Yazık ettiler!

AHMET KURUCAN | YORUM

Geçen hafta, “Nehre atılan bebekler; zulmün kaynağına yolculuk!” başlıklı bir yazı kaleme almış ve yorumlarımı bir sonraki yazıya bırakmıştım. Yazının başlığının hazır olduğunu da şu cümlelerle ifade ettim: “Yazık Ettiniz!” 

Evet yazık ettiler hem kendilerine hem de ülkemize. Veyl olsun!

O yazıda Hizmet Hareketi’nin gelişimini bana göre enfes bir misal üzerinden anlatılıyordu Dr. Joseph Stautzenberger. Tekrar etmeyeceğim. Yazı burada duruyor.

Kendilerine yazık ettiler!

Türkiye’de Hizmet Hareketi’nin gerek kurumları gerek insan kaynağı itibariyle bugün içinde bulunduğu duruma düşmesine bile-isteye maddi ve manevi olarak yardım eden yani fikri ve bedeni katkılarıyla bu sürece destek veren kim varsa o insanlar önce kendilerine yazık ettiler. Üç günlük dünya hayatını, bu hayatta elde edecekleri maddi menfaatleri, makam ve mevkileri, şehevâni heveslerini ebedi ve sonsuz ahiret hayatlarına tercih ettikleri için yazık ettiler.

Ama unutmasınlar, “Boynuzlu koyun boynuzsuz koyundan hesap soracak ve alacağını alacak!” benzetmesi ile anlatılan ahiret gününde haksızlığa maruz bıraktıkları her bir insanla tek tek ruz-i mahşerde hesaplaşacaklar. Adaleti ile muamele edeceğinden zerre kadar şüphemiz bulunmayan Allah’ın hakimliği içinde cereyan edecek mahkemede 7’sinden 70’ine mazlum her bir kişi ile yüzyüze gelecekler. Hem de Kur’an’ın ifadesiyle hesabın çetinliğinden dolayı kişi kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçtığı o günde.

Ülkemize yazık ettiler!

Lafa geldiğinde “Uğruna ölürüm!” dedikleri vatanlarına yazık ettiler bu zalimler. Halbuki ne güzel vaatlerle gelmişlerdi. Ülkemizi baştan aşağı yenileme, insani standartlarda yaşanılır bir ülke yapma, Batı’nın gelişmiş ülkelerini aratmayacak bir seviyeye yükseltme sözünü vermişlerdi. Sonra yolda yön değiştirdiler. Muasır medeni memleketler seviyesine çıkarmak için ülke insanını bindirdikleri trenin yönünü yolda değiştirerek Orta Doğu bataklığının içine bıraktılar.

Yazık ettiler!

Donanımlı insanlarımıza yazık ettiler! Anadolu insanının vergileri ile oluşan bütçeden harcadıkları paralarla yetişen donanımlı insanlarımıza bırakın hizmet etme imkanını yaşama hakkını dahi vermediler. Firavun misali -tabir caizse- “Allah’tan rol çaldılar.” 

“Dilediğime yaşam hakkı veririm, dilediğime vermem!” dediler ve köpekleri haline getirdikleri yargı yoluyla bunu gerçekleştirdiler.

Sadece yetişmiş insan gücüne mi? Hayır! “Bunların evlatları da aynı yolun yolcusu, aynı idealin savunucu olur!” diye kundaktaki bebeklere kadar bu zulümlerini taşıdılar.

Gerçekten yazık ettiler!

Pekala sonuç ne oldu? Henüz sonuç adına bir şey söylemek için erken. Milletlerin, devletlerin ömrü içinde 10 yıl, 20 yıl insan ömrü ile mukayese edilecek olursa belki 3-5 gün mesabesindedir. Fakat görülen o ki adil kader bu zulüm sürecinden insanlık adına çok büyük hayırlı neticeler hasıl edecektir.

Ülkemizden çil yavrusu gibi dünyanın dört bir yanına savrulan insanımız ve onların yetiştirdikleri yavruları bulundukları ülkelerde ağaç olmaya doğru giden fidanlar misali büyüyecek, boy atacak, meyve verecektir. Hatta vermeye başlamıştır bile. Bu o ülkeler için büyük bir kazanım ama kendi ülkemiz için büyük bir kayıptır. İşte bu açıdan da yazık ettiler!

Bediüzzüman’a kulak verelim

Bakın, hayatı çilelerle, sürgünlerle geçen; işkencelere maruz kalan Bediüzzaman Hazretleri ne diyor. İsterseniz meseleye bir de bu perspektiften bakmayı deneyin. Belki o zaman, “Yazık ettiler!” sözünün  arkasında farklı rahmet cilvelerini görmemiz mümkün olur: “Âdil kadere de derim ki: Ben senin bu şefkatli tokatlarına müstehak idim. Yoksa herkes gibi gayet meşru ve zararsız olan bir yol tutarak şahsımı düşünseydim, maddî manevî füyuzat hislerimi feda etmeseydim, iman hizmetinde bu büyük manevî kuvveti kaybedecektim. Ben maddî ve manevî her şeyimi feda ettim, her musibete katlandım, her işkenceye sabrettim. Bu sayede hakikat-i imaniye her tarafa yayıldı. Bu sayede Nur mekteb-i irfanının yüzbinlerce, belki de milyonlarca talebeleri yetişti. Artık bu yolda, hizmet-i imaniyede onlar devam edeceklerdir ve benim maddî ve manevî her şeyden feragat mesleğimden ayrılmayacaklardır. Yalnız ve yalnız Allah rızası için çalışacaklardır.”

5 YORUMLAR

  1. Geçenlerde hem İngilizcemi unutmayım hem de biraz sohbet edeyim diye Yabancı Dil Konuşma proğramlarından birine bir hafta civarında kaydoldum.

    Birinde Hongkonglu bir bayan, Türkiyeye daha önce gelmiş, laflafı açtı, Türkiyedeki insanların saygılı mutlu olduklarını söyledi.
    Bende bunun ahiret inancıyla da ilgisi olduğunu söyleyip;

    10. Sözün 4. Hakikatını (İslami terimleri görüp önyargıyla okumayı bırakmasınlar diye çıkarıyorum veya ortak dini terimlerle değiştiriyorum.) gönderdim.

    👍işaretini yaptı ve beğendiğini söyledi.

    Diğeri ise orta yaşlı Amerikan bir Yaşam Koçu idi. O’ na da

    “Indeed, youth heeds the emotions rather than reason, and emotions and desires are blind; they do not consider the consequences.

    They prefer one ounce of immediate pleasure to tons of future pleasure.”

    şeklinde gönderdim. O’ da beğendiğini söyledi.

    Dünya Risalei Nurların temel, öz , açık, MUKNİ PRENSİPLERİNE SUSAMIŞ vaziyette…

  2. Ben su Ruh halini anlamiyorum. Milliyetci veya Irkci da degilim.
    Bizde bu kendi olamama, kendini asagida görme, asaglik duygusu, baskalariyla karsilastirma (özellikle Bati), onlara birsey kanitlama, iyi görünme duygusu, Vagon olma, kuyruk olma hevesi, kendimizi toptanci olarak yere vurma (Zalimlerden bahsetmiyorum) … vb. hastalikli Karakteri devam ettirdikce, Futbol dan Din e, Ekonomiden, Bilime, Teknolojiye, Hukuka, demokrasiye hicbir yere varma sansimiz yok!!!!!
    Dini bile Vagon yapip sözümona Moderniteye uydurma (hurafelere demiyorum), sanki Islam ikincilmis gibi Bati degerlerine uymak zorundaymis gibi, kendi olamama, hep biryerlere bagimli kilma asaglik piskolojinin bir ürünüdür.
    Inanin sonradan Müslüman olmus Almanin, Fransizin, Ingilizin sizin/bizim gibi kompleksleri yok!
    Madem zor, ucube bir dönemden geciyoruz ve bunun azmettiricisinin Bati derin yapisi, tetikcisinin de Erdogan ve Derin yapi oldugunu biliyoruzda elestirmekten ve azmettiriciyi övmekten baska ne yapiyoruz!!!!
    Mekke zalimleri var diye Mekke den vazmigeciyoruz! Medine de Hizmet edilmesin diyen yok, hatta Dünyanin heryerinde.
    Pekala Türkiyenin düzelmesi icin hangi faaliyetler yapiyorsunuz? Bu ferret devrini Firsat bilip gencleri, bilim, ilim, teknoloji, egitim … dallarinda gelistiriyormusunuz. Örnegin 10 sene sonra bu tetikciler giderse Türkiyede Silikon vadisi, NASA , Microsoft … kuracak insanlar yetistiriyormusunuz, yoksa gece gündüz Zalim Mekkelilerden mi bahsedeceksiniz?

    10 yil sonrasinin hazirliklarini iyi yapin Dünya barisi ve Müslümanlarin Dünya muazenesinde yeri olmasini ve önüne dönmesini Arzu ediyorsaniz.

    ….

  3. Sizlere zülmedenlere ve destek olanlara hep şunu soruyorum: Topyekün imhayı hakedecek ne yaptılar ?? diye

    -Soru çaldılar!
    Ve benzer akıl dışı tuaf suçlamalar..

    bunların içinde biri var ki buna kendileri de inanmıyorlar ve eğer inanılırsa yüzde bir hak verilebilir, o da İsrail ve ABD hesabına ajanlık!

    o yüzden gerçekten yazık ettiler

  4. Ebu Cehiller işlerini yapıyor

    Esas yazık edenler bizleriz, korkunç şeyler olmuştu, bizler daha kötüsünü yapamazlar dedik ama her gün yeni kötülüklerle karşı karşıya kaldık, ve hala akıllanmadık, o bataklıkta ısrar ediyoruz, yazık ediyoruz, türkiyeyi helvadan ğut gibi kutsuyoruz, hala Türkiyeye tapıyoruz YAZIK EDİYORUZ kendimize, ailemize, arkadaşlarımıza çocuklarımıza, islama…

    Enerjimizi ordaki arkadaşların tahliyesine harcamış olsaydık; bugün bunları konuşmuyor olurduk dimi

    Yazık ediyoruz her türlü birikimizie hayallerimize umutlarımıza

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin