Hüzün şehrayini

YORUM | M.NEDİM HAZAR

Ümmetsiz peygamber hüznü taşır çağın yetim simaları.

Yorgun bir hüzün sığınmıştır gözbebeklerine. Asrın örsten ağırlıkları iki büklüm etmişken sineleri, yorgun bir anne avcu ile taşırlar vebalini ahir zamanın.

İlk Nebî’yi hatırla.

Ki O, insanlığın, peygamberliğin ve de hüznün babasıydı.

Hüzün ile hayata açılan gözler hüzünlendirir bu batık şehrin sakinlerini. Kendini hüznün cenderesinde bulan Nuh(AS) mesela… Nemrutlarla yaka paça olmanın hüznünü; ateş koridorlarında dolaşıp, ailesini ıssız bir vadiye bırakmanın ya da…

Ya Yakub’un (AS) hüznü?

Yusuf ile aradaki dağları hüznün kanatlarıyla aşmamıştı mı? Kuyuyu bulan rüya ancak hüzünle yoğrulmuşsa sadıktır. Fahr-i Kainat (sav) malum… Hüzün peygamberlerin sıfatı.  Hüzünsüz zikirden fikir doğmaz, hüzünsüz ibadet kamil olmaz!

“Hüzün bir hükümdar gibidir; otağını bir yere kurunca, başkalarının orada ikametine izin vermez…” diyor Bişr-i Hâfî hazretleri. Yorum şu: “Sultan ve hükümdarın olmadığı bir ülke karmakarışık ve keşmekeşlik içinde olacağı gibi, hüznün olmadığı bir kalp de darmadağınık ve harabedir. Zaten, O kalbi en ma’mur olanın hâli de kesintisiz hüzün ve sürekli tefekkür değil miydi?”

Harabe bir kalbin temel harcı ise gözyaşı. Dua ile karılıp sürülür yaraların üzerine.

Aclûnî’nin, Keşfü’l-Hafâ’sında buyruluyor: “Ben kalbi kırıklarla beraberim” Matematiğin iflas ettiği bir alandır bu. Bazen bir hüzün bin merhameti tetikler. Bir ümmet ıslanır hüznün yağdırdığı rahmetten.


Delik deşik filikalarda bayram şarkıları okuyan gafillere kızmaya kimsenin hakkı yok, biliriz. İşlenen her günahın vebaliyle gerilirken büklüm büklüm, ebabil gagasına ilişen taşlar adedincedir gözyaşlarımız. Biz ki, mermer sineleri dokuna dokuna yumuşatıp, ısıtmaya talibiz. Aldırmayız dertsizlere…


Biz, diyorum; Atlantis’in Yetimleri… Her yanılgıda tekrar tekrar bakıp suyun kırılan yansımasından bu batık şehre, ‘keşke’leri sildiğimiz lügatimizi yeniden toparlayıp, ilk satıra umudu yerleştiren hüzünbazlar.

Çeşit çeşittir hüzünlerimiz; Hüzn-âlûd,  Hüzn-âmiz, Hüzn-âver, Hüzn-efzâ ve yumuşacık bir halı gibi sessiz ve hareketsiz suları kabartan Hüzn-engîz…

Delik deşik filikalarda bayram şarkıları okuyan gafillere kızmaya kimsenin hakkı yok, biliriz. İşlenen her günahın vebaliyle gerilirken büklüm büklüm, ebabil gagasına ilişen taşlar adedincedir gözyaşlarımız. Biz ki, mermer sineleri dokuna dokuna yumuşatıp, ısıtmaya talibiz. Aldırmayız dertsizlere…

Bak, avazı çıktığı kadar bir çağrı var rüzgârdan. Sürtüne sürüne ağaç kabuklarını ezberliyor.

Dert böyledir dostum, dokunduğun anda derine dönüşür kırışıklıklar. Gölge çağı, diyoruz vurgun yemiş asırlara. Serin koyulukların teskin ettiği taş şakaklarda zonklar bin yıllık ıstıraplar. Her köşesinde başı diz kapaklarına sıkışmış, yüreği gönlü buruk, kalbi kırık atlılar. Tam da bu anlarda virdini unutma: “Ey çaresizler çaresi! Sebeplerin sukut ettiği, içtimaî ahvalin boz–bulanık bir hâl aldığı, her yanda zalimlerin “hay–huy”unun duyulduğu, yığınların çaresizlikle kâh sağa, kâh sola toslayıp durduğu şu karanlık günlerde, zulmet zulmet içinde kıvrananlara nezdinden bir ışık gönder…” Bozgun yazmaz kitabında Atlantislilerin. Bir sandal hüznüyle çalkalanırken denizin ortasında, gidenlere gönül koymaz kalanlar.

Hira’yı hatırlarız, Sevr’i ve Rabbanî teselliyi: “Neredeyse sen, onlar bu söze inanmıyorlar diye üzüntünden kendini helâk edeceksin.” (18/6) Ucuza verilen hayallere meyletmez yanık lekeli yürekler. Bak geceyi heceleyenlere… İki güvercin ile bir örümcek refakat eder gurbet yolcularına. Kalbin tik-takları, doğumla başlamış ölüm bestesinin tıkırtıları. Netice, yüz verilebilecek bir beklenti değildir inanan için. Hayata hacir koyanlara gönül koymaya kimsenin vakti yok, gafletin terennümü gafili uyandırmaz!

Bir büyük hüzün yumağına dolanmışken ruhlarımız, bildiğimiz bütün şarkıları temize çekme vaktidir şu demler. Salkım salkım bulutların gölgelediği şehrayinler uzak değil.

Ey serinliğin sahibi; sonsuz kudretinle bütün zulüm ve haksızlık ateşlerine bir su serp… Hüznümüzü ham seraplarda yitirme…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin