Bırak gitsin, seviyorsa döner!

Yorum | Levent Kenez

Türkiye’de Meclis’in, muhalefetin, partilerin bir anlamı kalmadı. O sebeple buralardaki gelişmeleri siyasi gelişmeler olarak değil günlük rutin değişimler olarak görmek daha faydalı.

Dünkü gelişme de bunlardan bir tanesi. Akşener parti içi tartışmaların geldiği nezaketsiz ortamdan sonra bırakma kararı almış. Aslında çok önceden kendisinin istifa etmesi gerekirdi.

Seçim sonuçlarının meşruiyeti ile ilgili bir derdiniz yoksa o zaman sonuçlarına göre davranmanız icap eder. Daha önce ‘YSK’nın önüne otururum, jiletle kazıyamazlar’ deyip seçim akşamı arazi olmayacaksınız. Bu sebeple madem sonuçların bu olduğunu kabul ediyorsunuz daha önce partisinden az oy alan Akşener’in prensip gereği istifa etmesi gerektiğini yazmıştım. Kendisi istifa etmedi ancak kurultay kararı aldı.  Kurultayda da aday olmayacağını açıkladı. Daha önce ayrıldıkları MHP’den de bildiğimiz gibi taban ve delege baskısı ile yeniden dönmenin kapısını açık bırakıyor. Aynen İnce’nin Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkmam dediği gibi. Türkiye’deki siyasetçi kalitesini bildiğimiz için geri dönmesi şaşırtmaz. Kılıçdaroğlu’nu gördükten sonra bunun sadece sağ siyasetin sığlığı olarak görülemez hatta CHP bu kulvarda lider bir partidir.

İYİ Parti dahil olduğu ittifak sayesinde Meclis’e girmiş bir parti. Seçimden hemen sonra, genel seçimlere girmelerine engel olunmasın diye 15 milletvekilini büyük bir jestle kendilerine yollayan CHP’ye demediklerini bırakmamışlardı. Halbuki CHP sayesinde barajı geçmiş sayıldılar.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Akşener büyük ihtimalle CHP’nin kötü bir aday çıkaracağını ve kendisinin ikinci sırada yer alıp ikinci tura kalındığında da bütün muhaliflerin oyunu alabilme hayalleri kurmuştu. Seçilemese bile anamuhalafet kendisi olacaktı. Ancak berbat bir final yapmış olsa da İnce’nin başarılı meydan ve medya performansı Akşener’i gölgede bıraktı. Erdoğan’ın tek rakip üzerine kurulu stratejisi, vurup güçlendirmeyeyim taktiği ve devasa medya gücüyle bunu kolaylıkla yapmış olması da zikredilmesi gereken bir etken.

Akşener, MHP adaylık sürecinden bıraktığını açıkladığı ana kadar kendisine yapılan zorluklar baskılar, belaltı dahil bir sürü iğrenç hakarete muhatap oldu. Nefret suçu ülkede suç olsa muhataplarının şimdi çoktan hapiste yer aldığı kirli bir propagandaya maruz kaldı. Yalnız şu var ki Akşener kendisini nefessiz bırakan Erdoğan rejiminin literatürünün kötü bir papağanı olmayı seçince bunlardan şikayet etme hakkı ortadan kalktı.

Kompozisyonu zaten idare edemedi

‘Fetö’nün ablası’ gibi amacı belli yakıştırmalara karşı herkesten çok cemaate saydırmayı daha dün söylediklerini yutmayı nasıl olsa siyasi bir kayıp değil diye düşünerek yanlış yaptı. Şimdilik gaz odaları hariç her türlü zulmü yapan Erdoğan’la bu alanda aşık atması zaten mümkün değildi. Mazlumların yanında yer alacak konjonktür ve cesareti olmadığı için klasik sağ liderden bir farkı kalmadı.

Partisine katılan tipleri görünce temiz siyaset vaadi de zaten ilk günden çökmüş oldu. Ergenekon artıklarından tutun geçmişin kirli ne kadar figürü varsa partiye doluştu. Beyaz tülbent düşündüğü gibi bir mücadelenin simgesine değil aslında ‘ben teslim oldu’ya dönüşmesi ilk sinyallerini burada verdi. Bu kompozisyonu zaten idare de edemedi.

AKP’nin ve şu an her dediğini yapar görünen MİT’in İYİ Parti’nin sonradan dağılması için ne gibi kadro tahsis ettiğini çok merak ediyorum. Dumanı görünen bu durum yakında kendisini daha da belli edecek. Akşener’in yardımcılığını yapan tiplerin sistemle bir sorunu olmadığı gibi, hallerinden gayet memnun oldukları gözlerden kaçmasın.

Türkiye’deki çok partililik artık Rusya ve Orta Asya ülkelerindeki gibi olacak. İktidar partisi ve devlet memurlarının yer aldığı muhalif partiler olarak öngörülen sisteme doğru hızla yol alıyoruz.

CHP’den İnce’ye atılan kazıkların sadece CHP’nin çapsızlığı ile açıklanamamasını da buna ilave edebilirsiniz. MHP’yi söylemeye bile gerek yok onlar bu işi bir gurur meselesi saydıkları gibi zaten gönüllüler. HDP özelinde bunu söylemek şu an için mümkün değil. Ama devletin bu sahayı da başıboş bıraktığını sanmam.

İYİ Parti’ye dönersek, daha dün kurulmuş, büyük imkansızlara rağmen girdiği seçimde meclise girmiş, ayrıldıkları MHP kadar sandalye elde etmiş olmalarına rağmen neyin kavgasını yapıyorlar? Ben vekil olacaktım, sen oldun? Salt liste kavgası olduğuna inanmak zor. Yeni rejimde rantsız kalacağını gören kişilerin yeni pozisyon almalarının yolu da açılıyor bir yandan. Tekrar toplu olarak MHP’ye dönüş sanmıyorum ama teker teker tüymeler başlayabilir. Çekirdek kadro dönseler de kabul görmeyecekleri için kartvizit ve koltuk için devam eder.

Akşener’in kararını değiştirip dönmesi de yüksek bir olasılık.  Ancak partiyi yeniden toplaması zor görünüyor. Konjonktür değişene kadar dükkan açık kalsın diye plan yapabilirler ama dükkan sahibi bunu pek istemiyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin