’na aykırı bir adım ile karşı karşıyayız…

***

Ancak, İsrail 1967’den bu yana Müslümanların kutsal mescidi Mescid-i Aksa’nın da olduğu Doğu Kudüs’ü BM kararlarına rağmen işgal altında tutuyor.

1980’den bu yana da bir bütün olarak başkent ilan etmiş durumda…

Trump’ın elçilik binasını taşıma kararı nedeniyle işgali hatırlayan ‘siyasal islamcı iktidarlar’ kendilerinden utanmalılar…

İsrail’in yarım asırdır aralıksız süren işgalini görmezden gelip, İsrail ile her türlü siyasi, askeri ve ekonomik ilişkileri geliştirip, zirveye taşıyıp şimdi Trump’ın kararı nedeniyle İsrail’e tapki göstermek en hafif tabirle iki yüzlülüktür.

***

Trump, ABD’nin son dönemlerde göreve gelen, en çok gaf yapan ve düşük profilli lideri olabilir…

Ancak Trump’un siyasal islamcı liderlerin tepkilerinden çekinmeden bu radikal adımı atmasının nedenleri var.

İslam dünyası, tıpkı 20. yüzyılın başındaki gibi parçalanmış, yoksul, cahil ve kifayetsiz muhteris liderler tarafından mefluç edilmiş durumda…

Kardeş kanı akıtmaktan, kardeşinin etini ve malını yemekten, sınır ötesine bakacak durumda değiller.

Yemen’in durumu ortada… Suriye, Irak, Afganistan, Somali, Libya’nın durumları ortada… Mısır, Türkiye, Suudi Arabistan, Pakistan tam siyasi krizler yaşıyor…

İslam ülkeleri kendileri ile uğraşmaktan, siyasi liderlerin de hukuk, demokrasi ve özgürlüklerden kaçmaktan, kimseye hesap soracak mecalleri yok!

Sesi yüksek çıkanlar da, ülkelerinde siyasi olarak sıkıştıklarından gündem değiştirmek, ABD’ye olan öfkelerini İsrail’e yansıtıp içlerini boşaltmak için uğraşıyorlar…

***

Trump’ın önünde ‘en büyük siparişi ben verdim’ yarışına giren liderler emin olan ABD’ye ancak ‘izin verildiği ölçüde’ tepki gösterebilirler…

Çoğu zaten, tartışmalı kararı alan ABD’ye değil İsrail’e tepki gösteriyor.

Sanki İsrail, ABD Elçiliği’ni alıp zorla taşımış gibi…

***

Sonuçta, Trump’ın Büyükelçilik binasını Kudüs’e taşıma kararı, İsrail’in ‘birleşik Kudüs’ü başkent ilan etmesi kararına destek kapsamını genişletebilir.

Kudüs’ün yarım asırdır süren işgaline meşruiyet kapısı açabilir.

Tepki gösterilmesi uluslararası hukuk açısından da haklı gerekçelere dayanır.

Doğu Kudüs’ün Filistin’e iadesi ya da en azından 1947 BM paylaşım kararında olduğu gibi hiçbir devletin hakim olmadığı ‘özel statü’ ile korunması bölgesel ve küresel barışa katkı sağlayacak tek çözümdür.

Ancak İslam dünyasını perişan hale getiren ‘liyakatsiz muhteris’ siyasiler, ‘kardeş kanıyla beslenen’ siyasal İslamcı liderler, Trump’ın bu ‘aşırı cesur’ adımı atmasına neden olmuştur.

İsrail’in Mescid-i Aksa dahil Doğu Kudüs’ü 50 yıldır işgal altında tutmasına seyirci kalan, İsrail’e her türlü siyasi, askeri ve ekonomik imkanları sonuna kadar ‘amasız, fakatsız’ açan siyasilerin, şimdi şahsi hesaplardan arınıp, caydırıcı ve etkili ortak adım atmalarını beklemek hayal olur.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin