Ankara ayağını denk alsın!

YORUM | LEVENT KENEZ

Şimdi size dost ve müttefik bir ülke yetkilisinin Türkiye ile ilgili açıklamalarından bir bölüm paylaşacağım. Türkiye’nin Rusya’ya yaklaşmış olmasının sebepsiz olmadığını ve sıcak ilişkilere sahip olduğumuz bir ülke yetkilisinin herkese açık bir toplantıda bu kadar pervasız konuşmasından sonra Türkiye’nin ve Erdoğan’ın önünde çok da fazla seçenek kalmadığının bilinmesi lazım. AKP muhalifliği başka bir şey, ülkenin çıkarı başka:

“IŞİD kontrolündeki bölgelerden Türkiye’ye yapılan petrol ticaretinin üç ana güzergahını belirledik. Suriye ve Irak’taki yasal sahiplerden çalınan bu petrollerin ana tüketicisi, Türkiye’dir. Verilere göre bu yasa dışı ticarete Türkiye’nin üst düzey siyasi yönetim kadrosu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesi karışmıştır. Biz daha önce birçok kez teröristlerle flört edilmesinin tehlikelerinden bahsettik.

Bölgede komşu ülkelerden petrol çalan Türk üst düzey yetkilileri ve çetelerden oluşan ortak bir ekip çalışıyor. IŞİD’in kontrolündeki bölgelerden Türkiye’ye sokulan petrolün bir bölümü iç pazara sunuluyor. Petrolün bir bölümü de gemilere yüklenip işlenmek üzere Türkiye sınırları dışına çıkarılıyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin, Suriye’de IŞİD’in elinde olan petrol yataklarından yapılan yasadışı petrol sevkiyatlarıyla doğrudan ilişkisi var. 

Terör örgütlerini finanse etmek için yasadışı petrol ticaretinin nasıl kullanıldığını gösteren kanıtları sunduk. Türkiye’nin komşularından yaptığı hırsızlığa ilişkin gerçekleri açıklamaya devam edeceğiz. 

Hiç kimse Erdoğan’ın oğlunun yasadışı petrol ticaretine karışmış olmasıyla ilgilenmiyor. Eminim ki şimdi sunduğumuz bu verilerin gerçek olmadığı yönünde tartışmalar yaşanacak. Eğer bu kanıtların gerçek olmadığını düşünüyorlarsa, bizim bugün gösterdiğimiz yasadışı petrol ticaretinin gerçekleştiği bölgeleri gazetecilere açsınlar.

Sadece son bir haftada Türkiye topraklarından IŞİD ve El Nusra saflarına 2 bin militan, 120 tonun üzerinde askeri mühimmat ve yaklaşık 250 adet motorlu akışı oldu. Güvenilir istihbarat raporlarımıza göre, Türkiye uzun zamandır ve düzenli biçimde bu tür faaliyetler yürütüyor.

Türkiye’nin insani yardım görünümünde militanlara silah gönderdiğini ortaya çıkaran Türk gazeteciler Erdoğan’ı yalan söylerken yakaladı. Bunun için de gazetecileri hapse attılar. 

Erdoğan ve diğer Türk yöneticiler ne istifa eder ne de yüzlerini çalıntı petrolle sıvasanız bile bunu yaptıklarını kabul eder.”

Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Anatoli Antonov

Vay vay vay! Türkiye’de bir ademoğlu söylese 3 müebbetle yargılanacağı bu sözlerin sahibi zamanın Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Anatoli Antonov. Kendileri şimdi Rusya’nın Washington  Büyükelçiliği görevini sürdürmekteler. Bir kaç gün önce bizim büyükelçilikteki 15 Temmuz programına katılan tek büyükelçi düzeyindeki diplomat! Bu sözleri 2 Aralık 2015 tarihinde uydu görüntüleri ile desteklenmiş epey bir multi-medya basın toplantısında dile getirmişti. Daha sonra Ruslar buna benzer bir sunumu BM’de yaptılar. Putin de o zamanlar bu minvalde bir çok açıklama yapmıştı. Toplantının tarihi 2 Aralık 2015. Rus uçağını düşürmemizden sadece 8 gün sonra. Ne kadar enteresan değil mi?Yılları kapsayan uydu görüntüleri, petrolü kimin getirip götürdüğü ile ilgili uzun süredir tutulan istihbaratlar, Erdoğan ailesi ile ilgili iddialar…Hepsi krizden bir hafta sonra masada.

Rusların sadece ucunu gösterdiği şeyler, Putin’in Erdoğan’ı nasıl hizaya getirdiği ile ilgili hikayenin sadece bir bölümü. Rus uçağının düşürülmesi sonrası yaptığımız “Emri ben verdim” artistliğinden “Yine olsa yine vururuz” ve “Rus pilotun kendi hatası” türü açıklamalardan el öpmeye uzanan süreç.

Bu işin Türkiye’deki Rusya sempatizanı derin siyasi bağlantılarına girmiyorum.

Görüyorusunuz değil mi ülkeyi yöneten ailenin kirli işlerinin, şahsi hesaplarının ülke çıkarlarının nasıl önüne geçtiğini? Bize bağımsızlık diye yuturulan şeylerin aslında gerçekte neler olduğunu?

Bir zamanlar Erdoğan’ın kendi adamlarının Batı’ya gidip “Bu adamı lavaboya süpürmeyin, kullanın” tarzı öğüdünü Ruslar ciddiye almış görünüyor.

Şimdi en az, “en az”, Rusya kadar istihbarata sahip ve Rusya’dan çok daha fazla elinde argümanı olan ABD ile sorunlar yaşıyoruz. Dış politikada aynı anda hem ABD ile hem de AB ile gerginlik yaşamayı ülke çıkarı diye kutluyoruz.

ABD ve AB’nin yaptırım ve ambargoları sertleşirse bunun Erdoğan’ın ve gizli koalisyon ortaklarının işine yarayacağı ve Batı ittifakından kopuşu hızlandıracağı bir gerçek.

Türkiye’nin bir ekonomik krize doğru sürüklendiği ve bunun birinci dereceden müsebbibi olmaya gerek olmadığı yönünde görüş ağır bassa da Trump’ın ekonomini mahvederim tehditleri hafızalardan gidecek gibi değil.

Batı ile ne kadar ilişkide kalınırsa Batı’nın Türkiye’deki siyasete o kadar müdahil olacağı çok eskiden beri Erdoğan’a bazı adamlarının uyarısı.

Rusya’nın havuç ve sopalarla 3 yıl içerisinde epey mesafe aldığı ve epey terbiye ettiği Türkiye’de şimdiye kadar olanlara karşı pek ciddi ilgi göstermeyen Batı Bloku da S-400 ile birlikte artık iyice ciddileşen oyunda Türkiye’yi kaybetmemek için kozlarını kullanmaya başlayacak. Yani Türkiye’yi pek de iyi günler beklemiyor.

Bu konuya devam edeceğiz, bitirirken şu bilgiye de paylaşalım. Geçen hafta Rus Dışişleri, Türkiye’yi Kıbrıs Rum Kesimi’nin egemenlik haklarına saldırılardan vazgeçmeye çağırdı. Minik dostumuz Katar’da Rum kesimi ile yapmış olduğu anlaşmaya göre bizim itiraz ettiğimiz alanlarla doğalgaz arayacak.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin