İktidar kendini Kılıçdaroğlu ile savundu!

YORUM | ERHAN BAŞYURT

Milli Güvenlik Kararı ile uydurulan ‘Fetö’nün ana davası ya da bilinen adıyla ‘Çatı Davası’nda yer alan 3 ismin iade talebi geçtiğimiz hafta İngiliz Mahkemesi’nde ele alındı.

İş adamları Akın İpek, Ali Çelik ve eğitimci Talip Büyük’ün ‘iade talebi’, Türk siyasilerin bizatihi baskı yapması ve liste vermesiyle politik bir şekilde alelacele açıldı.

***

İngiltere’den başka iade taleplerinin de olduğu ancak 3 kişinin isimleri ilk etapta geldiği için duruşmalarının da birlikte yapıldığı belirtiliyor.

Duruşma ilk olduğu için çıkacak karar da bir yönüyle emsal olacak.

***

Ancak kişilerin dosyasına göre çıkacak kararlar da değişiklik gösterebilecek.

Mesela Akın İpek ile ilgili dosyada ‘Çatı İddianamesi’nde yer alan bütün suçlar alt alta sıralanarak iade talebi oluşturulmuş.

Hakim iade talep dosyasını ve İngilizce’ye çevrilen İddianame’yi okuduktan sonra, Türkiye’nin temsilcisi konumundaki Savcı’ya sorular yöneltiyor.

Basit ve en temel soru; ‘’Katıldığı terör eylemine dair bir delil var mı?’’

Cevap: Yok!..

***

İngiliz hukuk sistemi, ‘suçun şahsiliği’ne önem veriyor. Kişinin söz konusu suçlarla somut bağını ve rolünü sorguluyor.

Hakim, iadesi istenen kişilerle ilgili ‘’terör örgütü üyesi ya da değil’’ diye bir karar vermiyor. Suçlamaya ilişkin delil var mı yok mu? sadece ona bakıyor.

İkincisi, ‘FETÖ’ İngiltere’de kabul edilen bir terör örgütü değil, tek başına iade için yeterli değil. Türkiye’nin İngiltere’de suç olarak kabul edilen eylemler ve deliller ortaya koyması gerekiyor.

Delil sunulmayınca hakim 20’ye yakın suçlamadan büyük çoğunluğunu yargılamaya gerek duymadan düşürüyor. Yine de İngiltere’de de suç teşkil eden ‘kara para aklama, para kaçırma ve zimmetine para geçirme’ gibi bir kaç iddia ile ilgili bir duruşma yapılmasına karar veriyor.

İadesi talep edilen 3 isim mevzuat gereği gözaltına alınıyor, aynı gün kefaretle duruşma kararı çıkana kadar serbest bırakılıyor.

***

Mahkeme öncesi, Türkiye’den iadesi talep edilen isimlerle ilgili yeni bir rapor isteniyor.

Türkiye’yi temsil eden Savcı bununla yetinmeyip, özel bir hukuk firmasından da elini güçlendirmek için danışmanlık alıyor…

İadesi talep edilen 3 ismin avukatları da savunma dosyaları hazırlıyor.

İngiltere’de 4 gün süren ve Türk medyasında da yankı bulan 4 günlük duruşmanın perde arkası bunlar…

***

Duruşmanın son iki gününü mahkeme salonundan izledim.

İddia makamı ile savunma, yani savcı ve avukatlar aynı sırada ve hakimin karşısında oturuyor.

‘Sanıklar’ ise, yan tarafta…

Hakim girerken ve çıkarken ayağa kalkılıyor.

Duruşma esnasında salona giriş yapan veya çıkan başıyla selamlıyor ya da izin alıyor.

Duruşmalar halka açık. İsteyen cam bölme ile ayrılmış bir odadan izliyor.

Telefonlar kapattırılıyor ve fotoğraf çekmek de yasak…

***

Gelelim duruşmaya… Türkiye’nin gönderdiği ve mahkemeye sunulan ek dosyayı inceledim.

İddianame nasıl delilsiz suçlamalar içeriyorsa, ek dosya da yine aynı şekilde somut tek bir delile yer vermiyor.

İkincisi de, Türkiye’de hukukun var olduğu, iade edilmeleri halinde ‘adil yargılama’ yapılacağı kanun maddelerine atfen ileri sürülüyor.

Şimdi sıkı durun; Türkiye mahkemede kendisini CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden savundu.

Reza Zarrab’ın Kılıçdaroğlu’na, TURGEV’in ve Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na açtığı ve red olunan tazminat talepleri, Türkiye’de hukukun bağımsızlığı için delil gösteriliyor.

Başka da ‘delilleri’ yok!

***

Savunma, yani iadesi istenen 3 ismin avukatları, davaya oldukça iyi hazırlanmış.

Duruşmaya, onlarca klasör ile gelip, tek tek tezlerini delillendirdiler.

İlk gün İbrahim Kalın ve Berat Albayrak’ın yurt dışındaki insanlara operasyon yapılacağı, görüldükleri yerde öldürülmelerini ileri süren videoları seyrettirildi.

Bir çok ülkeden adam kaçırmalarla birlikte, can güvenlikleri olmadığı ortaya kondu.

Son gün, Türkiye’de cezaevlerinde yaşananlar ve bir tanığın kötü muameleye dair yazılı şahitliği de sunuldu…

***

İkinci ve üçüncü gün, yargı sisteminin bağımsız olmadığını gösteren, İngiltere’nin en saygın profesörlerinden Jeffrey Jowell’in hazırladığı kapsamlı bir rapor mahkemeye sunuldu.

Jowell aynı zamanda Venedik Komisyonu üyesi. İngiltere’de ‘hocaların hocası’ olarak biliniyor.

Prof. Jowell, Türkiye’de adil yargılama olmadığını, yargı bağımsızlığının tam olarak yok edildiğini örnekleri ve kanuni düzenlemelerle anlattı.

Türkiye’yi temsil eden savcı ve avukatlar, raporu çürütmeye yönelik çabaladı.

Tek tezleri, bu raporun bir vakıf tarafından yazdırılmış olmasıydı.

Oysa tüm ‘bilirkişi raporları’ bir talep üzerine ve ücret karşılığı yazılıyor…

***

Duruşmayı en sıra dışı kılan husus, bir ‘gizli tanığın’ dinlenmesi oldu.

Türk yargı sistemi içerisinde önemli görevler yapmış bir isim, ‘can güvenliği’ olmadığı için Hakim’in de onayı ile ‘perde arkası’ndan dinlendi.

İngiltere’de ‘gizli tanık’ pek alışmış bir uygulama değil. Ancak Türkiye’deki ‘gizli tanık’ uygulamasıyla bu aynı değil.

Hem hakim, hem Türkiye’nin avukatları hem de savunma avukatları kendisini görebiliyor, sadece izleyicilerin olduğu odadan tanığın yüzü görünmüyordu.

‘Gizli tanık’ aslında taraflar için açıktı. Ne var ki, ahlaki sorumluluk var, Türkiye’nin avukatları da ismi deşifre etmiyorlar.

‘Gizli tanık’, yargının içerisinde yer almış birisi olarak, 17/25 Aralık’tan itibaren HSYK değişiklikleri, AYM, Yargıtay ve Danıştay’daki yapısal değişikliklerin bağımsızlığı nasıl yok ettiğini ortaya koydu.

Tek hakime dayalı ‘özel mahkemelerin’ kararları ve OHAL uygulamalarından örnekler verdi.

En önemlisi de, 4 bine yakın yargı mensubunun keyfi tutuklanması ve iktidarın istemediği kararı veren hakimlerin tutuklanmasına dair yaşanmış misallerdi…

***

Hakim 4 günün sonunda, tüm iddiaları, olmayan delilleri ve savunmanın sunduğu kapsamlı delilleri inceledikten sonra kararını açıklamak üzere, 28 Kasım’a karar duruşması koydu.

Almanya, İspanya, Yunanistan, Bosna Hersek, Gürcistan… Bir çok ülkede iade taleplerinin geri çevrildiği kararlar mevcut. Ancak bu dava İngiltere’de ilk olduğu için önemli…

Daha da önemlisi, Akın İpek’in duruşma çıkışında yaptığı açıklamada yer alan, ‘’Bağımsız bir mahkeme, 5 yılın sonunda, bize yapılan iftiralar ve asılsız suçlamaları değerlendirecek. Karara herkes saygı duymalı…’

Karar, bir yönüyle Türkiye’de ‘adil yargılama’ olup olmadığını, tutuklulara insanca muamele edilip edilmediğini, ‘Çatı Davası’na adı konulanlara bile bir delile dayalı suçlama yapılıp yapılmadığını ortaya koyacak…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin