Hiçbir düşüş River Plate kadar acı vermedi

HABER-YORUM | HASAN CÜCÜK

Tarih 26 Haziran 2011. Futbolseverler dünya futbolunda uzun süre unutamayacakları bir olaya şahit oluyorlar. Tam 110 yıllık geçmişe sahipti. Ligi 33 kez şampiyon bitirmişti. 2 kez Copa Libertadores’i müzesine götürmeyi başarmıştı. Dünyanın bir numaralı derbisinin olmazsa olmaz takımıydı. Ama önümüzdeki yıl Arjantin 1.liginde yer almayacak bu takım River Plate’den başkası değildi. Ligden düşmesi dünya çapında ses getirdi. Amansız rakibi Boca Juniors’un oyuncuları bile bu düşüşe üzüldü. River Plate olmadan El Super Clasico’da olmayacaktı. Play off maçlarının ilkinde deplasmanda Club Atletico Belgarono 2-0 yenilen River Plate ünlü stadı Monumental’da rakibiyle 1-1 berabere kalarak tarihinde ilk kez ligden düştü.

Milyonları peşinden sürükleyen futbol Arjantin ve Brezilya için başka bir anlam taşıyor. Brezilya için fakirlikten kurtulmak demek futbol. Arjantin içinde bu gerekçe geçerli olmasına karşılık daha çok zengin – fakir mücadelesinin sembolüdür futbol. Sınıf farkının uçurum olduğu ülkede, her sınıf tuttuğu takımla kendini özdeşleştirerek var olduğunu ispata çalışır. Ortaya çıkan rekabeti adı River Plate – Boca Juniors olur. Rekabet futbol sahasına sığmaz. Dalga dalga önce başkent Buenos Aires sokaklarına, sonra ise tüm ülkeye yayılır. Derbi haftası Arjantin’de hayat durur adeta. Maç havasına ülke bir hafta önceden girer.Tüm dertlerin üzerine sünger çekilir. Varsa yoksa futboldur daha doğrusu derbidir.

1901 yılının Mayıs ayında La Boca semtinde, beklenin aksine gözlerini dünyaya açan ilk kulüp River Plate olmuş. İsmi Uruguay Arjantin sınırını oluşturan Rio De la Plata’nın İngilizce’ye çevrilmesinden oluşuyordu. 1923 yılında La Boca semtini terk ederek şehrin kuzeyine Nunez’e taşındılar, bu yıllarda yaptıkları bazı transferlerde altınla ödeme yapmaları onlara “Los millonairos” (milyonerler) lakabının takılmasını sağladı. Forma rengi ilk kurulduklarında düz beyazdı ancak maç yaptıkları diğer beyaz takımlardan ayrılmak adına formalarının önüne çapraz kırmızı çizgi çekerek günümüzde halen kullandıkları formaya kavuştular.

Boca’ya, 1905 yılında kurulan ekibin kurucuları İngiliz İtalyan ve Arjantinli gençlerin bulunduğu çok uluslu bir grup. Özellikle gruptaki İtalyanların Cenova kökenli olması sebebiyle Boca, “Xeneize” yani Cenovalılar lakabını almış. Takımın renklerini belirlemek de zorluk çeken bu grup limana gelecek ilk geminin bayrağındaki renkleri takımın renkleri yapmaya karar vermişler. Limana gelen ilk gemi bir İsveç gemisiymiş ve kulübün renkleri de Mavi-Sarı olmuş böylelikle…

River Plate zenginler, Boca Juniors fakirleri temsil eder. Maçlar zengin – fakir mücadelesinde geçer. Dolayısıyla konuşan sadece futbol olmaz. Şiddette varlığını her maçta hissettirir. Türkiye’de görmeye alışık olduğumuz derbi manzaralarının benzeri hatta daha şiddetlisi River Plate – Boca Juniors maçlarının sıradanlığı arasında yerini alır. 1960’lı yıllarda bir maçta ellerindeki kağıtları tutuşturup River tribünlerine atmaları sonucu tribünlerde oluşan izdiham 70 River taraftarının hayatına mal olur. Yine 1994 yılında River’in 2-0 kazandığı bir maç sonrası Barra’lar (Boca Juniors taraftar grubu) 2 River taraftarını öldürdü. Bunu, stadyum duvarına ‘Şimdi eşitiz Boca:2 River:2’ yazarak ölümsüzleştirmek isterken, derbiler tarihine damgayı vurmuş olurlar. Boca’nın övünç kaynağı olan bu olaylar, bu kadar şiddetli olmasa da karşılıksız kalmaz. Tüm bu rekabetin mola tarihi yazının girişindeki 26 Haziran 2011 oluyordu.

Efsane rekabetin başrol oyuncuları Boca Jubiors ve River Plate tarihlerinde ilk kez 2011-12 sezonunda karşı karşıya gelemedi. Ancak hasret sadece bir yıl sürdü. Tarihinde ilk kez lig düşen River Plate bir yıl aradan sonra yeniden ait olduğu lige yükselerek, rekabet kaldığı yerden devam etti.

River Plate kadar olmasa da bazı takımlarında lig düşmesi süpriz ve taraftarı için acı oldu. Fransa’nın ‘Sarı Kanarya’ lakablı takımı Nantes için 2007 tarihe hüzün yılı olarak geçti. Marcel Desailly, Didier Deschamps ve Claude Makalele gibi yıldız oyuncuları yetiştiren Nantes ligde sonuncusu 2001’de olmak üzere 8 şampiyonluğu bulunuyor. 2007’de alınan kötü sonuçlar Nantes’in 44 yıl ile ‘ligde en uzun süre mücadele eden’ takım unvanıyla birlikte 2.lige düşmesini sağladı. AİK ve Göteborg’la birlikte İsveç’in 3 büyükleri olarak anılan Malmö FF’in ligde 16 şampiyonluğu bulunuyor. Zlatan İbrahimoviç ve Martin Dahlin gibi yıldızları yetiştiren Malmö FF tam 60 yıl sonra 1999 yılında ligden düşerek taraftarını şoke etti. Malmö FF ikinci lig serüveni sadece 1 yıl sürdü.

Geçen sezon Almanya Bundesliga’da bir ilk yaşanmıştı. Bundesliga’nın kuruluşundan itibaren yer alan tek takım olan Hamburg 55 yıl aradan sonra lig düşerek, taraftarını kahretmişti. 2016’da ise Rusya Ligi’nde bir ilk yaşanmıştı. Sezonun son maçında Dinamo Moskova, Zenit’e 3-0 yenilince 93 yıl aradan sonra bir alt lige düşmüştü. Bu düşüşle Dinamo Moskova, Rusya Ligi’nde küme düşmeyen tek takım unvanını da kaybetmişti. Dinamo Moskova’nın bir at ligdeki serüveni sadece bir yıl sürdü ama lig düşmeyen takım unvanını artık bulunmuyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin