Dinsizliği yayma cemiyeti!

HABER-YORUM | NACİ KARADAĞ

Adına ister Milli Sinema, ister Beyaz, İsterse İslamcı Sinema denilsin fark etmiyor. Sanat, siyasal İslam’ın eline düşünce pespaye ve değersiz kalıyor.

Tıpkı diğer kavramlar gibi.

Eğitim, ekonomi, spor…

Hangisi olursa olsun fark etmiyor, iş Müslümanlıktan çıkıp İslamcılık elbisesi giymeye başladığı an, çürüme, yozlaşma, bayağılaşma durdurulamıyor.

Siyasal İslamcıların medeniyet algısı da böyle ne yazık ki.

Ama bizim konumuz sanat ve medya.

Havuz medyasına bakıp İslamofaşizmin haberciliği nasıl paçavraya döndüğünü görmek mümkün. Zaten nasıl değersizleştirdiğini bizzat kendileri ifade ediyorlar açık açık…

Meselenin hazin neticesini anlamak için, yaklaşık 20 yıldır iktidarda olan Siyasal İslam’ın sanat adına ürettiği ‘şey’in Payitaht Abdülhamit’ olması tek başına yeterlidir sanırım.

Kendine sanatçı denen İslamcı güruhun 4 koldan çengi misali devletin imkânlarına yamanarak adeta bir kene gibi yaşamı tercih etmeleri ve bu durumdan rahatsız olmamaları sadece sanat kumaşının değil, insan kumaşının da kalitesizliğini gösteriyor ama kimseyi rencide etmemek adına isimlere girmeyelim şimdilik.

Giriş kısmı uzadı kendi meselemize dönelim.

Başlıktaki Albay Nuriyes’i tanır mısınız?

Muhtemelen tanıyan çıkmayacaktır. Önce şu videoyu bir izleyelim:

Görüldüğü üzere kendisi Allahsızlığı yayma Kürsüsü Başkanı’dır… Tam ismi de Alp Giray Nuriyes.

Yani bir Türk ama asimile edilmiş.

İzlediğiniz sahne bir Türk filminden, ismi; Güneş Ne Zaman Doğacak?

Siyasal İslamcı sinemanın ilk ürünlerinden.

Ne yazık ki pek çok acı hatırayı barındırıyor bu film denemesi.

Mesela meşhur Maraş Olayları, bu filmin Çiçek Sineması’ndaki gösterimi esnasında bir bombalama dedikodusuyla başlıyor ve katliama dönüşüyor.

Mehmet Kılıç filmin yapımcısı ve yönetmeni, 12 Eylül Darbe sonrası sinemayı bıraktı, yanılmıyorsam şu anda cami süslemeleri işiyle ilgileniyor ki, bence çok iyi etmiş.

Filmin diğer üreticileri Osman Sınav ve İsmail Güneş gibi isimler ise mevcut iktidar ile ballı kaymaklı hala sanat adı altında bir şeyler üretmeye devam ediyorlar.

Mesele bu değil.

“Güneş Ne Zaman Doğacak?” filminin konusu şöyle; Türkmenistan, komünizmin etkisi altındadır. Halk, devletin uyguladığı baskıdan çok rahatsızdır. Müslümanlar işkence görmektedir. Müslüman olan Yavuz Mehmetol ezan okuduğu gerekçesiyle tutuklanır. Birçok işkenceye maruz kalır. Yavuz’un arkadaşı Alpgiray Nuriyes de bu zulümlerden şikâyetçidir. Ancak o Yavuz’un tam tersine kendini gizler. İstihbarat teşkilatına girerek Albay rütbesine ulaşır. Böylece ülkeden kaçmayı amaçlar. Kendi üstlerine, Yavuz’u tehditle ajan yapacağını söyleyerek hapisten çıkartır. Daha sonra bir plân yapar ve Türkiye’ye kaçarlar.

Son derece ilkel bir anlatım ve düşük algıya hitap eden film “Komünist Rusya” klişelerinden dolayı neredeyse izlenilmeyecek derecede kötü.

Ancak filmin enteresan bir yönü var.

Filmin finalinde Türkiye’ye gelen iki Müslüman Türk, bir de görüyor ki, Türkiye Rusya’dan bile beter. Bizzat Müslümanlar dine en büyük zararı verdikleri gibi, halkın İslam’ı yaşamasından vazgeçtik, İslam adı altında tuhaf hurafeleri din haline getirmişler.

Albay Nuriyes bugün yaşasa ve ülkemize gelse, sanırım Nihat Hatipoğlu gibi dini iktidarın paspasına çeviren sözde tüccar dincileri görünce komünist Rusya’nın daha dürüst ve inançlı olduğuna inanırdı.

Şimdi şöyle bir düşünelim.

Almanya’da ZDF kanalında, bir Hıristiyan papaz, ekrana çıkardığı 13 yaşındaki bir Türk çocuğunu törenle Hıristiyan yapıyor.

Türk halkı öve havuz medyası neler yapardı sizce?

Üstelik bu çocuğun haberi olmadığı gibi, sonradan öğreniyorsunuz ki, papaz ve çevresi çocuğa hediyeler almış, yemekler yedirmiş, cebine harçlık filan koymuş…

Havuz bataklığında Hatipoğlu’nun yaptığının bundan bir farkı yoktu emin olun.

Ermeni bir çocuğu sanki izleyiciler arasında yeni görüyormuş gibi sahneye çağırıp şov yapan kişiye din adamı denemeyeceği gibi, sıradan bir televizyoncu bile denemez.

Üzerinde uzun süre çalışılan bir projeyi adeta bir tiyatro gibi sahnelemeyi “din adamlığı” sıfatına yakıştırabiliyor aylık bilmem kaç yüz bin avro maaş alan tüccar dinbaz!

Allahsızlığı Yayma Kürsüsü…

Rusya üniversitelerinde böyle bir bölüm oldu mu sanmıyorum.

Komünizm, inançsızlığı bu kadar aptalca yaymaya kalkışmazdı diye düşünmekteyim.

Ama bizim havuz ekranı ve iktidar yandaşları sanki gizli olarak böyle bir kürsü kurmuşlar ve sadece İslam’dan değil, insanları dinden, imandan, Allah’tan soğutmayı bir amaç haline getirmişler.

2 gün önce İran’da kadınlara bisiklet kullanmak yasaklandı.

Geçtiğimiz yıl başörtüsü takma zorunluğunu protesto etmek için toplanan İranlı kadınlar şu sloganı atıyorlardı: “Sizin (mollaların ve rejimin) gideceğiniz cenneti istemiyoruz!”

Şu anda Türkiye’de gidişatın aynı olduğundan emin olun.

İnsanlar artık “AKPlilerin kurduğu yer cennet bile olsa istemiyoruz” diyor.

Nihat Hatipoğlu’nun cennetinde yer almaktansa cehenneme gideyim” diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor.

Bir takım şaklabanlar ve tüccarlar, din adına dine en büyük zararı veriyor, kötülüğü yapıyor.

Şu videoyu bir izleyin bakalım:

Şimdi söyleyin bana siz, Albay Nuriyes olsanız Cübbeli Ahmet’in cennetine girmek ister misiniz?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Milli sinemadan kalkıp nasıl nihat hatipoğluna geldin ordan işi ağızların iğrenç sakızı haline gelen İslamofaşizme bağladın hayret doğrusu. Adam bildiğin reytin uğruna dini sömürüyor, bunun neresinde Müslümanlık neresinde faşizm. Bu nasıl bir tahlil anlamak mümkün değil. İslamcıların sineması pespayeymiş, değersizmiş, solcuların ki mükemmel mi, kemalistlerin ki harika mı, Türkiyedeki hangi ideolojinin sineması yerlerde sürünmüyor.
    Hayır bunları yazarken kendinize de baktığınız da yok. Siyasal İslamcıların sineması Hizmetin çevirdiği filmlere nerden baksan beş çeker. Adamlar en azından kör göze parmak yapmıyor, sinema dili diye bi şey var bunu biliyor mesela.
    Bırakın artık bu nalına mıhına hallerini, Etyen Mahcupyanın dediği gibi kendinizi marijinalleştirmekten bi vazgeçin, mağduriyetiniz nereye çarpacağını bilmeyen bir öfke oluşturmuş içinizde. Türk toplumu evet çok irtifa kaybetti, ediyor ama Türk toplumu eşittir nihat hatipoğlu da değildir. Birilerinin bi yerlerde din pompalamasının siyasal islamcılarla hiçbir ilgisi yok, parayla, yaranmayla ilgisi var. Gün bu tiplerin günü, sadece bu kadar, onlar gibi siz de insanları yanıltmayın.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin