SEVİNÇ ÖZARSLAN – HABER YORUM
Yukardaki fotoğraf Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 18 Haziran 2025’te çekildi. Cezaevlerindeki hastaların durumunu gösteren önemli ve tarihi bir kare.
Boyunluk takan kişi, şu anda halen yayın hayatına devam eden Kanal 24’ün kurucusu Alaeddin Kaya. Fotoğrafa dikkatli bakarsanız tekerlekli sandalyesinin de arkasında durduğunu görebilirsiniz. Çünkü Kaya’nın bu sandalye olmadan bir yerden bir yere gitmesi imkansız.
Ön tarafta arkası dönük oturan ise, eski AKP Milletvekili İlhan İşbilen. Hapiste iki kez beyin felci geçiren İşbilen de boyunluk kullanıyor. Kaya 75, İşbilen 80 yaşında. İkisi de 10 yıldır tutuklu ve cezaevinde ciddi sağlık sorunlarıyla mücadele ediyorlar.
Aynı davada yargılanan yüzde 78 engelli Kazım Avcı’nın (75) durumu da onlardan farklı değil.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Alaeddin Kaya, eski AKP Milletvekili İlhan İşbilen, eski Samanyolu TV Yönetim Kurulu Başkanı Hidayet Karaca ve TBMM’den emekli Kazım Avcı’ya Anayasa’yı ihlal suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.
Yargıtay bu kararı bugüne kadar iki kez bozdu. İlk bozma kararı 2018’de, ikinci karar 9 Nisan 2025’te çıktı.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, savunma hakkının kısıtlandığı ve delil yetersizliği nedeniyle bozduğu ikinci kararın gerekçesinde “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonunda yer aldıklarına dair hukuken suç delili yoktur, dolayısıyla Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan sorumlu tutulamazlar” denildi.
Yani Genel Kurul mahkemeye ‘verdiğin karar hatalı, burada Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek suçu oluşmaz. Bu kararınızdan vazgeçin’ dedi.
Bozma kararının ardından yeniden yargılanmalar başladı. Alaeddin Kaya, 18 Haziran’da görülen ilk duruşmaya katıldı. 9 Temmuz ve 11 Temmuz’da görülen ikinci ve üçüncü celselere katılamadı. Çünkü mahkeme, Kaya’nın ambulansla duruşmaya gelme talebini reddetti.

9 Temmuz’daki ikinci mahkemeye fiziken katılan İlhan işbilen ise duruşma sırasında rahatsızlandı ve hastaneye kaldırıldı.
Bu insanların dosyalarını Yargıtay iki kez bozduğu halde, tutuksuz yargılamak yerine hapiste tutarak hukuksuz bir ‘cezalandırma’ yapılıyor.
11 Temmuz 2025’te görülen yeniden yargılamanın son mahkemesinde üçüne de yine müebbet hapis verildi ve dosyaları bir kez daha Yargıtay’a gönderildi.
Üçüncü kararın Yargıtay’dan ne zaman çıkacağını Allah bilir. İlk karar tutuklandıktan 3 sene sonra çıkmıştı. Sekiz yılı geçen tutukluluk hali yasalarımızdaki azami tutukluluk süresine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı, ama tüm bunlar kimsenin umurunda değil.
Hukukçular, böyle bir yargılamanın Türkiye tarihinde ilk kez olduğu değerlendirmesinde bulunuyor. Bir dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda sürekli bozulması, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ısrarla bu kararlara direnmesi, tekrar aynı cezanın verilmesi çok rastlanılan bir durum değil.
Ve karşınızda 70 ve 80’li yaşlarda hasta ve yaşlı insanlar var. Her birinin canı devlete emanet ama ‘devlet hapiste ölüp gitsinler’ diye bir tutum içerisinde.
Alaeddin Kaya’nın hemen yanında duran jandarmanın “aşağılama ve acıma” arasındaki bakışına da dikkat edin. O bakış aslında birçok şey anlatıyor. Devletin; hak, hukuk, adalet ve insanlık onuru gibi değerler karşısındaki tavrını temsil ediyor.
TEKERLEKLİ SANDALYE KULLANIYOR
Alaeddin Kaya’ya dönersek… 19 Ağustos 2016’da Balıkesir’in Edremit ilçesinde gözaltına alınıp tutuklanan Kaya şu anda Ankara Sincan F Tipi Cezaevi’nde tek başına kalıyor. Hücresinin büyüklüğü 3 metreye, 4 metre.
Diyabet, kalp ritim bozukluğu, hipertansiyon, böbrek yetmezliği, KOAH (astım benzeri solunum sorunu) gibi hastalıklarla bu ortamda iyileşmeye çalışıyor.
Damadı Bora Erdem’in verdiği bilgilere göre, şu anda beyninde sıvı birikmesi var. Cezaevinde düştükten sonra boyun omurgası hasar aldığı için felç riski mevcut. Boyunluk ve tekerlekli sandalyeyi bu yüzden kullanıyor. Beyninden iki ameliyat olması lazım. Ayrıca vertigo ve ağır şeker hastası. Günde yirmiden fazla ilaç kullanıyor.
“CEZAEVİNDE DÜŞTÜM, ARTIK GÜCÜM KALMADI, AYAKTA DURAMIYORUM”
Kaya, ilk celsede sağlık durumunun iyi olmadığını tekrar tekrar dile getirdi ve savunmasında ilk olarak şunları söyledi:
“Sağlığım da fevkalade kötü… Bundan dört sene evvel cezaevinde düştüm. O düşme neticesinde buzdolabı iki santim içeri girdi. Bunlar bütün yazılarda var. Bütün belgelerde var. Bu içeri girmek neticesinde Yıldırım Beyazıt Hastanesi’ne gönderildim. Efor testinde yine düştüm. Adamlar durdurdular. Kolesterol haplarını kestiler. Kardiyolojiye sevk ettiler. Kardiyoloji dedi ki ‘Beyin cerrahına gitmen lazım.’
Dört seneden beri beyin cerrahlarında dolaşıyorum. İki sene Etlik, iki sene Sincan. Sincan’dakiler çok maharetli bir şekilde işe koyuldular. Fakat son dakikada beni yeniden Etlik’e sevk ettiler. Artık gücüm kalmadı. Ayakta duramıyorum. Ameliyatlardan bir tanesi boyundaki hasarlar, bir tanesi de yukarıda devamlı su birikmiş.
Bu kötü bir su. Ödemli bir su. O baskı yapıyor. Baskı yaptıkça hal kalmıyor bende… Durumumu arz ettim. Teşekkür ederim.”
“EĞER İZİN VERİRSENİZ DURUMUM KÖTÜLEŞTİ”
İkinci kez söz verildiğinde, ayakta duracak takati kalmadığını, perişan olduğunu belirterek izin istedi ve oturarak konuşmasına devam etti:
“Kararı sorduğunuz zaman çok kısa söylemiştim. Ben yine aynı şeyi yapacaktım ama sayın savcı beni şaşırttı. Söylenecek çok şey var. Eğer izin verirseniz durumum da daha kötüleşti. Ben uzun boylu oturamıyorum da. Başımdaki sıvının ağrısını ancak yatarak giderebiliyorum. Avukatım görüşsün, konuşsun. Ben sonra konuşayım. Perişan durumdayım. İzin verir misiniz efendim? Şu andaki takatim müsait olmadığı için bunu teklif ediyorum.”
“BEN NASIL AMELİYAT OLACAĞIM”
Üçüncü ve son konuşmasının sonunda da yine sağlığına vurgu yaptı. Mecburen yapıyor, çünkü durumu ciddi. Bir insan boyunlukla, tekerlekli sandalyeyle ve ambulansa mahkemeye geliyor. Anlattıklarının ciddiye alınması lazım:
“Sağlığımı da görüyorsunuz ve inanın beyin ameliyatından dört seneden beri doktorlar imtina ediyorlar, kaçıyorlar, korkuyorlar adamlar. Geçenlerde fizik tedaviye gittim. Size bir iğne uygulayacağız ama sizin beyanınızı almamız lazım dedi. Nedir hocam hayırdır dedim. Bu iğne çok problemli bir iğne. Vurduğumuz zaman sizin onayınız olmasa vuramayız. O maddeyi avukatıma da gösterdim. Diyor ki doktor seçme hakkınız var. Bana bunu Sincan Devlet Hastanesi söylüyor. Ben seçmeyi bırak, iki seneden beri ameliyat edecek insan benden kaçıyor. Ne yapmam lazım? Nasıl ameliyatı olacağım ben?
Biraz evvel de bahsettim ilk bölümde. V şeklinde olması gereken omurga bu hale geldi. Bir nokta tutuyor. Bir itiklemede, bir frende gidersin diyor. Ani frenden kaçınınız diye bir not düştü. 2024 tarihinde. Doktor ‘Kardeşim ben seni fizik tedaviye gönderiyorum ama sen kampüste ol. Buraya gelmen gerekiyorsa gelme. Başka yerlere giderken de ambulansla gideceksin’ dedi. Niye yerine getirilmiyor bunlar?
“EMANETİNİZE SAHİP ÇIKIP SAYIN BAŞKANIMIZ”
Ben dün iki defa dilekçe yazdım. Bir buraya gelmeyi çok istedim. Ama böyle riskli bir şekilde gelmenin manası yok ki… Fazla bir şey söylemeyeceğim. Avukatımın dediği gibi eğer hala ben cezaevinde kalacaksam oraya düzgün bir talimat vermeniz lazım. Sayın Adalet Bakanımız hükümlü ve tutuklular bize emanettir dedi. Emanetinize sahip çıkın Sayın Başkanımız. Başka bir şey söylemiyorum. Teşekkür ederim.“
Eğer Yargıtay, Ankara 4. ACM’nin müebbet hapis cezasını bu kez onaylarsa, Kaya’nın sağ salim oradan çıkıp çıkamayacağı belli değil. Hatta üçünün de başına ne geleceği bellli değil.
Böyle bir durumda insanların yaşam hakkı göz göre göre tehlikeye atılmış oluyor. Bu tarz şikayetler mahkemeler tarafından dikkate alınmadığı için son yıllarda birçok insan hapiste öldü.
HAKKINDAKİ ‘SUÇLAMALAR’

Peki Alaeddin Kaya’ya yöneltilen suçlamalar neydi? Birincisi KHK ile kapatılan Zaman gazetesinin eski imtiyaz sahiplerinden biri olması. İkincisi Gülen cemaati mensubu olduğu iddiası. Fethullah Gülen’le birlikte Vatikan’a gitmesi ve darbeye teşebbüs. Bunlar gerçekten doğru mu?
Alaeddin Kaya gerçekte kimdir? Gençlik yıllarında Milli Nizam Partisi’ndeki faaliyetleri nelerdi?
Zaman Gazetesi’ni ne zaman satın aldı, ne zaman ayrıldı? Gazete künyesinden adı çıkarılırken kendisine neden haber verilmedi?
Savcı iddianamede Kaya’nın Kanal 24’ün kurucularından biri olduğunu neden gizledi? Davanın savcılarından Adem Gümüş nasıl itiraflarda bulundu?
Son mahkemede tanık olarak dinlenen, Alaeddin Kaya’nın 50 yıllık dostu Fehmi Koru ne dedi?
Şu anda Yargıtay’a görev yapan, Ankara 4. ACM’nin eski başkanı hakim Selfet Giray, Kaya’nın 17 Aralık 2014’te Erdoğan’ın talimatıyla Pensilvanya’ya gittiğini mahkemede neden sormadı, bu konunun gündeme getirilmesini neden istemedi?
Soruların cevabını yarın vereceğiz.
